Vardallı; doğup büyüdüğüm köyün adıdır. Emekli Kur. Albay Mustafa Önsel’in “1 KÖY 4 ADAM 6,5 DARBE” adlı kitabındaki “köy”, bu köy’dür; 4 adamdan biri, benim ve 6,5 darbenin içindeki iki darbede de yine ben varım!..
T(ı)rabzon ilimizin Beşikdüzü ilçesine bağlıdır.
Yazımın konusu elbette ne ben, ne de sevgili Mustafa Önsel’dir. Doğrudan doğruya Vardallı Köyü İlkokulu’dur!..
Bu köy, “mahalle’ olmuştur ammâ ben, hâlâ, onun köylük safiyetine hayran olarak hayâl kuruyorum!..
Katırların, eşeklerin, atların inişli-çıkışlı/yokuşlu, kıvrımlı yollardaki hâllerini, onların ‘gor’larının çıkardığı sesleri hasretle duyar gibiyim!..
Köy; samimiyet demektir!..O zamanki insanlar; ilçemiz Beşikdüzü’nün hafta günü olan Perşembe günleri yollara dökülür, tanıdık tanımadık demez, birbirleriyle selâmlaşır, hâlleşir-dilleşirdi.
Yâni, bu yollar, hâlleşme mekânları olduğu kadar da, tanışma mekânlarıydı…
Arabaların hemen hemen hiç gelip geçmediği zamanlardan söz ediyorum!..Almanya’ya gidenlerin ellerinde birer seyyar radyo ve başlarında birer tüylü fötrle bu yolları inip çıktığı zamanların da biraz öncesinden!...
Sağlık memurunun, elindeki küçük çantasından sanki şifâ fışkıracakmış gibi çıkardığı bir sıtma ilâcına hayran hayran bakıldığı veya şırıngasını ispirto ocağında kaynatırken ne büyük ilmî keşiflerle muhatap olduğumuza inandığımız, hastaların “sal” ile taşındığı, sızıntı hâlinde akan çeşmelerden, güğümlerimizi, dakikalarca su doldurmaya çalıştığımız günlerdi..
Karaocak vardı…Üstünde, karazincirli karakazan vardı…Bileki vardı…Sacayağı vardı..Güğüm, ibrik, abdest leğeni, yal küleği, yal kazanı vardı…Her ahırda dört beş, belki de altı yedi inek bulunurdu!..İnek böğürmeleri, kuş seslerini bastırmaz, ona çeşni katar, köpek havlamalarıyla herkesin gönlünü okşardı..
Kukuloğlu Mehmet Hâfızın evinin önünden geçen Hacıhasanoğlu Pirağanın Mehmet veya Osman, ‘Selâmünaleyküm’süz geçmez; Şekerin Mustafa Amca veya Cinalioğlu Hakkı amca bu yolları bastonsuz yürüyemezdi.
Kışın; kuyusunda kar biriktirip her hafta günü yâni Perşembe günü, bu kardan yaptığı dondurmayı küfelerine doldurarak eşeğine yükleyip bu kıvrımlı yolları inip çıkan Beşikdüzü’nün o zamanki yegâne dondurmacısı Yusuf amcayı unutmak mümkün mü?
Babamla hala-dayı çocuğu olan Cinalioğlu Osman Efendi çok ağır adımlarla yürür, bütün gençlere okumayı tavsiye ederdi.
Halamın kocası Cinaloğlu Mahmut’un dimdik yürüyüşünü, Mahmutoğlu Tahsin ve Emin amcaları, Beşiroğlu Mehmet amcayı, Ziya Yücesan’ın babası Anamın Ali amcayı, Burcunun Ali’yi, Kalaycoğlu Değirmenci Kamil amcayı, yine değirmenci Kukuloğu Osman amcayı, ismini sıkça duyduğum Yetim Mehmet Kalaycı’yı, Saraçoğlullarını, Keskinoğılullarını, Kukuloğlu bakkal Musanın İsmail amcayı, Çoloğları/Çolakoğullarını, Aloğları/Alioğlularını, Eyüboğlu Marangoz Mehmet amcayı…ve sayamadığım nice ahirete intikal etmiş insanlar, hep bu köyün, el ele, gönül gönüle vermiş belki de yüzde doksanında akrabalık bağı da bulunan insanlarıydı.
