Şeriat karmaşası anlamındaki galau syariah Islam ifadesi Endonezya’da din adına işlem yapaarın örneğin din bankalarının, ulemanın ve benzeri kişi ve kurumların şeriat adına yaptıkları işlemler dolayısıyla vatandaşı kafasını karıştırmalarından nedeniyle üretilmiş ve günlük yaşama girmiş bir ifadedir.
Sözcüğü İngilizce God always listening always understanding özdeyişinde geçen sözcüklerin baş harflerinden oluşan bir ilkleme (tevşih) sözcüktür. İngilizce özdeyişin anlamı Tanrı daima işitir ve anlar, demek olup Endonezce’de anlamı şöyledir: Alavere dalavere, kargaşa, şaşkınlık, şaşırtma, iltimas, kafa karıştırma, keşmekeş, iltimas, yanıltma, sersemlemek. Bu durumda galau syariah ifadesini şeriat kargaşası anlamında tercüme ediyoruz. Endonezya’da ıstılahlaşmış ve günlük yaşamda kullanıldığına şahit olduğumuz ibareyi önce “galau” (confusion, hubbub) sözcüğüyle eş anlamlı kullanılır.
Anlamı böyle yorumlanıyor? Çünkü gençler, yetişkinler iki arada bir derede kaldıklarında seçeneklere karşı hassas ve edilgenleşiyorlar. İyi mi kötü mü diye düşünmeye devam etmek sadece iyiyi ve kötüyü düşünerek, hepsini derin ve dikkatlice düşünmek gereklidir. Fakat eğer iki cevap şeklinde evet veya hayır arasında bir seçeneğimiz varsa doğrulanması gerekir. Çünkü burada düşünmenin duraklatılması ve durdurulması ergenler veya yetişkinler için kafa karışıklığı (kafanın allak bullak olması) olarak adlandırılır. (1)
Kegalauan ifadesinin bunalım, sıkıntı ve üzüntü anlamı içerdiğini görüyoruz. Demek oluyorki galau ifadesi iç çelişki ve bitmek tükenmek bilmeyen çelişki ve tartışmalar arasında geniş bir alanı işgal eden kargaşa ve boşluk temelli bir anlamı kuşatan sözcük olmaktadır. Ayrıca galau ifadesi bugün "şaşkınlık" anlamı yanısıra KBBI’de yorumlanan tanımdan bağımsız olarak 2 anlam daha içerir. (2)
Kafa karışıklığını ifade eden duyguyu izah eder. Bu durumda iki seçenek ile karşı karşıya olup hangisini seçeceğini bilememek anlamını içerir. Birinci örnekte "Budi ile Anwar sevgilim ama kimi seçeceğim konusunda kafam karmakarışık, ikisi de aynı." (aku galau mau pilih Anwar apa Budi jadi pacar aku, dua duanya sama baik.) cümlesinde galau sözcüğünün içeriçeriği “karışıklık” "şaşkınlık ve hayret" anlamını içerir. Burada galau kelimesi rasa bingung ile eş anlamlı olarak kafası allak bullak olmak, nereye gideceğini bilememek, şaşırıp kalmak, sinirli ve gergin olmak, bilincini kaybetmek anlamını içerir.
İkinci örnekte ise beklentilerinin niyetleri doğrultusunda gerçekleşmediği bir his (fikir) ifadesi olarak da yorumlanabilir. Sevgili veya aşk ilişkisini artık sürdürmek istemeyip bitirmek gibi. Birinci duruma örnek cümle: Kafam karmakarışık, hayretler içindeyim daha dün onunla ilişkimi kestim. (aku galau, baru kemarin putus sama dia) İkinci duruma örnek cümle: Kızgınım, sinirli ve gerginim, anlamıyor, ondan hoşlandığım halde duyarlı değil. (aku galau, dia gak ngerti, dia, gak, peka, kalau, aku, suka, sama, dia)
mı devam mı? Bırakmak mı devam etmek mi? İnsan yaşamında ikilemde kalınca (dilema) seçim yapmak zorundadır, çünkü insan ömrü boyunca dilema deneyimi yaşamak zorundadır. İki zor durumdan birini seçmek zorunda kalmak (dilema) yaşam çemberinin öne doğru yani geleceğe doğru hareket etmesi nedeniyle tercih yapmak zorundadır. Günlük yaşamdan örnekler verelim:
Olay 1: Öğrenci lisans derecesinde (S1) fakülte bitirdi. Yüksek lisans (S2) için burs davetiyesi aldı. Ardından bir şirketten de iş davetiyesi (karyawan baru) geldi. Devam edecek (lanjut, kuliah S2) veya tamam mı (udahan, alias langsung kerja) diyecek?
