NEYLEYİM?
“Irmak kuru, çeşme kör, sakaları neyleyim?
Nuh’un gemisi lâzım, takaları neyleyim?
Necip Fâzıl
Kalem boru, kelâm hor, markaları neyleyim?
Ekvator sıcağında, parkaları neyleyim?
***
Eşkıyâ köşe bucak, zinâ almış yürümüş;
Omuzlara atılmış hırkaları neyleyim?
***
Gözümü açtım baktım, etrafı sel götürmüş;
Hokkabazı-cambazı yogaları neyleyim?
***
Zenginin makamında, görkem üst merhalede;
Samanlık döşek bize, çukaları neyleyim?
***
Kitap lâzım yol açan, kardırmaca kat’iyyen;
Bedava dağıtılan şukkaları neymeyim?
***
Eh pahalı şey, zaman; kim bilir kıymetini?
Zifîrî gecelerde dak’kaları neyleyim?
***
Her yerde başka yasa-müşterek değil tasa!
Teneşirde libası-soykaları neyleyim?
***
Hazırlanmış bir masa, bir tek kuş sütü noksan;
Nevâlesiz sofrada rokaları neyleyim?
***
Utanmak neymiş hele, televizyona bir bak;
Göstermelik çekilen burkaları neyleyim?
***
Gençlik nerede, gençlik; hangi iz ve yol üzre?
Elmas, altın dururken, mikaları neyleyim?
***
Benim ceddim hanlardır, kağanlar, sultanlardır;
K(ı)ralı, şövalyeyi, dükaları neyleyim?
***
Türk’ün şanlı mâzîsi tartılmaz mîzanlarda;
Metreleri, voltları, okkaları neyleyim?
***
Kıvrım kıvrım sarıldı, millet zâlim bir ağla;
Önünü göremeyen arkaları neyleyim?
***
Çıktı er meydanına bir sürü siluetsiz;
Burunlara takılan halkaları neyleyim?
***
Müslüman Türk’ün başı dik durmalı, Üstâd’ım;
Adâlet yazdırmayan hokkaları neyleyim!
M. HALİSTİN KUKUL/2013
(Çuka=Çuh’anın eski hâli, ince yün kumaş;
Soyka=Ölü elbisesi; şukka=Kâğıt parçası;
Burka=Yüz örtüsü, peçe)