Nineler, analar, teyzeler, halalar…herbiri aynı samimî hâlin birer inşacısıydı!..
Sözü uzattığımı biliyorum: Zîra, “Post-Nişîn’e Mektuplar” adlı kitabımdaki “Güzellikler Okyanusu ve “Bizim Köy” başlıklı yazılarımı bile, bu hârika köyün tasviri için yeterli oldu diyemiyorum!..
O hâlde, esasa geleyim:
2023 yılının Aralık ayında yâni bu ay içinde, “feysbuk”ta Gürsel Yücesan imzalı bir yazı okudum. Gürsel Bey; Vardallı Köyümüzün eski muhtarlarındandır ve akrabalık bağımız da mevcuttur. Önce, beraberce yazısını okuyalım:
“Bu görülen (fotoğraf) Vardallı Mahallesi ilkokulu idi.
Kendini bilmez biri tarafından, hiçbir gerekçe gösterilmeden bir Ramazan gecesi yıkıldı. Gerekli tepkiyi gösterdim ancak Kanun, yasa tanımaz yöneticileri aşamadım.
Üzülerek söyleyeyim, kimse de benim tepkime ortak olmadı. Gece idi, duyulmadı. Ramazan’dı o tarafı bana karanlık.
Sonucu gelirsek
Buranın Tapusu Köy tüzel kişiliğine ait (Şimdiki Belediye’de) ancak kullanım hakkı Millî Eğitim’de olan 17 dönüm bir arazi Beşikdüzü Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Başkanı le görüşüp buraya modern bir “YATILI BÖLGE OKULU” YAPTIRABİLİR.
(Elazığ örneği var)
“MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM MERKEZİ) yaptırabilir.
“İŞ EĞİTİMİ UYGULAMA OKULU(Bölge) yaptırabilir.
Hem gençler meslek öğrenir hem de Ekonomiye katkı sağlar, bu alan da aslına uygun değerlendirilir.
Ben elimi değil bedenimi taşın altına koymaya varım ya siz Belediye yetkilileri, Millet İttifakı üyeleri Cumhur ittifakı demiyorum, anılarımızı yıkan onlar olduğu için”.
Gürsel Yücesan Bey’in dedikleri tıpatıp böyle!..
Elbette ki, haklı olarak sitem değil, ASLINDA, BÜYÜK BİR NEZÂKETLE ÜZÜNTÜSÜNÜ dile getiriyor. Zîra; Vardallı Köyü ilkokulu, 2002 yılından beri kapatılan yirmi binin üzerindeki ilkokuldan sâdece biri’dir.
Ben, şahsen, 1949-1950 Öğretim Yılı’nda ilkokul birinci sınıfı bu okulda okumuştum. O zamanlar, sözünü ettiğim yukardaki şartlar vardı. Daha doğrusu hiçbir iyi şart yoktu. Eğitmenim/öğretmenim rahmetli Mehmet Yücesan amcaydı. Eğitmenler sadece ilkokul biri okuturdu. Burada, Öğretmen ve Müdür halamın oğlu rahmetli Mustafa Erçin Ağabeyim bulunuyordu. Beni de okula o kaydetmişti ve diğer sınıfları o okutuyordu. İlkokul ikide, Beşikdüzü Merkez İlkokulu’na nakledildim. (Ne yazık ki, bu ilkokul ve bilâhare okuduğum ortaokul binası da, koruma altına alınacak yerde, yerlebir edilmiş).
Vardallı Köyü’nde, Devlet’e ait iki mühim bina vardı. Biri; Gürsel Yücesan’ın sözünü ettiği bu ilkokul; ikincisi ise, bu okulun bir-iki kilometre kuzeyinde bulunan Vardallı Köyü Câmisi’dir.
Bu ikisi; Cumhuriyet Dönemi hizmetlerine iki örnektir. Biri yaşıyor ve duyduğuma göre, Saraçlar tarafından çok güzel bir tamirat da yapılmış; diğeri ise, bizzat Devlet eliyle âtıl duruma sokulup, Gürsel Bey’in ifadesine göre, “Kendini bilmez biri tarafından yıkıl”mıştır.