Olay 2: Hanım kız 9 senedir delikanlı ile görüşüyor. Sevgilisine artık evlenelim, babanla görüş nikah kıyalım diyor. Delikanlının cevabı bekle daha henüz işimi bitirip başarı elde edemedim, olunca devam edeyim mi (lanjut pacaran) yoksa ilişkiyi keseyim mi? (alias putus) noktasında ikili bir seçenek ile karşı karşıya kalıyor.
Olay 3: Delikanlı özel şirkette memur iken başka bir yere veya daha yüksek bir göreve atanma (surat pengangkatan) emri geliyor. Devam mı edeyim (lanjut) veya tamam mı diyeyim noktasında.
Olay 4: İş sahibi bir hanıma (wanita karir) kocası ev işlerinde yardım ediyor. O çalışırken beyi ev işleri ile uğraşıyor. Devam edeyim mi (lanjut kerja kantoran) yoksa eve dönüp evladıma mı bakayım (resign dan jaga anak) noktasında tercih yapmak zorundadır.
Olay 5: Delikanlı 2 yıldır bir hanım kızla görüşüyor. Ama ailesi evlenmesine karşı. Bu durumda iki seçenekten birisini seçmek zorunda kalıyor. İşlemi bitirip durdurma (saatnya berhenti, atau udahan) yoksa sürdürme (saatnya lanjut turus) seçeneklerinden birisini seçmek zorundadır. (3)
Bu noktada tercihlerden herhangi birisi için doğru (benar) veya yanlış (salah) denemiyor. İş danışmaı Herry Tjahjono (budayawan coach) konuyu şöyle izah eder Tanrı ilk kez baştan takdir edip yaratıyor. İnsan yaşam tecrübesinde önüne gelen seçenekleri yani iki seçenekten birini (dilema) seçmek zorundadır. Neden seçmek zorundadır? Sebebi insan yaşamı sürdürmesi nedeniyle ciddi bir şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Çünkü hareket geleceğe doğrudur, gelecek önemlidir geçmiş değil uzun olması bizim bukan urusan kita. Bizim işimiz değil bizi ilgilendirmez. Zor bir ikilem içinde kalıp (mengalami dilema) birisini tercih etmek zorunda kalmak yaşamda mevcuttur. Uzun ve bunaltıcı bir açıklamadan sonra gelelim galau syariah ibaresinin açıklamasına: Sözlüklerde “sorunlu seriat” şeklinde tercüme edilen ibare şeriat münakaşası (sharia controversy) diye algılanmaktadır. Endonezlerin bunaltıcı (pusing) diye nitelendirdikleri şeriat tartışmaları günlük yaşamı sık sık işgal etmekte ve gençler İslâm dini adına bir uzlaşı değil de sürekli tartışma ve polemik haleti ruhiyesi içinde büyümekte olduklarından hemen herkesın mutabık olduğu “şeriat adına erk tanımama” ve “uzlaşmamak üzere uzlaşmak” tavrını en güzel izah eden bir terim olarak görüyoruz. Gerek mali gerekse dini yaşamda bir şeariat kargaşası ülke ve millet üretmenin önünde engeldir.
ayrı günde oruca başlanan Endonezya’da milli birlik ve beraberlik ulema tarafından daha baştan kaos ve anarşi ortamında oruç tutmaya alıştırılan toplumda huzursuzluk üretmektedir. İslâm dini adına üretilen kargaşa geçici değil kalıcı yaralara sebep oluyor. Endonez vatandaşı galau syariah ibaresini İslâmi değerler dizisini iflas ettirenlerin icraatları nedeniyle üretiyor. Örneğin şeriat bankacıları, kooperatifleri, mali kuruluşları İslâm dininin yüce değerlerini Dünyada egemen sistemle bütünleştirmek ve uyumlaştırmak için kurnazca kavramların altını oyuyorlar. (ve yezeunel kelimete) Kavramları yerinden oynatıp istedikleri mecraya kayadırıyorlar. Bunu din adına yaptıklarından kimse de onlara bir soru sormuyor, soramıyor. Arkalarında tapu belgesi gibi ilk ve son merci olan temyizi olmayan "ulema fetvası“ var.
