Çoklu baro düzenlemesi adı verilen yasa kabul edildi. Özetle 5 binden fazla avukatın olduğu şehirlerde şimdilik İstanbul, Ankara, İzmir 2000 avukatın talebiyle yeni baro kurulabileceği görülmektedir.
Ülkemizde çoklu sendika veya buna benzer seçenekli oluşumların geçmiş örnekleri bolcadır. Yaşı müsait olanlar 80 öncesinin öğretmenlerin töp-der sürecini biliyorlar. Bugün ise eğitim sisteminde Türk Eğitim Sedikası, Eğitim Bir Sendikası, Eğitim Sendikası, Eğitim-İş Sendikası mevcut olup benzer sendika yapılanmaları tüm iş kollarında mevcuttur. Keza yine 80 öncesinin Pol-Bir ve Pol-Der tecrübeside toplumun hafızasındadır.
Bu örgütlenmenin tamamen siyasi, dini veya başkaca fikri temellere dayandığını hepimiz bilmekteyiz. Kısaca bu sayede ayrışıp öne çıkıyoruz. Zaten yapılan da esasen mesleki faaliyet olmayıp bu örgütlenme içerisinde arzu edildiği vakit hemen siyaset yapabilmektir. Veyahutta siyasete destek verip devlet imkanlarına ulaşım kolaylığı sağlamaktır. Devlet açısından bakıldığında da zahmetsizce kendiliğinden memurlarının ayrışmış olduğundan istediği memuruna yakınlaşıp istediğinden uzaklaşabilme imkanı vermesidir. Bu hep böyle oldu bundan sonra da böyle olacaktır. Bu örgütlenmeler gerçekten tüzüklerinde yazdığı gibi meslek ve meslek mensuplarının mesleki problemleri ve gelişmeleri için çaba sarf etmiş olsalar hiçbir problem olmayacaktır. Ancak realite hiçbir zaman bunun olmayacağını gösterdi.
Gelelim İstanbul'da, Ankara ve İzmir'de yeni kurulacak barolara gelecekte de diğer şehirlerde kurulacak barolara.
Öncelikle avukatların aklına birden fazla baro olsa da "diğer baro ya üye olsam her açıdan ne kadar iyi olurdu" gibi bir düşünceden bu düzenleme doğmamıştır. Ne var ki baroların üst yönetimi veya bazı baro başkanları zaman zaman siyasetin en uç noktasında siyasi söylemler de bulunmuşlar ve hatta içinde yaşadıkları toplumun dini ve sosyolojik duygularını yok sayarak ve hatta tamamen yabancılaştıkları için ap-ayrı laflar etmişlerdir. Bunlar da çok ciddi rahatsızlıklar yaratmıştır. Ancak zannedilmesin ki baronun bütün üyeleri veya çoğunluk bu beyanları desteklemektedir. Hayır öyle değildir. Ancak ülkemizin toplumsal hastalığı olan seçilenlerin seçildikleri dönem için kendilerini sorumsuz ve seçilenlerden bağımsız hissederek davranma durumudur. Oysa barolar meslek kuruluşu olup siyaset yapamazlar yapmamaları gerekir yani yasal olarak.
Şu anda tek irade olan siyasi oluşum organizasyonu AK parti de aynı hastalığın tezahürü olarak sözde bu çarpık durumu ortadan kaldırmak görüntüsünde böyle bir düzenlemeye ihtiyaç hissetti. Yani biz avukatlar veya toplum 23 baro ihtiyacı hissetmedi.
Bu durum ülkemizin siyasetinin geldiği noktada ve bilhassa iktidarın halktan ve günlük ihtiyaçlardan nedenli koptuğunu açıkça göstermektedir. Bu düzenlemenin basitçe mefhumu, muhalif manası şudur. Ben avukatları tam olarak fişleyip etiketleyeceğim. Diğer çoğu işlerimde olduğu gibi hukuk alanındaki devlet imkânlarının paylaşımlarını ve her türlü tercihimi kendi baroma kayıtlı avukatlara akıtacağım. Evet tam da böyle olacaktır. Şu anda yargının hakim ve savcılarının ne kadar bağımsız olup olmadıkları kamuoyunun takdirindedir. Şimdi bir kamu kurumu avukat aradığında önce hangi baroya kayıtlı olduğunu soracaktır veya baro kaydı adeta kartvizit olacaktır. Yani bana bağlı avukatları devlet imkanları ile destekleyeceğim ve bağlılıklarının da sürmesini böylece temin edeceğim anlamı ve gayesi taşımaktadır.
Neymiş temsilde adalet sağlanacak (mış.) Hadi orada,n tıpkı Amerikan yalanı var ya hani "özgürlük getiriyoruz" işte aynen budur. Temsil istiyorsanız bugün gelinen noktada her avukatın bürosunda bilgisayar e-imza vardır baro seçimlerinde (ve hatta tüm meslek odaları seçimlerinde) bütün avukatlar ofisinden tercih yaparsa herkesin hem katılımı zahmetsizce sağlanmış olur; hem de gerçek seçmen iradesi sonuca yansımış olur. Bu sayede de siyaset kıvırma mış takla atmamış olur. Tüm bunlar ortadayken efendim temsilde adalet yok bunun için yaptık lafı tamamen yalandır.
Zaten baro seçimlerinde fikri ve siyasi düşünce yoğunluğuna göre zaten gruplar fiilen oluşmaktadır. Ancak tek Baro olduğu için seçimden sonra bu ayrışma kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Siyasi irade bu durumu bile bile lades demiştir. Adalet sisteminin temel üç unsurundan biri olan avukatların bir kısmını kendine tabi tebaa haline getirmeyi amaçlamıştır.
HANGİ BAROYA KAYITLISIN???
Bundan sonra avukatlara belki de herkes tarafından en sık sorulacak soru budur.