Fikirsizlik batağında düşünce filizlenmez!
Kelimeleri, hatta heceleri boğazlarsanız, düşünce, düşünmeme seviyesine iner!..
Düşünmeme’nin de, bir düşünme tarzı olduğunu söylemek mümkün; böyle diyenler de olur/olabilir!..
Bir an için, düşünmeme üzerinde bir tâlim yapalım!..Göreceğiz ki, bu da, bir düşünme’dir ve düşünmeme, düşünmenin zıddıyla düşünülemez.
Ancak; bu, bir hâl olarak, kendiliğinden yâni ‘akıl mahrumiyeti’nden doğar!..Hattâ, doğmaz!..
Yâni; düşünmeme vardır da, kendini bir fiil/amel/aktivite olarak ortaya koyamaz; böyle bir inisiyatifi mevcut değildir!..
Düşüncesiz bir varlık, ben düşüncesiz bir varlık’ım diye bir düşünce ortaya atabilir mi?
Ona, ancak, düşünce sahipleri bir ad koyar ve onu vasıflandırır.
Aslında, niyetim, böyle bir mevzuya girmek değildi!..Düşüncesizliği tartışmak bana mı kaldı da bunca zamanımı onla harcayaydım!..
Dil olmadan düşünce olur mu?
Matematik olmadan, kâinat kavranır mı?
Biz, fende geriyiz çünkü edebiyatımızı bilmiyoruz!
Ölçüsüz sandığımız bu mekânların nice ince hesaplarla önümüzde durduğunun farkına vardığımız zaman, kendimizin de ne olduğunu idrâk edebiliriz!..
Aldığımız nefes gibi, yaşadığımız zamanın da farkında değiliz..Farkında olmadan yaşamak, böyle bir şey!..
Ne zaman ki, nefes tıkanmaya, beden takatsizliğe başlar; aklımıza, ömür denilen sınırlılıkla birlikte ölüm denilen en bilinir hâl de gelmeye başlar ve zamanın da idrakine o zaman varırız!..
Demek ki, onun da, bir zamanı, bir hesap ânı vardır!..Demek ki, onun da, bir lisânı, kendine mahsus bir dili vardır!..
“Ölüm güzel şey…” diyen Şâir, bize, dünya matematiğinin, lisan ile, hesabını yaptırmaktadır!..
Sen, ben veya birileri, dili ne sanıyorsun, sanıyorum ve sanıyorlar!..
Bu, harflerden meydana gelen bu hecelerin ve bu hecelerden meydana gelen kelimelerin kaç türlü ‘lisânı’ ve kaç çeşit matematiği vardır, bilir misin?
Yûnus’u oku, Mevlâna’ya derinlemesine bak, Fuzulî’de keşiflere çık, Necip Fâzıl’ın;
“Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum;
Bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum!”
Beytini tahlile çalış ve gör ki, Ahmed Yesevîler, Yûsuf Has Hâcibler, Kâşgarlılar, Bâkîler, Nevâîler..hangi hâllerle hâllenmişlerdir!..
Dünya, boşluk kaldırmaz!..Mutlaka, bir iş üzre bulunmak lâzım!..Bunun için ise, amelden evvel gelen ve onu kıpırdatacak fikir gerekir!..
Hareketsiz hiçbir düşünce mevcut değildir!..
O; hiç yorulmaz!.