Kitap denince akla iki fiil gelir. Biri; yazmak; diğeri ise, okumak’tır!..Yazı olacak ki, okuma da olsun!..
Yüce ve Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîmde, “Yaratan Rabbinin adiyle oku” (Alak-1) buyrularak, “vahyin” îcâbının yapılması “Oku!” diye, emir ve tavsiye edilmiştir.
Mevzûmuz olan Âşık Kemâli Bülbül, dürüst, vatansever, fedâkâr bir insandı. Hayatı zorluklar içinde geçmesine rağmen, hedefinden hiç geri durmadı.
Prof. Dr. Şahin Köktürk, O’nun hakkında şöyle der: “Âşık Kemâlî Bülbül’ün asıl adı Kemâl Bülbül’dür. Annesinin adı Zekiye, babasının adı ise Recep’tir. 10 Mart 1928 tarihinde Samsun’un Kavak ilçesi Kozansıkı Köyü’nde dünyaya gelen Kemâlî Bülbül, 1939 yılında babasını, 1943 depreminde de birçok yakınını kaybetti. İlkokuldan sonra okuma imkânı bulamadı ve depremin köydeki hayatı alt üst etmesi sebebiyle Samsun merkeze geldi. Burada, Cavit Coşkundere’nin yayınladığı “Ali Baba Gazetesi”nde muhabirliğe başladı. Böylece, ilişkisi ömür boyu sürecek olan basın-yayın dünyasına da girmiş oldu” (Bknz. Prof. Dr. Şahin Köktürk, Samsunlu Âşık Kemâlî Bülbül Hayatı-Sanatı-Şiirleri, Samsun İlkadım Belediyesi Yayını, Samsun 2011, Sf.19)
Kendisiyle yaptığım bir mülâkatta da, bana şunları söylemişti: “Ben, 1928’de Samsun’un Kavak İlçesi’nin Kozansıkı Köyü’nde dünyaya geldim. Anamın sözü bu: T(i)ren, Kavak’a geldiği yılda doğdun, demişti. Başka hiçbir durum yok: 10 Mart 1928.
Babam, 1939 yılında vefât etmişti. Ben, o zaman 11 yaşında bir sabi idim. Anam ise, babamın ölümünden iki sene sonra başkasıyla evlendi. Yâni 13 yaşında iken kendime bakmak zorunda kalmıştım. T(i)renlerde, vapurlarda, esans, nane şekeri satıyordum. 1944’lerde, o zamanlar Ali Baba dergisini Samsun’da Cavit Coşkundere çıkarıyordu. Ben de gazetecilik sevgisiyle, ona muhabirlik yapıyordum.
Bu muhabirlik karşılıksızdı. Samsun’da oturuyordum. Dediğim gibi, t(i)rende, vapurda şeker, esans hatta yeni yeni yazmaya başladığım destanlarımı satmaya başlamıştım.” (Bknz. M. Halistin Kukul, Âşık Kemâlî Bülbül İle Sohbet, Gürses Gazetesi, 11. 02. 2008, Sf. 2; Halk Gazetesi, 15.02 2009, Sf.10; Erciyes Dergisi, Temmuz 2009, Sf. 5-6)
Bunları yazmamın sebebi; zamanının yokluklarına, imkânsızlıklarına, her türlü maddî, sosyal ve kültürel mahrumiyetlerine ve her şeyden önce de, kendi ifadesiyle bir “sabi”nin sahipsizliğine rağmen, direnmeyi ve hayata tutunmayı bilmesidir.
Bu çocuk; yine çocuk denilecek bir yaşta, 1946’da, 18 yaşında, şu veya bu muhteva veya ebatta, bir şiir kitabı bile yayınlama cesâretini kendinde bulabilmiştir.
Âşık Kemâlî Bülbül’ün “Kitap Sevgisi” başlığını taşıyan yedi kıt’alık şiirinden birkaç kıt’a naklediyorum:
“Kâğıt bir tarladır düşünce tohum
Çoğalır sayfalar cilde dönüşür
Diyemez hiç kimse ben bunda yoğum
Yazanın yazdığı dilde konuşur
Bütün Peygamberler tebliğ ettiler
Uyulması gerek emir dediler
Geceli gündüzlü üşenmediler
Asırda konuşur yılda konuşur
…
İlim bahçesinin gülüdür kitap
Gelmişin geçmişin dilidir kitap
Yarına varmanın yoludur kitap
Haktan gelen ile kul da konuşur
Kemâlî Bülbül’üm düşmüş ümide
Kitap buluşturur bizi sevgide
Okuma zevkimiz artar git gide
Gönül de akıl da dil de konuşur” (Ankara, Ekim 1992)
Âşık Kemâlî Bülbül; “Kitap” (2005), “Kitap Bağışına Çağrı Okut” ve “Kitap Bağışına Çağrı Oku (1984) başlıklı şiirlerinde de, sâdece kitap sevgisini ortaya koymakla kalmayıp, okumayı teşvik etmektedir.
“Kitap Bağışına Çağrı Oku” başlıklı dörtlüğünde şöyle der:
“Allah’ın emridir kuluna “Oku”
Okuyup yazmayan kula kul olur
Bilgiyle bulunur bilginin kökü
Cevabı verecek dile dil olur”
Prof. Dr. Mustafa Özbalcı, “Samsun’a Sevdalı Bir Şâir: Âşık Kemâlî Bülbül” başlıklı yazısında şu değerlendirmeyi yapar:
“Doğuştan şâir ve âşık yaratılışlı olan Kemâlî Bülbül, tipik bir “kalem şuarâsı” (kalem şâiri)’dir. Okumayı, yeni şeyler öğrenmeyi seven bir insandır. İlkokul mezunu olmasına rağmen şiir sanatının tekniğini, inceliklerini iyi kavramış, geleneksel halk şiirimizi bütün yönleriyle çok iyi öğrenmiş, onun sırrına ermiş, zevkine varmış bir âşıktır. Halk şiirini güzel ve çekici yapan unsurlar ne ise, bunları bir bütün olarak onun şiirlerinde görmek mümkündür. Şiirlerini çoğunlukla dörtlükler düzeninde yazar ve hece ölçüsünün 8’li ve 11’li kalıplarını daha fazla kullanır. Kafiyeye, kelime seçimine bilhassa dikkat eder. Şiirleri arasında Anadolu Türkçesi’nin ve halk söyleyişinin tabiîliğini, zenginliğini ve güzelliklerini yansıtan oldukça başarılı ve güzel örnekler vardır.“ (Bknz. Samsunlu Âşık Kemâlî Bülbül, Hayatı-Sanatı-Şiirleri, Prof. Dr. Şahin Köktürk, Samsun İlkadım Belediyesi Yayını, Samsun 2011, Sf. 13)
Çok bilmiş ve çok okumuş görünen bâzı zatlar; Âşık Veysel’in, Kemalettin Tuğcu’nun, Peyami Safa’nın ve Âşık Kemâlî Bülbül’ün hayatlarını çok iyi okumalıdırlar!..
Vefâtının 11. yılında, Âşık Kemâlî Bülbül’ü ve hepsini, rahmetle anıyorum!..Mekânları cennet, ruhları şâd olsun!..