Dünyada iktisad bilimi ve sistematiğinde ortalama kabul gören temel kuralların ve kabullerin tersine davranıldığında neler olurmuş?
Merak ettiyseniz internete “kiracı ev sahibi kavgaları” yazın. Son bir yıl içinde birbirini öldüren kiracı, mal sahibi haberlerini çok fazla göreceksiniz. Tarihlerine dikkat edin yakın zamanlarda hızla arttığını da göreceksiniz. Bundan sonra da daha çok duyacaksınız.
Bu vaziyete ve cinayet sorumluluğuna olağan ve alışılmışın dışında başkaca ve aykırı bakış açısı ile bakmak istiyorum.
Şöyle düşünün kiracı ya da mal sahibi olarak ölen bir tarafın yakını olduğunuzu varsayım: Suçlu kim? Öldüren mi? Cevabınızın “tabi ki öldüren” olduğunu duyar gibiyim. Dedik ya aykırı bakacağız.Yoksa bu kanunu çıkaran mı? diye soramaz mısınız? Kanaatimce sorarsınız. Sormazsanız da sorduğunuzu varsayalım.
Duruma basit bakalım, anlamak için :suçlu 1+1 yıl için evlerin kira artışını %25 tavan sınır getiren kanun dersem. Hemen sorarsınız. Bu ne demektir?
Hemen açalım. Böyle bir kanun çıkarmak iktisat ilkeleri yönünden ve yine serbest piyasa şartları yönünden eşyanın tabiatına aykırıdır.
O zaman eşyanın tabiatına kim aykırı davranmıştır.
Ev sahibi mi?
Kiracı mı?
Bu sorunun cevabı doğal olarak kanunu çıkarandır.
Kanunu çıkaran Kim? Bana göre diyerek cevap veriyorum, katılmayabilirsiniz.
Eşyanın tabiatına aykırı davranan Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri yani milletvekilleri yani 600 vekil yani milletin vekilleri.
Bu ne demek? Evet milletin vekil olarak seçtiği 600 kişi milletin birbirini öldürmesine sebep olmuştur.
Biraz ağır oldu der gibisiniz. Aslında olmadı. Devlet bir önceki yılbaşında kendi alacağı tüm harçları yeniden değerleme oranı adı altında 36,20 oranın da 2023 yılı için ise% 122,93 oranın da tüm harçları yani gelirlerini yani vatandaşın ödeyeceği mecburi paraları arttırdı. Yetmedi 7.7.2023 tarihinde de%50 daha artırdı. Bunun basit bir anlatımı ise yılbaşından bir gün önce noter veya adliyede dava açma için bin lira ödediğiniz harç 2022 yılında 1.362.TL.ye 2023 yılbaşında ise 3.033.84.TL.ye çıktı. Şu anda ise 4.550.76.TL.ye çıktı.Yani %450’ arttı.
Bunu kim yaptı. Meclisteki 600 kişi namı diğer vekillerimiz. Ev sahibinin kirasını ise %25 artı devam eden yılda ise yine %25 ile sınırladı. Yani bin lira kira geçen yıl 1.250 TL oldu. Burada devam eden 2. yıl yani bu yıl için 1.562,50.TL oldu. Farkı gördünüz mü? Yani devlet alacağını 4,5 kat arttırdı, sizin evinizden alacağınız kira ise sadece yarı oranında arttı.
Bunu kim kabul eder? Aslında kimse kabul etmez. Sadece kiracıların büyük bir kısmı kabul eder. Mal sahiplerinden hiçbiri kabul etmez. Çünkü böyle bir düşünce ve bu yönde yapılan kanuni düzenleme eşyanın tabiatına İktisat biliminin ve gündelik ekonominin bütün kurallarına ve en temel haklardan olan mülkiyet hakkına açık aykırı ve ağır müdahaledir. Hukuk dışıdır. Açık ve ağır anayasal ihlaldir.
Mülkiyet hakkı ihlal olmuş da ne olmuş diyemiyoruz.
Çünkü sırf bu kanuni düzenleme sebebiyle mal sahibi veya kiracı öldü.
Yani cana kıyıldı.
Sebebi neydi bakalım.
Bu kanun…
Kanunu kim çıkarmıştı.
Meclisteki 600 kişi, yani vekillerimiz.
Tersinden bakalım mı?
Böyle bir kanun olmasaydı eşyanın tabiatına aykırı ekonomiye kiracı mal sahibi ilişkisine ve mülkiyet hakkına müdahale olmasaydı bu insanlar birbirlerini öldürecek miydi?
Çok net cevap veriyorum.
Hayır.
