Hiç unutmayın:
İlim, irfanı olmayanda eşeğin sırtındaki yük gibi durur.
2020 Korona Salgınında gördüm ki insanlık eski çağlardan beri bir arpa boyu gelişim göstermemiş.
1.Dünya savaşı yılları, Ömer Seyfettin Kabataş Sultanisi'nde (Lisesi) öğretmendir. Karantina var ve insani ihtiyaçların karne ile verildiği yıllar…
O gün, “İlim başka, irfan başka” sözünü dolar diline, girer söyler, çıkar söyler Ömer Seyfettin.
Bir zaman sonra:
-Ömer, sen ne deyip duruyorsun sabahtan beri?... Hiç ilmi olmayanın irfanı olur mu?
Ömer Seyfettin bombayı patlatmak için fitili ateşler:
-Hepimizin gözü aydın. Avusturya bize on ton şeker gönderecekmiş, der demez herkes çılgınca alkışlamaya başlar.
Az sonra okulun hademesi Mustafa Efendi aşağılayıcı sesiyle:
-Hadi oradan!... Avusturya şekeri bulsa kendi yer. Niye bize versin ki, demesin mi?...
Bıçak gibi sessizliğe bürünen öğretmen odasında Ömer Seyfettin’in kahkahası gümbürder. Herkes şaşkındır, Mustafa Efendi bile…
-Beyler, gördünüz mü, “ilim başka, irfan başka” deyişimin gerçek olduğunu, nasıl ispatladım size? Sözde, sizin ilminiz var ama bu yalanı yediniz, irfanı yüksek olan Mustafa Efendi yemedi, der, çıkar.
Aradan 105 yıl geçmiş, durum aynı.
Hatta o yıllardakinden daha fazla diplomalı cahillerle kuşatılmışız.
Her “tuzum var” diyene hıyar yetiştiren, her çişim ilaç diyene lazımlıkla koşanların kaç tanesi hiç okula gitmemişlerdendir sizce?...
Büyük yalanları uydurabilme, dehşet haberlerini yayabilme becerisi gösterenleri, hiç okula gitmemişler arasında aramayın.
Niye, çünkü “İlim başka, irfan başka”.
Kabrin nur gölü olsun Ömer Seyfettin.