Osmanlı topraklarında top tüfekle fetihler yapmak yerine, kitap kalemle fetihler yapmayı planlayanlar okullar açmaya devam ederler. Bu amaçla Ermeni çocuklarını Türkiye’ye karşı örgütlemek için 1839’da Erzurum, 1858’de Bitlis, 1865’te Elazığ, 1871’de Van olmak üzere toplam 70 yabancı okul açılır.1860’lı yıllara gelindiğinde imparatorluğun sadece Anadolu topraklarında 233 azınlık ve yabancı okulu vardır. Kürtler içinde 1870 de “ Mount Holyoke “ kız okulunu ve Bitlis akademisini açarlar.
Ermeniler ve Kürtler üzerinde egemen olmak için Amerikalılarla Ruslar hâkimiyet yarışı yaparlar. Biri Protestanlığı, diğeri Ortodoksluğu hakim kılıp Kütlerle Ermenileri siyasi amaçlarına alet etmeye çalışırlar. Amerikalılar bunun için Kürtçe İncil dağıtırlar.
1890-1900 ‘lü yıllara gelindiğinde Osmanlı coğrafyasının her tarafı azınlık okulları ve yabancı okullarla örümcek ağı gibi kuşatılmıştır. Bunların ders programları maarif Bakanlığının (M.Eğitim Bakanlığı)kontrolü dışındadır. Herkes kendi ülkesindeki programı uygulamıştır. Dolayısıyla Türklük aleyhtarı ifadelere sansür konulmadan Türk talebelere okutularak genç beyinler iğfal ediliyordu.
Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkeler kendi özel yetiştirdikleri öğretmenleri Türkiye’ye göndererek isyanlara zemin hazırlıyorlardı. Bütün azınlık okullarında kendi dilleri, kendi tarih, coğrafya ve kültürleri öğretiliyor, kendi geçmişleri ve gelecekleri adına manzumeler ezberlettiriliyordu. İlk Bulgar Okulu 1835’te açılır. Bazı kayıtlarda 1876 yılına varıldığında okul sayılarının 1000’e ulaştığı kaydedilir.
Azınlık okullarının bu çılgınca uygulama ve gelişmelerine karşı zararlı faaliyetlerin önüne geçmek için bazı teşebbüsler olmuştur. Bunların ilki 1856’ da çıkarılan ıslahat fermanıdır. Buna göre mülki idareye bazı haklar verilmiş, mülki idare araştırmalar yapacak şartlar uygunsa okul açılabilecekti. Tabiki dinleyen olursa!
1869’da da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi çıkarılır. Burada da okulların açılması cemaatlere veriliyor. Devlete de denetleme hakkı tanınıyordu. Ancak denetlenmenin zaman içinde başarılı olamadığı görülecekti.
Devlet kendi eliyle okul adı altına başına bela yaptığı kurumları,tehlike çanlarının çaldığını gördükten sonra da kontrol altına alamıyordu.Günümüzde de bazı kurumlardan gençler devşiriliyor denildiği gibi..
1908 Meşrutiyetin ilanından sonra bu okullar meselesine yine el atılır. Buna göre denetlemenin üstünde durulacağı, ders programlarının hazırlanacağı bu okullarda, Türk öğretmenlerin tayini, Türkçenin ders olarak okutulması, Türk tarihi ve coğrafyasının ders olarak görülmesi gündeme gelince yabancılar yine engel çıkarırlar.
Maarif-i Umumiye Nizamnamesi Osmanlı’da modern eğitimin kapısını açar. Buna göre eğitim öğretim dini alandan modern alana doğru kaydırılarak modern ilimlerle dini bilimler birbirinden resmen ayrılmıştır.
1915 yılına gelindiğinde Meşrutiyetin ilanında alınan kararların ufak tefek farklılıklarla devam ettiğini görüyoruz. Mekatab-i Hususiye talimatnamesinin çıkarılışıyla birliktede Türk tarihi, Türk coğrafyası,Türk dili ders olarak okunacak,Türk öğretmenler derse girecek.Türk müfettişler tarafından denetim yapılacak.Yabancı personel çalıştırılması da izne bağlanacaktı.Osmanlıyı azınlık okulları ve yabancı okullar olarak kuşatan güçlerin etkisinden temizlemeye Osmanlının gücü yetmemiş ve Osmanlı coğrafyasında 40’ın üstünde devlet türetilmiştir.Pekiyi Cumhuriyet dönemi durum nasıl?Cevabı gelecek sayıda!...
Sağlıkla kalın