Tanrı’nın ışığını paranın peşine takıyor. Bu zihniyet de doğal olarak galau syariah terimini üretiyor. “Faiz yok” ilkesini öne sürüp ardından şeriat ipoteği olan “rehin” (gadai) ve idari gider (biaya administrasi) geliri olan zoraki bağış (infak) ile değerleri sulandırıyorlar. Bağış dedikleri şey 2013 yılı için Muamelat adlı şeriat bankasında mudiden zorunlu olarak her ay 1 dolar civarı Endonez rupisi hesaptan alınması idi. Vergi dahil kazanç (margin) hesaplamasındaki tutarsızlık ve uyumsuzluklar İslâm dinini heder eden uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Böylece sadece İslâm dini değil ona gönül veren kalpler de yok oluyor. Örneğin şeriat kargaşa ve tutarsızlığı ev kredilendirme düzeninde açıkça beliriyor. Sadece kullanılan kavramlar İslâm dininin kavramlarıdır. Hiçbir şekilde Karzı hasen denen Kuranı Kerim kuralı yoktur bu işte. Basitçe işlemler şöyle gerçekleşiyor: Bir ev satın alacaksanız şeriat bankası önünüze iki seçenek sunuyor; borcunuza karşılık rehin verebileceğiniz bir emtia yoksa evi kendi satın alıyor. Satın aldığı evin üzerine faiz ve kâr oranlarını koyup ortak adayına veya potansiyel müşteriye (calon nasabah) satıyor. Hiçbir şekilde İslâmi endişe yoktur. Avrupalılara köle satan Malay ve Arap tacirleri gibidirler. Temel olarak, iki seçenekten yani konvansiyonel veya lâik maliye ile şeriat maliyesinden hangisi daha faydalıdır? (lebih unggul) İslâmi ev kiredilendirme düzeninin (KPR, kredi pemilikan rumah) üstün olduğu doğru mudur? Satış fiyatı, müşterinin başından beri kabul ettiği kâr marjına eklenmiştir. Alış ve satış prensibi (murabahah) müşterinin temelden ve baştan gönüllü kabul edişine (ridho) bağlıdır. Böylece sözüm ona konvansiyonel bankaların yaptığı fiyatı seçme zorunluluğunun önüne geçilerek karşılıklı rıza ilkesi gerçekleştirilmektedir. Endonezya kamu rehine şirketi (BUMN) olan Rehinci (Pegadaian) halk tarafından neredeyse tefeci (hampir ama rentenir) diye nitelendirilmesiine rağmen Endonezya İslâm Bilginleri Meclisi (MUI) fetva ile izin vermiştir. neye izin vermiştir? Yeryüzünün en büyük rehin şirketinin İslâm adına yüzde otuz faizle rehin karşılığı borç veren 2013 yılı 8 milyar dolar ve 26 milyon müşterisi olan Pegadaian adlı Endonezya Kamu İktisadi Kurumu kârına kâr katarken sadece “galau syariah” üretmiyor. Paranın emrine girmiş bir dinin toplumda güvensizliğin güvencesi olduğunu da kanıtlıyor.
(1) https://www.kompasiana.com/muji_anggara/5517ec45a333115307b66165/arti-dari-galau
(2) https://id.wiktionary.org/wiki/galau
(3) Metro tw vidyo Endonezya’da ilkleme (tevşih, akrostiş) sanatıyla sözcük ve ve anlam üretme oldukça yaygındır. Galau ifadesi de bu sanata konu olmuştur.
İzleyiniz: 1. http://video.metrotvnews.com/i-m-possible/PNggqALN-lanjut-atau-udahan
2. https://m.medcom.id/video/i-m-possible/Rb1lPDzN-lanjut-atau-udahan-2
3. http://video.metrotvnews.com/i-m-possible/dN6dP3ak-lanjut-atau-udahan-3
4. http://video.metrotvnews.com/play/2017/02/05/653331/medcom.id