Kitabın yazarı Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Beşinci Baskıya Önsöz”de şöyle diyor:
“Elinizdeki kitabın ilk baskısı 2004 yılında yapılmıştır. Kitaptaki makaleler 2002-2004 yıllarında Yeniçağ gazetesinde yayınlanan köşe yazılarının birleştirilmesinden oluşmaktadır.”
Sözünü edeceğim baskı ise, Kripto Yayınları arasında çıkan beşinci baskıdır ki, 192 sayfa olup, Nisan 2016’da neşredilmiştir.
Bu tarz yazıları, gazete sayfasından ayrı ayrı okumakla, bir kitap hâlinde bir arada okumak arasında, mevzûları birleştirmek ve onları topyekûn muhakeme edebilmek bakımından çok farklılıklar bulunmaktadır.
“Gelecek 1000 Yılda da Buradayız”da, tam altmış konu başlığı bulunmaktadır.
Anafikir: Müşterek bir gaayeye, bir ülküye ve bir hedefe kilitlenmenin sağlayacağı millî menfaatler’dir.
Dağınık ve âdeta başıboş olunduğu zaman, Türk milleti olarak başımıza gelmeyen bir şey kalmadığının; toparlanmak için çok gayret, emek ve iktisâdî olarak da çok masraflara katlandığımızın teşhis ve numûneleriyle karşı karşıyayız.
Prof. Dr. Özdağ; bunda da, en büyük mes’uliyeti, Türk milliyetçilerine/ülkücülerine yükler. Fakat; herkesin hakkını da vererek der ki:
“Eğer öyle olsa idi, Türk milliyetçiliğinin seçimlerde oy oranlarına bakılır ise,Türk devletinin çoktan yıkılmış olması gerekirdi. Hayır, bu ülkede Türk milliyetçilerinden başka da bu ülkeyi çok seven ve bu ülke için ölmeye hazır değişik siyasal görüşlere mensup insanlar vardır.” (Sf. 54)
Yazar Özdağ şöyle devam eder:
”Siyasal Türk milliyetçiliği, Türk milletine, Türk kültürüne, Türk devletine sevgi ve bağlılıkla hizmet etme, Türk devletini güçlü, Türk toplumunu zengin ve demokratik bir toplum durumuna ulaştırma kararlığıdır. Türk milliyetçiliği, soyu ırk ve etnisite değil, kültür ve tarih ekseninde yorumlayan, Türk milleti için ileri bir hayat tarzı kurmayı hedefleyen kapsayıcı, üreticiliği ön plâna çıkaran, barışçı ve antiemperyalist bir düşünce ve duruştur. “(Sf.54)
Prof. Dr. Ümit Özdağ, Hüseyin Nihal Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” ve “Bozkurtlar Diriliyor” adlı kitaplarına atıfta bunarak, “Bozkurtlar Dirilecek” başlığını taşıyan yazısında da şu görüşe yer verir:
“Bozkurtlar Diriliyor, Göktürklerin Kürşad ihtilâlinden 40 yıl sonra İlteriş Kağan’ın öncülüğünde tekrar derlenmelerinin hikâyesidir. Gerçi bu kitapta Kürşad yoktur ama okuyucu her yeni sayfada Kürşad’ın ruhunun dolaştığını görür. Bozkurtlar Diriliyor aynı zamanda erdemin hikâyesidir. Annesine verdiği bir söz için şeref duyulacak bir babanın, Kürşad’ın oğlu Urungu’nun kim olduğunu söyleyemeden Göktürklerin arasında dolaşması, savaşması ve sevmesinin hikâyesidir Bozkurtlar Diriliyor.
Ancak, kitabın asıl mesajı, bozkurtların başlarının çok uzun süre eğik kalamayacağıdır. Tarih bozkurtları gömememiştir, yok edememiştir. “( Sf. 162)
“Gelecek 1000 Yılda da Buradayız”, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın mevcut olan pek çok siyâsî, sosyal ve kültürel aksaklıkları da orta koyduğu fakat geleceğe ‘ümit’ ile bakmayı hedeflediği kitabının adıdır.
Türkiye’nin, bulunduğu coğrafya itibâriyle yaşadığı ve atlattığı bâdirelerin hâlen devam ettiğini, ancak bütün bu sıkıntıların üstesinden millî birlik şuuruyla gelinmesinin mümkün olabileceğini, bu sebeple de, iç ve dış düşman çevrelerin ve emperyal güçlerin bütün gayretlerine rağmen onların mağlûp edileceğinin güvenini sunmaktadır.
Terör destekleyicisi hârici mihrakların kötü emellerini kursaklarında bırakmamız için, Türk milleti olarak millî kültür değerlerimize sıkıca bağlanmamızın gereğini, demokrasi, hak ve hürriyetler bakımından ve iktisaden de güçlü bir Türk devleti olmamızın zarûretini ortaya koyar.
Elbette ki, “Gelecek 1000 Yılda da Buradayız” ammâ burada bir soru sormalıyım:
“Hedef, bu mu olmalıdır?”
Şâyet, hedef sâdece bu ise; dâima müdafaada olacağız demektir!..Bu, direnme noktasıdır!..Hedef, başka bir şeydir ve hedef:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne mensup herbir kişinin, büyük Türk Birliği ve cihânşümûl olma düşünce ve arzusunun bütün zihinlerde bir ülkü olarak çalışmayı teşvik edici bir unsur olarak yerleşmesi şartı olmalıdır, değil mi?
“Gelecek 1000 Yılda da Buradayız” okunmalıdır!..