Anadolu’nun bağrında anlatılan eski bir halk hikâyesi vardır: Andılış ile Dındılış. Zamanında iki saf kız kardeş, annelerinin vefatından sonra bir dağ köyünde tek başlarına yaşamaya mahkûm olur. Saflıklarından, herkesi kendileri gibi iyi sanarak köyün kurnaz çocuklarının oyununa gelirler. Evlerinde ne varsa verirler; sonunda aç, perişan hâlde kalıp hayatlarını kaybederler. Bu hikâye, bize bir şeyi açıkça gösterir: Kendi değerlerine, varlıklarına sahip çıkmayan, uyanık ve bilinçli olmayan milletler, sonunda ya yok olur ya da köleleşir.
Türkiye Cumhuriyeti: Kanla, Canla ve Fedakârlıkla Kurulan Devlet
Türkiye Cumhuriyeti, askeriyle siviliyle, kadınıyla erkeğiyle kanını kara toprağa akıtarak, işgalci güçlere karşı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde topyekûn bir savaş sonucu kuruldu. Osmanlı’nın yorgun, bitap ve fakir halkı, Cumhuriyetin temellerini tırnaklarıyla kazıyarak attı. Ekonomisini ayağa kaldırmak için tütün, şeker, bez fabrikaları kuruldu. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş için yatırımlar yapıldı, eğitim seviyesi yükseltildi, aydın nesiller yetiştirildi.
Ancak ne zaman ki bu millet biraz yükseldi, güçlendi; dış güçler ve içerideki işbirlikçileri devreye girerek kardeşi kardeşe kırdırmaya, ideolojik çatışmalar çıkararak toplumu bölmeye çalıştılar. Bölücü terör örgütleri devreye sokuldu, iç savaş ortamı yaratılmak istendi. Fakat Türk milleti her zaman birlik içinde kaldı, ötekileşmeye karşı durdu, milli değerlerine sahip çıktı. Bu ülkeye taş koyan, çivi çakan, hizmet eden herkese saygı gösterdi.
15 Temmuz: Hainlerin Planına Karşı Milletin İradesi
Son yıllarda yaşananlar gösterdi ki, bu halkın sabrını test edenler hep yanıldı. 15 Temmuz 2016’da, Türkiye tarihinin en büyük ihanetlerinden biri yaşandı. FETÖ terör örgütü, devleti içeriden ele geçirmek için milletin iradesine karşı harekete geçti. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı: Bu millet, sandıkları gibi saf ve kolay manipüle edilebilen bir toplum değildi.
O gece tankların karşısına göğsünü siper edenler, kurşunların önünde eğilmeyenler, ülkesini namus bilenler, hainlerin planlarını altüst etti. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir mücadeleyle, Türk milleti bağımsızlığına ve demokrasiye sahip çıktı.
Türkiye’ye Yönelik Saldırılar ve Günümüz
15 Temmuz’dan sonra saldırılar bitmedi. Türkiye ekonomik, siyasi ve diplomatik operasyonlara maruz kaldı. Dış güçler, Türkiye’yi bölmek ve zayıflatmak için yeni oyunlarını devreye soktu. Döviz saldırıları, yaptırımlar, ekonomik krizler ve terör örgütleriyle Türkiye’ye diz çöktürmek istediler.
Ancak millet, geçmişte olduğu gibi bugün de milli birlik ruhunu koruyarak, bu saldırılara karşı dimdik ayakta durmaya devam etti.
Geçmişten Bugüne, Aynı Zihniyetin Farklı Senaryoları
Hikâyemizdeki Andılış ve Dındılış karakterlerini, Türk milletini saf sanan, halkı kandırmaya çalışan yöneticilere, içimizdeki işbirlikçilere ve dış güçlerin maşalarına benzetebiliriz.
Zamanında Türk ordusuna kumpas kuranlar, milliyetçi subayları hapislere atanlar, terör örgütü yandaşlarını tahliye edenler, ülkeyi bölmeye çalışanlar; 15 Temmuz’da olduğu gibi bugün de farklı senaryolarla varlıklarını sürdürüyorlar. Amaçları hep aynı: Türkiye’yi zayıflatmak, parçalamak ve sömürmek.
Bizi yıllarca kandıran, değerlerimizi elimizden almaya çalışan zihniyet, bu milletin Andılış-Dındılış olmadığını artık anlamalıdır. Çünkü bu millet:
Çanakkale’de destan yazanların torunudur.
Milli Mücadele’yi kazanan aziz milletin evlatlarıdır.
15 Temmuz’da darbecilere meydanları dar edenlerdir.
Kimse bu milleti hafife almasın. Türkiye, ne Andılış’tır ne de Dındılış! Bu millet, tarihi boyunca var olmuş, her zorlukta kendini toparlamış ve bağımsızlığını her daim korumuştur.
Türk Milleti Uyanıktır!
Bugün Türkiye, içeride ve dışarıda pek çok tehditle karşı karşıya olsa da milli birlik ve beraberlik ruhuyla tüm oyunları bozacaktır. Düşmanın silahı, planı, hainleri değişebilir ama bu milletin iradesi, cesareti ve vatan sevgisi değişmez.
Andılış-Dındılış gibi açlıktan ölmemek, oyuna gelmemek, saflığımızı kaybetmeden ama uyanık ve bilinçli kalarak mücadele etmek zorundayız. Çünkü bu topraklar, şehitlerin kanıyla sulanmış vatanımızdır ve kimseye teslim edilmeyecektir!
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!