Bu kişinin, (kendini bilmez değil); ‘kendini bilir kişi’ olduğundan asla ve kat’a şüphem yoktur.
İşin hazîn olan tarafı, Gürsel Bey’in, “tepkime kimse ortak olmadı” cümlesidir. Kaldı ki, bu hususta, yetkililer de meseleye uzak durmuşlardır. Niçin?
Bakınız: Vatan, ev’den/hâne’den/ocak’tan/mesken’den başlar. Kapının önünde millîleşir!..
Burası, ana rahminden sonraki ilk coğrafyamız’dır!..
Kimse; ben, sen, o veya biz, siz, onlar…hiç kimse, onun uzağında duramaz, durmamalıdır!
Karadeniz Bölgesi’nde 17 (onyedi) dönüm arazi ne demektir, bilir misiniz?
Hem de, bu arazi, âtıl durumda bekletiliyor….Zaman içinde, bu diyârdan kaç vali, kaç kaymakam, kaç belediye başkanı, kaç milletvekili, kaç parti(ler) başkan(lar)ı geçmiştir de, bu arazi hâlâ böyledir!...
Takdir edilmesi gereken insanların yanında niçin durulmaz!?
Devlet malı niçin korunmaz; güzel insanların yanında niçin durulmuz?
Vatanı, Millet malını, Devlet’i korumak bu mudur? Böyle mi olur?
“ Milleti yaşat ki, Devlet yaşasın” mânasını, söyler misiniz? Bu okulda beraber okuduğum arkadaşlarımızın ekserisi hakkın rahmetine kavuşmuştur…Onların, bu mekândaki seslerine temenni ederim ki, biraz kulak veren çıkar!..Diriye değil de, belki ölüye saygı duyulur!..
Gürsel Bey; güzel tekliflerde de bulunmuştur, çâre ve yol da göstermiştir!..Daha ne yapsın!..
Benim de tekliflerim var:
Bir defa; ilkokulun aynısı, tıpatıp, eldeki fotoğraflar da taranarak aynı yere yapılmalıdır!
Orada öğretmenlik yapan Pirağanın Mehmet Yücesan amcanın, Mustafa Erçin ağabeyimin ve daha sonra orada vazife yapan bütün öğretmenlerin ve orada okuyup da vefat eden bütün öğrencilerin ruhları şâd edilmelidir.
Yânî; Vardallı Köyü İlkokulu, ‘bir numûne’ olarak bir “Eğitim Müzesi” hâline getirilmelidir.
Merkez bu okul olmak üzere, onun yanına/çevresine/etrafına, çok daha modern bir ‘ilköğretim okulu’ binası yapılarak, çevre köylerden de öğrenci kaydıyla filizlendirilmelidir.
Aynı zamanda, çocukları ve yaşlıları koruma maksatlı kuruluşlarla takviye edilip, gerekli sosyo-kültürel tesislerle (Sıpor salonu, rehabilitasyon merkezi, okuma ve sohbet salonları, kütüphâne, sağlık ve emniyet kurumları gibi) donatılmalıdır.
Okul, câmi ve bunlara bağlı olarak sağlık ve emniyet kurumları, bir toplumun vazgeçilmezleridir.
Artık bilinmelidir ki; okulunu ve câmisini yıkan, geleceğini yıkmaktadır. Bugün, binlerce köy okulumuz kapalıdır hâliyle binlerce köyümüz ışıktan mahrumdur.
Tabiî ki, öncelikle, Vardallı Köyü mensupları, hiçbir siyâsî maksat düşünmeden bu meseleye el atmalıdırlar.
Vatan; boş nutuklarla değil; arazide yapılan fiilî mücâdeleyle kurtarılır!..
Temennim; başlangıç Vardallı Köyü İlkokulu olmak üzere, Türkiye’deki bütün “köy okulları”nın açılmasıdır!..
Beşikdüzü, cumhuriyetin en önemli yapı taşlarındandır.. Beşikdüzü'nde cumhuriyet izleri silinmiştir..
Köy okullarını öğrenci az taşımalı sistem daha iyi diyerek kapatmak da şu andaki buldukları yeni bahane.. Çok önemli bir olaya işaret etmişsiniz. Bence köy okullarını kapatmanın altında çok derin planlar var