Aşağıda sunacağım âhenk dolu ibretli beyti, içimize sindirerek berâberce okuyalım:
"Gezdim Haleb'i Şam'ı eyledim ilmi taleb,
Meğer ilim gerideymiş, illâ edep illâ edep"
(Lâedrî))
Peygamber Efendimiz'e; "Allah katında en sevgili kullar kimlerdir?" diye sormuşlar; O' da: "Ahlâkı en güzel olandır." buyurmuş.
Zîrâ; "İslâm, güzel ahlâktan ibârettir." ve "Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." sözleri de Kâinatın Efendisi Şanlı Peygamberimiz'e âittir.
"İllâ edep illâ edep" derken, sathî sosyolojik ahlâk telâkkîlerinin beşerî yapıda teşhis ettiği hususlardan hareket etmiyoruz. Asıla dönüp; ahlâkın ne olduğu ve ahlâkî ölçünün "neye ve kime göre" tâyin edileceği / edilmesi lâzım geldiği üzerinde durmak istiyoruz.
Allah ü teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm'inde, Peygamber Efendimiz nezdinde, bütün insanlığa şöyle buyurmaktadır:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol." (Hûd Sûresi, 112)
Bunun üzerine, Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır: "Hûd Sûresi, sakalıma ak düşürdü."
İçinde bulunduğum / yaşadığım cemiyete bakıyorum da, - şüphesiz ki, kendim de dâhil - "Emrolunduğu"muz "doğru yolda bulun"mamaktan, yürümemekten ötürü saçının - sakalının ağardığını söyleyen tek kişiye rastlamadım.
Çünkü; gözünü, en para doyurmazımız bile bu âyeti kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri okuyor, bunları gönülden kabullendiğini söylüyor, fakat bir türlü kendini vahşî kapitalizmin materyalist 'câzibesi'nden kurtaramıyor.
"Para, insanın elinin kiridir." diyen nice kişinin, doyma bilmez iştahı karşısında şaşırmamak mümkün müdür?
Ne yazık ki; para, bugün, bütün rezâletlerin 'örtüsü' olmuştur!
"Emrolunduğun doğru yol..." nedir?
Başta, 'yalan' konuşmamak! İsraf etmemek, zînâdan, uyuşturucudan, içkiden uzak durmak!..
Herhangi birinin veya bir yetimin malını - elbette ki, herkesin hakkının bulunduğu Devlet malını - yememek!
Rüşvetten, iltimastan, hasetten, irtikaptan...ve her türlü mel'anetten tiksinerek, iğrenerek, akrep, yılan, köpek balığı görmüşçesine kaçmak!..
Başkalarıyla alay etmemek, onları hakîr görmemek ve onların şereflerine ve nâmûslarına dil uzatmamak!
Bu hâller, saymakla bitmez!..O hâlde, birkaç nasihat dinleyelim:
Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî bir şirinde şöyle buyurur:
"Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen;
öyle mazlum yolda kalsa, hemdem ol sen.
mahşer günü dergâhına mahrem ol sen,
ben - sen diyen kimselerden geçtim işte.
(...) Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla;
Mustafa gibi ülkeyi gezip yetim ara;
dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir;
yüz çevirip, deniz olup taştım işte.
(...) Sünnet imiş, kâfir de olsa, incitme sen.
Hudâ bîzardır katı yürekli gönül incitenden.
Allah şâhit, öyle kula hazırdır Siccîn;
bilginlerden duyup bu sözü söyledim işte."
(Bknz: Prof. Dr. Kemal Eraslan, Dîvân-ı Hikmet'ten Seçmeler, Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1983, sy. 55-57 ve 63)
Hazret-i Mevlâna ise, Mesnevî'sinde şu îkazlarda bulunur:
"Edepsiz, yalnız kendine kötülük etmez; Bütün çevreye ateş saçar."
"Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun; ülkede hiçbir düşmanın olmaz."
"Kötü yaratılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer."
"Kötülükte bulundun mu kork, emin olma. Çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur."
"Bir mazluma karşı elinden bir zulüm çıktı mı o zulüm bir ağaç olur, o ağaçtan zakkum biter."
Yûnus Emre'de, belki de bunların bir hulâsasını görürüz.
Der ki:
"Ben gelmedim dâvi için / Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir / Gönüller yapmağa geldim."
Bir başka şiirinde de tevâzûnun bir başka numûnesini sunar:
"Düriş kazan ye yedir / Bir gönül ele getir
Yüz Kâbe'den yeğrektir / Bir gönül ziyâreti
Ve:
(...) Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil."
Edep; doğru ve güzel sözle başlar. Yâni; sözde / yazıda - iş'de / amelde, doğruluk ve güzellik esastır.
Bunun içindir ki; Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerîm'de :
Ey îmân edenler! Allahü teâlâdan korkun! Ve, sözün doğrusunu söyleyin." (Ahzâb, 70) buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz de, müstehcen, kaba ve çirkin sözlerden sakınmayı öğütlemektedir:
"Aman aman! Fâhiş, açık ve çirkin sözlerden kaçının! Zîrâ Allahü teâlâ çirkin sözleri ve fâhiş konuşmaları sevmez."
"Sözü çirkin olan ve kötü fiil işleyenlere Cenâb-ı Hakk buğz eder."
"Kulağa fenâ gelen her türlü söz ve amelden sakın!"
İşte; bütün bu sebeplerden ötürü, "İllâ Edep İllâ Edep" diye tekrar ediyoruz! Evet; illâ edep illâ edep, her şeyden önce edep!..