Kanının çağlayanlar gibi deli aktığı yaştasın! Onun için sana ”DELİ- KANLI” denildi… Gençsin, dinçsin, enerjiksin, elinde iğneyle kuyu kazarsın, kazmayla Ferhat olur dağları delersin, çünkü sen DELİ-KANLISIN!
Gençler bizim geleceğimizin ümidi, istikbalimizin gür sesi, devletimizin bekasının sigortasıdır! Milletlerin geleceği gençlerinin omuzlarında yükselir… Bütün dünya bunu böyle kabul edip, böyle bilir… Onun için bütün şer odakları senin etrafında döner, dolaşır, seni bulur!.. Çünkü sen en kıymetli hazinesisin !..
Hazine olurda göz diken olmaz mı? Bütün hırsızlar sana göz dikmiştir. Hepsi başka şekilde, yaklaşıp seni çalmaya çalışacaktır!.. Kimisi seni cennete sokacak, kimisi gelecekte ismine tarihler yazacak, kimisi siyaset arenasının bataklığına çekmeye çalışarak omuzlarında yükselecektir.
Biz ihtiyarlar o köprülerin üstünden geçtik, tecrübelerimizi yazmayı vatandaşlık borcu bildik. Gençlerden istediğim : “C.Allahın ilk sure olarak indirdiği “OKU” emrine kulak ver, o emri iyi anla!.. Arkasından ikinci nazil olan surenin de “KALEM” suresi oluşunu derin, derin düşün… Kendi kurtuluşunu, memleketinin kurtuluşunu bu surelerin sırrında ara, ilimde derinleşip, orada bul!..”
Biz, Kuran-ı Kerimi evlerimizin başköşesine astık… Evlerimizde hep Kuran oldu, ancak Müslümanlar Kuranla olmadılar. Açıp açıp, okuduk, okuduğumuzdan bir şey anlamadık… Bin yıllık tarihimizde kitabımızın ne söylediğini bilmedik, kulak vermedik… Dilimizle okuyup anlayacağımız bir tefsir kitabımız bile olmadı… İlk defa Türkçe bir K.Kerim meali ve tefsirini, hadislerin Türkçesini Mustafa Kemal yaptırdı; biz de ona “KÂFİR” yaftasını yapıştırıp cehenneme attık…
Gençler, sizlere sahip çıkma adına beyninize ipotek koymaya kalkanlar olacaktır. Bunlar genelde dinden geçinen, cennetin tapusunu ele geçirmiş, parsel, parsel satışını yapanlardır. Neyi okuyacağına, kimi dinleyeceğine kararı onlar verir. Sohbet adıyla beyin yıkama, yönlendirme operasyonları, toplantıları yapılır…
Bunlar tatlı dilli, güler yüzlü, sevecen, melek görünüşlü, vatanı kurtarmanın kara sevdalılarıdır… Sahabe rolünü iyi oynayıp malı götüren aktörlerdir… Her birisi efendisini asrın görevlisi, insanlığın kurtuluşunun reçetesi diye sunar… Tavsiyem! Bir kapıya kul olmadan, Allaha kul olmanın yolunu ara, okuyun ve doğruyu bulun!
Türkçe ifadesiyle efendiler kendilerine bağlananları” CENAZE YIKAYANIN ELİNDEKİ CENAZE OLARAK” görmeyi temel esas kabul ederler… Düşünüp, sorgulayanı sevmezler, sorgulama yerine tereddütsüz bağlılık istenir. Böylelerini gördüğünde şeytandan kaçar gibi kaç ve uzaklaş!..
Gençler! Kurtuluşun adresi, efendiler efendisi Peygamber efendimize gelenler ve onun söyledikleridir… Sohbet adı altında yapılan toplantılarda Peygamber efendimizden çok, başka efendilerin ismi geçiyor, peygamberimizin ismi ikinci plana atılıp gölgede kalıyorsa bekleme, o kapıdan hemen uzaklaş!..
İlim torbanı doldur, değişik görüşteki insanları dinle ve akıl süzgecinden geçirerek C.Hak’ın “düşünmez misiniz”, “düşünesiniz diye” fermanlarını hatırla! Bunun için erinme, ehlinden daima ilim öğren, araştır, sor… İlim meclislerinin pervanesi ol!..
İlk hedefin, liyakat ve adalet sahibi olmak olsun. Adalet terazisinin doğru tutulduğu, makamların ehliyetli insanlara verildiği dünya yükselen ve huzurun olduğu dünyadır.
Tecrübe sahipleriyle beraber ol, onlardan istifade etmesini bil!.. Dostluklarında bileğini kullananlardan çok beynini kullananları tercih et!.. Basınca yerleri titreten yiğitlerin, Aslanların kulağından tutup esir eden gençlerin, ihtiyar tilkilerin tecrübelerine ihtiyaçları olduğunu unutma!….
Nefsinin ve şeytanın değil, Allahın emirlerinin kulu ve kölesi ol!.. İnsanın büyüklüğü kapısında durduğunun büyüklüğüyle bilinir. Kine, düşmanlığa, fitneciliğe, hırsa açık olan kapılardan “HAK” ışığı girmez. Toz, duman içinde yürümeye kalkan güzellikleri göremez!
Devletine, milletine, ailene, yararlı olmaya niyet et..! Aklını kullan ve çok çalış… Unutma!.. Başarı, başaracağım deyip ter dökenlerin arkasından koşan emeğin çocuğudur... Aynanın karşısına geç ve kendini kontrol edip bak! Çirkin gösteriyorsa aynayı kırmaya kalkma; Ayna sana seni gösterir. Yüzündeki kirleri temizle bir de öyle bak, güzellikleri göreceksin!..
Dikkatli ol! Bugün Müslümanların tekbir getirerek birbirini niçin boğazladığını çok düşün ve ibret al. Unutma! “ Zehir’i altın kupada sunarlar.” Düşmanın tuzağını göremeyip tuzağa tutulan insanın, daneyi görüp tuzağı görmeyen kuşlardan ne farkı olur?
.Barış savaştan üstündür… Savaş anlaşmanın bittiği yerde başlar… Savaş yabancılarla yapılır…Savaşların en kötüsü siyasetin çöplüğünde kardeşin kardeşle, vatandaşın vatandaşla yaptığı savaştır.. Ülke insanını silahlı tehditle birbirine düşman göstermek soysuzluktur, kanı bozukluktur…
Gençler, şunu iyi bilin ve unutmayın! Savaş narası atıp, yiğitlik gösterisine kalkan şaklabanların gücünden, köşesine çekilip elini açan ihtiyarın gönül esintileri, kalbinin ateşinin dumanı daha etkili, daha tehlikeli, daha yakıcıdır… Sağlık içinde kalın.
Devam edecek