‘’Di sle k si far kndalıığn a rt ması gere ktiiğni düüşnüdğü iiçn du yzaıyı yza mak istdim.’’
Bu cümleyi okumak ve anlamak için normalden daha fazla çaba harcamanız gerektiğini fark etmişsinizdir. Gerekli eğitimler verilmediğinde dislektik insanlar bu ve benzeri zorlukları hayatlarının her anında yaşamak mecburiyetinde kalıyor.
Bu hafta (1-7 Kasım) Disleksi Farkındalık Haftası, disleksiyi tanıyalım ve disleksinin farkında olalım…
D i Ƨ L Ǝ K Ƨ i
Bir çocuğun zihinsel becerilerinde, yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesi ‘Özgül Öğrenme Güçlüğü’ olarak tanımlanabilir. Öğrenme Güçlüğü disleksiyi de kapsayan genel bir terimdir. Okuma sorunları için disleksi , yazma ve yazılı anlatım sorunları için disgrafi, matematik öğrenme sorunları için diskalkuli terimleri kullanılmaktadır.
Disleksi, kişinin normal veya üstün zeka düzeyinde olmasına rağmen okuma, yazma ve dil becerilerinde problem yaşamasına sebep olan özel öğrenme bozukluğudur.
Belirtileri Nelerdir? Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Disleksi; okuma yazmayı öğrenmede yaşıtlarına göre gecikme, alfabeyi öğrenmede güçlük çekme, yanlış ve yavaş okuma, harf, hece ve satır atlama, b-d harflerini karıştırma, okuduğunu anlamada güçlük çekme, rakamların sıralarını ve aritmetik işlemleri karıştırma, sözcükleri, nesne ve kavram isimlerini hatırlamada güçlük, haftanın günlerini ve yönleri karıştırma, dikkatsizlik gibi belirtiler gösterir.
Bunların çoğu çocuğun okula başlaması ile gözlenen belirtiler olduğundan okul öncesi çocuklarda gözlem daha zordur. Ancak disleksinin okul öncesinde de bazı işaretleri olabilir. Konuşmada gecikme, yeni sözcükleri yavaş öğrenme, yön ve zaman kavramlarını karıştırma, konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede güçlük, benzer sesleri ayırt etmede güçlük ve seslerin yerini değiştirme (eksi/eski) gibi belirtiler örnek olarak verilebilir.
Okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarda ortaya çıkar. Bir çocuk sonradan disleksi olmaz. Belirtilerin belirginleşmesi ve gözlenebilir hale gelmesi her çocukta aynı dönemde olmayabilir. Ancak genellikle okul çağındaki çocuklarda akademik başarıyı etkilediğinden daha kolay fark edilir.
Disleksi ne DEĞİLDİR?
Disleksi bir hastalık değildir ve zeka ile hiçbir alakası yoktur.
Duyu organları (görme,işitme…) ile ilgili yetersizlikler, duygusal ya da davranışsal bozukluklar nedeniyle öğrenememe durumu değildir.
Disleksi her zaman üstün zekalı olmak değildir.
Dislektiklerin her zaman olağanüstü yetenekleri olmayabilir.
Disleksi olan bazı ünlüler…
Aslı Enver, Muhammed Ali, Stephen Hawking, Mozart, Albert Einstein, W.Churchill, Walt Disney, Agatha Christie, Sylvester Stallone, Tom Cruise, John Lennon…
PEKİ NE YAPMALIYIZ?
Dislekside erken tanı, ebeveyn ve eğitimcilerin bilinçli olması, doğru ve verimli eğitim oldukça önemlidir.
Çevrenizdeki bir çocuğun disleksi olduğundan şüpheleniyorsanız ilk adım elbette bir uzmana başvurmaktır. Mümkün olduğunca erken ve doğru tanının konulabilmesi, çocuğun yetersiz olduğu alanların belirlenmesi ve doğru müdahalelerin yapılabilmesi için uzman görüşü şarttır.
Dislektik çocukların; okulda yaşıtlarından geri kalması, bu sebeple yaşıtları arasında alay konusu olması, bilinçsiz ebeveynler tarafından ‘Çalışmıyorsun, çalışsan yaparsın.’ gibi sözlere maruz kalması ve suçlandığını hissetmesi çocuklarda kalıcı hasarlara yol açabilir. Çocukların özgüvenleri sarsılır, depresif ve kaygılı bireyler olabilirler. Bu nedenle çocuk üzerinde sorumluluğu olan herkesin bu konuda bilgilenmesi ve nasıl yaklaşımda bulunacağını öğrenmesi gerekmektedir.
HER ÇOCUK ÖĞRENEBİLİR
Sadece bu aynı sürede ve aynı şekilde olmayabilir.
Aile, okul, bireysel terapi üçgeni ile ortaklaşa takip ve işbirliği çocuk için oldukça önemlidir. Psikolog desteği ile beceriler geliştirilirken, terapinin dışında kalan zamanlarda da çocuğa destek devam etmelidir. Ebeveynler ve eğitimciler dislektik çocuklara karşı sabırlı olmalı, başkaları ile kıyaslamamalı, çocuğun olumlu ve güçlü yönlerini vurgulamalı, öğrenmeyi eğlenceli hale getirmeli ve motive etmelidir. Örneğin, çocuğa yapabileceği küçük görevler verip yerine getirdiğinde tebrik ederek ona güvendiğinizi gösterebilir ve motive edebilirsiniz. Bunların yanı sıra çocuğu spor, müzik, resim gibi yeteneğinin olduğu bir alana yönlendirmek özgüven ve motivasyon için faydalı olacaktır.
Anne ve babalar, en önemlisi sevginizin çocuğunuzun başarısı ile orantılı olmadığını gösterin…
Psikolog Asena Begüm ZENGİN