Türkiye'nin köklü partilerinden birisi olan Milliyetçi Hareket Partisi her zaman konuşulan bir parti oldu. Özlellikle ülkenin zor anlarında daha da ön plana çıkan MHP ve ülkücüler Türk Milleti tarafından hep taktirle karşılandı.
MHP ve ülkücüler, memleketlerine olan sevdalarını her zaman ıspat etti.
Milliyetçi - Ülkücü Hareketin varlığı Türk milletine umut ve güven vermiştir. Ülkenin sigortası olarak görülen ülkücüler, ülkesi için şehitler vermiştir; gazileri olmuştur. 12 Eylül 1980 darbesinde ise binlerce ülkücü suçsuz yere cezaevlerinde mağdur edilmiştir.
Bu anlamda ülkücü hareketin sevenleri olduğu gibi düşmanları da vardır. Ülkücü Hareketi bölmek - parçalamak ve yutmak isteyeyen vampir ve canavarların nesli tükenmemiştir.
Ülkücüleri yok etmek isteyenler, çeşitli oyunlarla, algı politikalarıyla gücünü zayıflatmak ve tarih sayfalarından silmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Her ne olursa olsun Ülkücü Hareket daha çok güçlenmiş ve sancağını daha yükseklere dikmiştir.
Ülkücü Hareketin geldiği bu noktayı hiç kimse inkar edemez.
Ülkücü Hareketin, şehitlerini, gazilerini, çilekeş insanlarını umursamadan hiç kimse kendi menfaatlerine ülkücülüğü ve ülkücüleri alet edemez. Böyle bir hakkı ve hukuku kendinde bulanlardan ve ısrar edenlerden bunun hesabı elbette birgün sorulur.
Bütün partilerde olduğu gibi MHP içerisinde de koltuk sevdalıları, kendisinden başkasına faydası dokunmayan, hatta her hareketiyle davalarına zarar veren, hiç hak etmediği halde hasbel - kader geldiği kadroları basamak gibi kullanan temsil ve yönetici olan insanlar vardır.
Diğer siyasi partilere göre bu konuda MHP, daha seçici ve duyarlı olsa da içlerine gizlenmiş hadsiz ve çapsız insanlar malesef ideolijilerine ve davaya zarar vermektedir.
Genel olarak bakıldığında, MHP Genel merkezini ziyaret edip Sayın Devlet Bahçeli'nin elini öpmekle, genel yöneticileri yağlayıp ballayıp ve yanlış istihbaratlar vererek bulunduğu konumu korumak veya daha ileri merhalelere kendini taşımak adına hareket edenlerin sayısı az değildir.
Bu insanlar, etrafına kendisine riayet edebilecek, her konuda boyun eğecek, menfaatleri dışında hiç bir değeri tanımayacak ülkücü müsvettelerini yanında bulunduran sözde yöneticiler maalesef ülkücü-milliyetçi harekete ihanet etmektedir.
Bu çapsız insanlar, yöneticisi olduğu il ve ilçelerde kendisinden başkasını tanımadığı gibi ortaya bir irade koyamadıkları da bilinmektedir.
Gerçekten ülkücü davaya hizmetleri ve katkıları olan insanlar küstürülmektedir. Çeşitli senaryolar oluşturarak, kısır bir kadro ile iradesiz, kalitesiz, kimliksiz, beceriksiz bir politika izlenmektedir. MHP'nin insanlar gözündeki kalitesi farklı etiketlerle sabota edilerek seviyesiz hale getirmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi bu ve benzeri ihanetleri görmelidir.
MHP kongreleri yaklaşıyor.
İl ve ilçelerde mhp'yi yönetecek, ülkücü kimlik sahibi, saygı ve sevgiyi esas alan, irade koyabilecek kimselerin göreve gelmesi halinde MHP ve ülkücü hareket bulunduğu yerde daha güçlü olacaktır.
Türkiye'nin MHP'ye ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye'nin her yerinde teşkilatlanan MHP'nin en iyi yönetici kadrolarına sahip olması ülkücülerin tek beklentisidir