Hanımlar ve beyler hayatta çeşitli roller üstleniyorlar: Yeri gelince “karı-koca” “beyefendi-hanımefendi” “eş” “anne-baba” dede-nine” gibi sıfatlar üstleniyorlar. Öyleyse birbirlerine nerede hangi ortamda, nasıl hitap etmelidirler? En iyi bilmeleri gereken konulardan birisidir. Ne yazık ki Avrupa kapısına dayanmış ülkemizin Avrupa’ya vereceği değeri parayla ölçülemeyen manevi kıymetlerimiz yok olmuş durumdadır. Türk insanının en az bildiği veya beceremediği bilerek-bilmeyerek istismar ettiği konulardan biridir.
Düşününki ülkemizin televizyonlarında Cumhurbaşkanından bahsedilirken, “Ahmet Necdet Sezer” denilmesi saygısızlık değil midir? Veya “RTE” gibi adeta aşağılarcasına isim kısaltması yaparak ifade etmek. En azından görgü kurallarını bilmeden eskilerin deyimiyle “adabı muaşeret” olmadan konuşmak değil midir? En basit örnek budur. Hemen hemen her gün milli kanallarda tekrarlanıp duran saygısızlık örneklerinden sadece bir tanesidir. Halbuki biz Cumhurbaşkanına nasıl hitap edeceğini bilemeyen bir millet olamayız. Bizim kültürümüzde bu yoktu ve yoktur da.
zamanında çocuklara okullarda “Münşeat” kitapları okutulurdu. Bu kitaplarda ne yazardı? Bu kitaplardan bir tanesini ben de cadan biraz okudum. 1328 yani 1910 tarihli bir kitap bende mevcuttur. Mezkur kitapdan alıntılar yaparak size aktarıyorum: “Anne kızına nasıl hitap edecek? “ ”Kız annesine mektup yazdığında nasıl hitap ederek başlatacak?” “Baba oğluna nasıl hitap edecek?” “Karısı kocasına nasıl hitap edecek” “Oğul anneye, babaya nasıl hitap ederek mektup yazacak?” “Devlet dairelerine dilekçede ifadeler nasıl olacak?” gibi sorulara kitapta cevap aranmaktadır. Bakınız size cümlelerden örnek vereyim:
“Evlada hitaben yazılacak elkap” : Anlamı: “Çocuklara karşı kullanılacak ifadeler” “Nuru aynım oğlum”:Anlamı:“Gözümün nuru oğlum.” Ferzendarı hamidem: “Pek övünçlü çocuğum” Nuru didem efendim: “Gözümün nuru efendim” Nuru didem evladım “Gözümün nuru evladım”
Zevceye hitaben yazılacak elkab: Eşlerin hitapları: İffetli hanım: “İffetli hanımım.” Halilem hanım efendi: “Candan sevgilim hanımım” Zevcei muhteremem hanım: “Hürmete layık sevgili karıcığım” Hakikatlı efendim ruhum: “Gerçekten hakikaten efendim ruhum olan eşim”. ”Hakikatlı ruhum efendim” Ruhum halilem: “Ruhumun en içten dostu” Şeriki hayatım hanım efendi: “Hayat ortağım hanımım” Refikai muhteremem iffetli hanım efendi: “Hürmete layık yoldaşım iffetli karıcığım” Sevgilim, Sevgili refikam, “Sevgili hayat arkadaşım” Nur didem zevcem hanım efendi: “Gözümün nuru sevgili hanım karıcığım veya kocacığım”
“ZATI VEFA NİMETLERİNE”
Yukarıdaki ifade milletimizin derin asaletini ifade etmektedir. Mektup başlarına ev hanımları tarafından konulmaktaymış. Açıkça itiraf ediyorumki bana böyle bir ifade kullanacak hanım için neler düşünmezdim ki. “Zatı vefa nimetlerine” ifadesini mektup başına koymak bir asalettir. Anlamı bir ev hanımının beyine yazdığı baştan aşağı Müslüman Türk Milletinin asaletini yansıtan bir ifadedir: Ev hanımı olduğu için çalışmadığından buraya vurgu yaparak “evimizin maddi ve manevi gıdasını getiren babaya vefa ve sadakat ile bağlılık duygularımı sunuyorum” gibi bir anlamı vardır. Bana böyle bir ifade kullanabilecek bir kadına nelerimi sunmazdım ki….Bu ifade beni çok etkilemektedir. Asalet, gurur öğreten bir ifadedir. Böyle bir kadının çocuklarına öğreteceği ne güzel bir ahlak ve davranış biçimleri vardır. Türkiyemizin böyle annelere ihtiyacı vardır.
Öyleyse eşler birbirlerine ortamına göre saygı ve sevgi içeren ifadeler kullanmalıdırlar ki onların her şeyini 7-8 yaşına kadar bilinçsizce taklid ederek öğrenen çocukları da kendiliğinden edebi, kısaca görgüyü öğrensinler.
Konuşma ifadesi olarak her ortamı kurtaracak ifade hanımın beyine karşı “…bey” ifadesini ısrarla kullanması arada sırada yumuşak bir tonla “…..” diye sadece ismi ile hitap etmesidir. Evin beyinin de her ortamı kurtaracak bir ifade ile “…..hanım” ifadesi ile konuşması gerekmektedir. Ülkemizde görgü kuralları ve hitap konularında ciddi bir eğitim sorunu vardır. İnsanımız nerede, nasıl hitap edeceğini bilememekte yetersiz kalmaktadır.
Mutlakaki sadece eşlerin birbirleriyle paylaştığı zamanlarda kullandıkları özel ifadeler olacaktır. Bunlar sadece eşlere ait kalması gereken ifadelerdir. Sinemalar gibi her yerde paylaşıldıklarında değeri düşen ve orta malı olup Türk Milletinin İslami karakterini zedeleyen onursuz davranışlardır. Bizi 21.asırda Avrupa’ya karşı dik tutacak olan değerler bunlardır. Kişi başına düşen dolarlardan daha değerlidir.
Allah’a dua ediyorum. Yok olmakta, ölmekte olan bu milleti külleri arasından tekrar ayağa diksin, Alman, Fransız gibi milletlere medeniyeti tekrar öğretecek o savleti tekrar versin diye. (11.Kasım.2007. Pazar. 11. Çengelköy Sarayı, İstanbul, 22.05.2016, Samsun, İlkadım)