SOR BANA
Hangi yol, hangi emel, hangi ummân zor bana?
Muhabbet dolu aşkta sadâkatı sor bana!
***
Bir çağlayan içinden akıyor çılgınlığım;
Bu dünyâ- bu kâinat niçin ağlıyor bana?
***
Herbir zerreye sinmiş bin cümbüş - bin tantana;
Çığlıklar ve nâralar birer kızgın kor bana!
***
Sevdâ acısı tatlı, delse de yüreğimi;
Rabb'im, herbir acıdan bir tadımlık ver bana!
***
Girdapların içinde kıvranırken bir ümit;
Mızrak gibidir, yalnız, bir ayrılık kor bana!
***
Öyle bir ateş ki, bu; yanmak da ne kelime!
Dağların başındaki karları al, sar bana!
***
Delilik mi cinnet mi, noksanlıktır insana?
Niçin, koca kâinat geliyor, dap-dar bana?
***
Baş, duman çökmüş bir dağ; gönül, bir samanyolu;
Bir nazlı cânan yok mu, olsun dâim yâr bana!
***
Cinnet, muhasebesiz; gıybet, murakabesiz;
Bir ömür ki, tek nefes; kin ve haset ar bana!
***
Gönlümün sultanını bulmada mı şaşırdım?
Ondan başka bir sevdâ, sanmayın ki, var bana!
***
Bu hayat aşksız zindân; zindân, sevgiyle şâdân;
Bütün istikametler, ebedî ayâr bana!
***
Sabırla erişince kalblerimize rahmet,
Bin yıl yaşamış gibi görünür civar bana!
***
Yüklerken bir heceye binbir çeşit mânâyı,
Her harfteki muâmmâ, bin türlü esrâr bana!
***
Çileler büküm büküm, süzüm süzüm damlalar;
Alnımdan dökülen ter, ilâhî bir nûr bana!
***
Çevirmiş etrafımı bilmediğim ihânet;
Surları alt-üst etmek, gurur-iftihâr bana!
***
Yollar, zerre kısalmaz; ufuk asla daralmaz;
Cihânın mel'aneti, baksa da hep hor bana!
***
Karda nârı yaşarım, herkes haddini bilsin!
Allah yolunda gayret verir mi hasar bana?
***
Söyleyin, hâl dilinden, kalbimiz feyizlensin ;
Her sükût, her ses kadar sunuyor efkâr bana!
***
Hangi yol, hangi emel, hangi ummân zor bana?
Muhabbet dolu aşkta sadâkatı sor bana!
M. HALİSTİN KUKUL/ 2013