Dernekler, siyasi partiler insanları, esas işleri dışında bir arada toplayan sosyal şemsiyelerdir. Meslek hayatlarını devam ettirirken bu sosyal şemsiyelerin altında ilgi, bilgi ve birikimlerini birleştirerek topluma hizmet veren güzel insanlar vardır.
Emekliliklerinde sosyal etkinliklere daha çok yönelip birden fazla dernekte görev alan güzel insanlar vardır.
Hiçbir derneğin, siyasi partinin çatısı altına girmeden yaşayanlar yok mu? Var elbet. Bu insanlar en azından bozgunculuk yapma konusunda çakma dernekçi ve siyasetçiler kadar arızalı değillerdir.
Dernekler kuruluş amaçlarına uygun olarak tüzükte yazılı işleri yaparlar.
Siyasi partiler dernekler kanununa tabidir. Tüzükleri vardır, yönetimler tüzüğe uygun bir şekilde yürütürler işlerini…
Bir insan hem siyasi bir partide hem bazı derneklerde görev alabilir. Tek şartla:
-Hangi dernekte bulunuyorsa o derneğin amaçlarını gerçekleştirmek için çaba göstererek, aidatlarını ödeyerek…
Dernekleri siyasi çıkarlarına basamak yapan düztabanlar vardır.
Sosyal şemsiyelerin gölgelerini çıkarları için kullanan insanlar vardır.
“Ben buradan nasıl faydalanırım” düşüncesindeki insanları derneklere, siyasi partilere yaklaştırmak –özellikle- yönetimlere almak siyasi ve sosyal cinayet işlemektir.
“Ben buraya ne verebilirim” diye yola çıkanlar bir zaman sonra bencilleşmezlerse, tek sesli koro icat etmezlerse ne güzel insanlardır.
Öyle insanlar biliriz ki amaçları birbirine benzemeyen derneklere, partilere yakın dururlar. Bu yakınlıkları asıl ve asil üyeleri bile bastırır.
Aidat ödemezler, oysa aidat ödemeyen bir üye tüzükte belirtilen yollarla üyelikten çıkarılır. Dernekler bu konuda hatır gönül sayarlar, kimseyi üyelikten çıkarmazlar.
Bu hatırlılar, derneğin (veya partinin) asıl ve asil üyelerinden fazla gürültü yaparlar.
Yönetimi, başkanları, genel başkanları topa tutan bu dalkavuklara kimse sus, dur diyemez.
Böyle birisine partiye üye olup olmadığını sordum, “üyeyim” dedi. “Kaç yıldır aidat ödemiyorsun?” diye sordum, dondu kaldı.
-Burada senden başka konuşacak insan yok. Söz senin, at, vurduğun senindir, dedim. Muhteremi bir daha görmedim partide...
Yönetiminde bulunduğum bir dernekte yıllardır arkadaşım olan birine:
-Sen bana bakmıyorsun, dedim.
-Nasıl bakmıyorum?
-Bu dernek nasıl yönetiliyor, sıkıntınız var mı diye sormuyorsun, dedim. Durdu, düşündü:
-Seni başkan seçtik, daha ne istiyorsun, demez mi?
Oysa yıllardır hiç aidat vermemiştir. O kongrede de yoktu… Sustum, yine gelip gitti.
Siyasi partiler, dernekler bazıları için sığınma evi gibidir. Sıcaktır kışın, yazın serin. Sözünü dinleyeceği ve dinleteceği insanlar vardır. Hiç aidat vermeden devamlı gelirler… İçlerinde zararlı olmayan, hatta işe yarayan hatır bilir insanlar vardır.
Beni en çok kıranlar, herkesin içinde kapıyı tepip gittiği, giderken o sosyal şemsiyenin tavanına delik açtığını unutup işine geldiği yerde kurumun hamisi kesilenlerdir.
Biz bu insanları para vererek pazardan alsaydık bile arızalılar çıkardı içlerinden.
Dernek ve siyasi parti mensuplarının Son Kullanma Tarihlerini üyelik aidatları belirler, bir de derneğin çalışmalarını, mensuplarını küçük düşürücü beyanlarda bulunanları söküp atmak…
Batıda siyasetçiler meydanlarda konvoylarla taşınmış kalabalıklara konuşmazlar.
Döner, ekmek, ayran dağıtarak oy istemez.
Dernekleri ziyaret ederler, karşılıklı fikir alışverişinde bulunurlar. Özellikle yerel seçimlerde dernekler beklentilerini bildirir, adayın düşüncelerini alırlar. Desteklerini ona göre verirler.
Bizde de son seçimlerde dernekleri ziyaret eden siyasetçiler olmaya başladı. Ancak gördüğüm şudur:
Siyasiler derneklere davet üzerine gidiyor. Oysa siyasiler bütün derneklere zaman ayırıp fikir alışverişinde bulunmalı, kendini, projelerini sunmalıdır.
Genel başkanlar meydanlarda esip kükreyince memleketin işleri daha iyiye gitmiyor.
İktidarlar, kendilerine yakın hissettikleri dernekler kadar muhalif bilinenlere de gitmeli, danışmalı, paylaşımlarda bulunmalıdır...
Medeni memleketlerde sivil toplum kuruluşları ülke yönetiminde çözüme katkı anlamında etkilidir.
Hakaret etmeden, kişilikleri incitmeden eleştiri yapabilmek iyi niyetli insan olmayı gerektirir.
Kimse iktidarlar, başka siyasi partiler ne der diye fikirlerini sınırlandırmamalıdır.
Kimse sivil toplum kuruluşlarının özel sayfalarından siyaset yarışına girmemelidir.
Bu duvarın çivisini karşı duvara çakmaya çalışmak ahmaklıktır.