O zaman sebep kim? 600 vekil…
Bu yazıyı okuyan Sayın milletvekilleri şaşıracak. Ancak ölenin yakınları açısından düşünüldüğünde bu kanun ekonominin bilinen tüm kurallarına aykırı olarak çıkarılmasaydı anam, babam, dayım her kimse yaşayacaktı diye düşünmektedirler ve böyle düşünmekte de çok haklılar.
Şimdi daha derinden ve ceza hukuku sorumluluğu açısından bakalım.
Bu işlenen cinayetlerin gerçek sorumlusu kim?
Yukarıdaki anlatımlara bakılırsa bana göre öldüren asli failin yanında meclisteki 600 vekil.
En azından bu 600 Sayın vekilimiz milletin vekilleri azmettirici olarak yargılanmalıdır.
Çok net ve basit… Böyle bir kanun olmasaydı ölen insanlar yaşayacaktı, cezaevindeki insanlarda cezaevinde olmayacaktı… nokta…
Buradan bir soru soralım. Kanun yapma yetkisine sahip olan meclisi oluşturan insanlar temel insan haklarına aykırı kanun yapmasından ve yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlama yetkisinde olan Cumhurbaşkanının anayasanın temel haklar bölümünde yer alan temel insan haklarına aykırı kararname yayınlaması sorumluluğu nedir?
Yani sorumlulukları var mıdır?
Yok mudur?
Sorumluluğu yok demek mümkün müdür?
Kanaatimce olağan hukuk düşüncesinde asla mümkün değildir. Neticeten temel haklar yüzyıllar içinde birçok devlet ve milletçe kabul edilmiş ve ve 2 Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve eki protokollerinde yer alan temel insan haklardır. Bunlar sözleşmeye kendi meclislerinde onay vererek kabul etmiş ve taraf olmuş devletlerin iç hukukunun da üstünde en temel ilke ve temel insan haklarıdır. Yine bu temel insan hakları sözleşmelerine imza atmış devletlerin düzenleyeceği kanunlar bu temel ilkelere aykırı olamaz. Bu temel sözleşmeleri kabul imzalarının zorunlu gereği olarak da bu sözleşmelere aykırı kanun yapmamaları gerekir, zorunludur, mecburdurlar, olmaması gerekir. Hangi durumda mecburdurlar. Sözlerine sadık iseler, hukuk devleti olma iddiasında iseler… Biz de Devletimiz de Hukuk devleti iddiasında isek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek 1.protokolünde düzenlenmiş olan mülkiyet hakkına devletin saygı duyması ve ve duyulmasını da istemek de vatandaşın hakkıdır.Bu mülkiyet hakkı en temel haklardan olup bu hakka dair 1954 yılında imza attığımız hüküm nedir? Bakalım mı?
1954 yılında imzalanan bu hüküm nedir? işte Mülkiyet hakkını garanti altına alan 1 No'lu Ek Protokolün 1. maddesi şöyle demektedir: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır.” Bu hükmün mefhumu muhalifinden tarih boyunca en temel haklardan olan mülkiyet hakkını saygısız davranamazsınız.
Evet objektif baktığımızda mal sahibinin mülkiyet hakkına meclisimiz olabilecek en ağır derecede saygısız davranmıştır.
Cinayetlerden de birinci derecede sorumlu olması gerektir.
Bunu nereden çıkarıyorum? İşte 600 kişi var ya Sayın vekillerimiz devletin kasasına girecek en temel gelirlerden olan harçları %450 artırırken ev sahibinin mülkiyet hakkını 2 yıllık süre için%25 ler ile sınırlamıştır.Aynı meclis kendi alacağın %450 artırıyor,ev sahibininkine ise 2 katına yaklaştırmıyor.Bu oranlama ve sınırlama da mülkiyet hakkının apaçık ve çok ağır ihal edildiği mahkeme kararlarında da tanımlandığı üzere orantısız müdahale edildiği apaçık ve rakamları okuyabilen herkesin anlayacağı kadar ortadadır.
Ben diyorum ki son iki yıl içinde yaşanan kiracı kiralayan/ mal sahibi cinayet ve yaralanmalarından meclisteki Sayın 600 vekilin bu kanunu çıkaran olarak 1. derecede cinayetten olmadı kabul etmediniz o zaman en azından asli failin yanında azmettiren olarak yargılanması gerekmektedir. Zira hukuk devletinde kafama göre her konuda her kanunu çıkarırım ve hiçbir sorumluluğum olmaz düşüncesi asla kabul edilemez…
Ben kendi adıma hukuk adına kabul etmiyorum…
Eğer siz kabul edecekseniz anayasanın temel haklar bölümünü kitaptan çıkarın. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek 1. protokollünü kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi imzanızı da geri çekin. Bilelim ki en azından daha samimi dürüst ve iki yüzlü olmayan bir hal olarak anlaşılır olsun derim