Bir dil, iki şekilde sâhiplenilir: Birincisi, ilmî olarak; dîğeri ise, idârî olarak.
Muhakkak ki, milletin konuştuğu lisanı, ilim adamları kaideleştirir. Şâyet, anlaşmayı sağlayacak kelimede sıkıntı çekiliyorsa, ihtiyaca binâen, kaideye uygun yeni kelimeler uydurmaz, türetir. Bu, çok hassas bir durumdur. Türetme başka, uydurma ise, başkadır.
Türetme, dili, güzelleştirir, derinleştirir, işlekleştirir ve zenginleştirir; uydurma ise, bozar, tahrip eder ve kısırlaştırır.
Türkçe, asırların tecrübesiyle bugüne intikal eden, dünyada en çok konuşulan biri olarak, köklü, güzel ve zengin bir dildir. Korunarak geliştirilmesi, yabancı unsurların ondan ayıklanması, ona verilen kıymeti gösterir. Bu cephesiyle de, ilmin geliştirip zenginleştirmeye çalıştığı lisanı, her seviyeli “idâre” , devlet başkanından, yaşayan her ferdine kadar sâhiplenmek, korumak ve geliştirmeye çalışmak zorundadır.
Bu, hem, bir milletin devamlılığının varlık şartı olarak millî bir görev, aynı zamanda da geçmişe saygının ve geleceğe hizmetin ifadesi olarak mühim bir mânâ taşır.
Türk dünyâsının büyük fikir adamı ve şâiri Bahtiyar Vahabzâde, 1995’te yazdığı “Kendimden Şikâyet” başlıklı ibret verici şiirinin bir kıt’asında:
“Bir zamanlar Rusçaydı reklam ışıklar
Şimdi İngilizce dürtülür göze.
İtin de diline hürmetimiz var,
Yalnız öz dilimiz yaramır bize.”
Diyerek, komünist Rus rejiminin Türkçe’ye bakışıyla, Azerbaycan’ın istiklâline kavuşup hürriyetini elde ettikten sonraki emperyalist Amerikanca/İngilizce tahakkümünün bakışı arasında fark görmez ve her iki emperyalist tavır karşısında dimdik durur.
Bilinmesi gerekir ki, kültür emperyalizmi, tesirini yavaş yavaş gösterir fakat neticeye ulaşınca da, telâfisi mümkün olmayan tahribatı yapar.
Esasa geleyim: Basından öğrendiğime göre, Samsun İlkadım Belediyesi, ilçedeki işyerlerinde yabancı dilde olan tabelâların Türkçe'ye çevrilmesi için bir faaliyet başlatmıştır.
Başkan Necattin Demirtaş’ın ve muhakkak ki, Belediye Meclisi’nin, bunda, takdire şayân büyük payı bulunmaktadır. Dil dâvâmız, Türk milleti olarak, bizim en mühim dâvâmızdır.
Türkiye’mizin pek çok vilâyetinde, bu durum, ne yazık ki, çok hazîn bir hâl almıştır.
Bu hususta, 09 Ekim 2019 tarihinde, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı’nın Türkçe olmayan kelimelere karşı Amasya’da verdiği mücâdele münâsebetiyle “samsunhabertv”de ‘Türkçe Tabelâ’ başlıklı bir yazı yazmış ve bu güzel faaliyetin bütün illerimizde de başlatılmasını temenni etmiştim.
Bu çalışmanın, yaşadığım İlkadım İlçesi’nde de başlatılması sevindiricidir. Millî kültürümüzün korunması adına tebrik edilmesi gereken bir iştir.
3. 7. 2005 Târih ve 5393 nolu Belediye Kanunu’nun 18. Maddesi’nin (n) bendi, yabancı kelimelerin sökülüp atılması için yeterli bir yetkidir.
Bilhassa, İngilizce/Amerikanca, F(ı)ransızca ve Arapça kelimeler, sokaklarımızı doldurmaktadır. Bunların yanında, millî kültürümüzle hiçbir ilgisi bulunmayan onlarca Yunanca “AMAZON” ve “AMİSOS” kelimesi de, resmî ve hususî yerlerde boy göstermektedir.
Türkçe’nin korunması bahsinde, elbette ki, sâdece Belediyeler değil, Valilik ve Kaymakamlıklar da aynı hassasiyeti göstermelidir. Çünkü, bu, millî bir mes’eledir ve kanunun emridir.
İlkadım Belediye Başkanlığı’nın, yeni açılacak işyerlerinin Türkçe tabelâ konusunda şimdiden yaptığı uyarı da çok yerinde bir tedbirdir.
Bir başka husus da, Türk Standartlar Enstitüsü’nun ölçülerine göre, her türlü kuruluştaki yabancı kelime veya ifadeler, Türkçe kelimenin yaklaşık yüzde 25’i büyüklüğünde olmalıdır. Uygulamada, bu hususun da dikkate alınması, ayrıca sevindiricidir.
İşin esasını, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş çok güzel hulâsa ederek şöyle demiştir: "Gelişi-güzel tasarlanmış, yabancı kelimelerin kullanıldığı, imlâ hatalarının olduğu işletme tabelâlarının görüntü kirliliği oluşturduğu ve vatandaşların yazılanları anlamadıkları yönünde şikâyetlerin arttığını belirledik. Biz de kanuna uyarak yüzde 75 Türkçe oranında olması yönünde zabıta ekiplerimizle düzenlememizi yapıyoruz. İlkadım ilçemizde diğer şehirler gibi yabancılaşmasının önüne geçmemiz adına gerekli denetim ve çalışmaları ilçemizde sürdürüyoruz”.
Bütün Sivil Toplum Kuruluşları’mızın bu faaliyeti desteklemelerini, alkışlamalarını ve bu örnek davranışta bütün şehirlerimizin birbirileriyle yarışarak seferber olmalarını temenni ediyorum.