Şehirlerimiz her geçen gün biraz daha çirkinleşiyor.
Ama bu çirkinleşme sadece betonlaşmayla, plansız yapılarla olmuyor.
Asıl çirkinlik, insanın kendisinden kaynaklanıyor.
Nedir bu kaldırım taşlarını tükürerek kirletme alışkanlığı?
Bu nasıl bir saygısızlık?
Yerlere tüküren biri gördüğümde midem bulanıyor.
O balgamı yere atarken, çevresindeki insanlara, çocuklara, topluma ne düşündüğünü sanıyor?
Bu davranış, insan olmanın neresine sığar?
Bunu yapanlara tek bir şey söylemek gerek: UTANIN!
Tükürmek Mi? Mendil Kullanmak mı?
Herkesin cebinde bir mendil olmalı.
Medeniyetin temel kurallarından biri de budur.
Bir insanın sokakta yere tükürmesi, medeniyete yapılmış bir hakarettir.
Üstelik bu sadece görgü kurallarını ihlal etmekle kalmaz, halk sağlığını da tehdit eder.
Salgın hastalıkların çoğu, bu tür duyarsızlıklarla yayılır.
Verem, grip, COVID-19...
Hangi biri için daha fazla açıklama yapmalıyız?
Ama görüyoruz ki, hala bu kötü alışkanlığı sürdürenler var.
Bu, toplumun tamamına karşı açık bir ihanet değil de nedir?
Osmanlı’dan Alınacak Dersler
Geçmişimizde temizlik ve düzen, sadece kişisel değil, toplum olarak bir görevdi.
Fatih Sultan Mehmed, tükürükten kaynaklanan hastalıkları önlemek için sokaklarda görevliler bulundururdu. Bu görevliler, yere tükürük atıldığını gördüklerinde, üzerine kül ve kireç serperdi.
Neden mi? Çünkü bu, mikropların yayılmasını engellerdi.
II. Abdülhamid döneminde ise tükürmek kesin bir şekilde yasaklanmıştı.
Verem gibi hastalıklarla mücadele etmek için bu yasağı uygulamak zorundaydılar.
Bugün bu hassasiyetin yanından bile geçmiyoruz.
Atalarımızın gösterdiği duyarlılığı biz neden göstermiyoruz?
Temizlik İmandandır
İslam dini, temizliği imanın bir parçası sayar.
Bir Müslüman olarak, yere tükürmek bir kenara, çevresine zarar verecek en ufak bir davranıştan bile sakınmak zorundayız.
Ancak, bu öğretiler nedense unutulmuş gibi.
Peygamber Efendimiz, toplumu temiz tutmayı öğütlerken, biz nasıl oluyor da bunu görmezden geliyoruz?
Yerlere tükürmek, hem dine hem ahlaka hem de insana aykırıdır.
Medeniyetin Göstergesi Sokaklardır
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, sokaklarının temizliğiyle ölçülür.
Ama biz ne yapıyoruz?
Geldiğimiz noktada sokaklarımızı kirletmekten çekinmiyoruz.
Bu kadar mı duyarsız olduk?
Kaldırımlara atılan bir balgam, sadece yere değil, insanlığımıza da yapılmış bir saldırıdır.
Sokaklarımız, toplumun yüzüdür.
Yüzümüzü kirleten bu davranışlara nasıl göz yumabiliriz?
Yerlere tükürmek, sadece kişilerle ilgili bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir utançtır.
Bu Alışkanlıktan Kurtulmalıyız!
Yerlere tükürenler, yalnızca kendilerini değil, çevrelerindeki herkesi tehdit ediyor.
Bu alışkanlık sadece çirkin değil, aynı zamanda insanlık dışıdır.
Bir toplumun fertleri, birbirine saygı duymayı öğrenmelidir.
Tükürmek bir alışkanlık değildir, bir saygısızlıktır.
Temiz bir çevre, sağlıklı bir yaşam ve huzurlu bir toplum istiyorsak, bu davranışlardan vazgeçmeliyiz.
Yerlere tükürenler, insanlık onuruna tükürüyor.
Şimdi kendimize bir soru soralım:
Biz hangi medeniyetin insanıyız?
Temizliğe, saygıya ve nezakete değer veren bir geçmişin mirasçıları mıyız?
Yoksa her fırsatta yerlere tükürerek bu mirası yok eden kişiler mi?
Artık bir adım atmanın vakti geldi.
Sokaklarımızı temiz tutalım.
Kendi insanlığımıza ve toplumumuza saygı duyalım.
Ve en önemlisi, tükürüğümüzü tutmayı öğrenelim!