Körün görebildiği çarptığı yerden ibarettir… İbret alınmayan hadiseler ise bayatlamayan yiyecekler gibidir; yersiniz tekrar tekrar önünüze konulur. Tarih, güçlülerin savaşlarıyla doludur; insanların büyük ekseriyeti haklının ve doğrunun yanında olmayı değil, güçlünün yanında olmayı tercih ederler.
Adamlık ve kişilik sahibi olmak, ilkeleriyle hareket etmek, ne güce tapmak ne de buğday tarlası gibi rüzgâr önünde rükuya varmaktır. Her türlü fırtına karşısında inançlarıyla bütünleşip omurgalı bir şekilde dimdik ayakta durmaktır.
Değer ölçüleri içinde ele alınacak Atatürk her şeyden önce hatalarıyla sevaplarıyla güce tapan değil; güç oluşturabilecek karakterde yaratılmış bir insandır. Ancak günümüzde net bir Atatürk portresi hala ortaya konulamamıştır. Sansürlü bir Atatürk tanımı ise körlerin fil tarifinden başka bir şey değildir. Birçok insan Atatürkçü geçinmektedir.
M.Kemal, bağımsızlığın ve güçlü olmanın yolunun kendi milli, dini, tarihi ve kültürel değerlerinin öne geçirilmesinden geçtiğine inanır ve bu anlamda ağırlığını koyar. Dünyayı yöneten güçleri en iyi tanıyan son dönemin iki devlet adamından biridir. Bunların birincisi 2.Abdülhamit, ikincisi de M.Kemal’dir. Birincisini tahttan indirip hal yoluna giderken ikincisini de ağır ağır zehirleyerek öldürürler.
Abdülhamit’in hal kararı Osmanlı’nın bütün borçlarının ödenmesi karşılığında Filistin’de Yahudi devleti kurulması teklifinde bulunanları kovduğu gün; M. Kemal’in ölüm kararı da mason derneklerinin kapatılması talimatı verdiği gün alınır. Bu iki devlet adamı birçok yönleriyle birbirlerine benzerler. İkisi de dönme, devşirme, misyonerlik faaliyetleri ve masonlara karşıdırlar.
M. Kemal, masonları İttihat ve Terakki Cemiyetine üye olduğu günlerde çok yakından tanır. Osmanlının son dönemlerine damgasını vuran bu hareketin tamamına yakınının mason olduğunu anlayınca onları temizlemenin gereğine inanır. Şartlar onu devletin başına taşıyınca da ilk fırsatta 13 Ekim 1935’te Türkiye’deki tüm mason derneklerini kapatır.
M. Kemal sonrası, İsmet İnönü başa geçince ilk işi Atatürk resimlerini paralardan, pullardan ve devlet dairelerinden kaldırıp, mason derneklerinin açılışına Celal Bayar’la birlikte izin vermek olur.Adnan Menderes döneminde de koruma altına alınıp köşe başlarını tutmalarına göz yumulur.
Adnan Menderes hükümetinde 20 Ocak 1951 günü DP Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, TBMM’sine mason localarının kapatılması için yasa tasarısı sunar. TBMM’deki oylamada 157’ye karşı 58 oyla reddedilir. Birinci Adnan Menderes Hükümetinin 18 kabine üyesinin 13 tanesi masondur… Sağcı iktidarın başı Adnan Menderes… Son devrin müceddidinin ifadesiyle “DİN KAHRAMANI” Adnan Menderes… Kendinden sonra gelen bütün sağcı denilen iktidarların başının yolundayız dediği Adnan Menderes…
Başka bir açıdan bakıldığında İsmet İnönü solcu, Adnan Menderes sağcıdır Bize düşen de Adnan Menderes İsmet İnönü kavgasıdır. Peki, hem mason dostu, hem de Atatürkçü ve Atatürk ilke ve devrimlerinin koruyucusu olunur mu? Kökü dışarıda olan, gözü kapalı yemin edip iradesini başkasına kiraya verenlerden bu ülkeye hayır gelir mi? Bunu Atatürk’ten dinleyelim!
Mustafa Kemal:” Bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım düşünceler belirdi. Hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Türkiye bir maymun değildir, hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikalaşacak, ne batılaşacaktır. O sadece özüne dönecektir.”
M. Kemal ne Avrupa ne Amerika; kurtuluş muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmaktır deyip emperyalizme karşı direnirken kendinden sonraki maskeli Atatürkçüler emperyalizme teslim oluyorlardı. Mesela ‘din kahramanı’ Adnan Menderes’in mason Dışişleri Bakanı F. Rüştü Zorlu 20-25 Şubat 1952’de Lizbon’da yapılan Nato Konseyi Zirvesindeki konuşmasında şöyle diyordu: “Karşınızda büyük bir istekle ve KAYITSIZ ŞARTSIZ işbirliği zihniyetiyle hareket etmeyi ilke edinen bir Türkiye bulacaksınız.”
Kayıtsız şartsız işbirliği kayıtsız şartsız teslimiyete dönüşmüştür. Atatürkçü geçinen kaç mason cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, genelkurmay başkanlığı ve bakanlık yapmıştır? Kimlerin ödü Türk’üm demekten çatlamıştır? Atatürk niçin “Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, başına geçireceği insanların kanındaki asli cevher-i tayin etmekten bir an yoksun olmasın.” KANINI TAŞIYANDAN BAŞKASINA İNANMA! Demiştir?