Sedat Peker videoları çok kısa zamanda tüm izlenme reytinglerini alt üst etti.
İzlenme 50 milyonu çoktan geçti. Devamı ise sabırsızlıkla bekleniyor. 4 saatte 2 milyon izlenen videolar, bir günde de 10 milyonun üzerine çıktı. Bu işe YouTube bile şaşakaldı.
Neler söylediğini yorumcular ve siyasetçiler değişik açılardan irdelemektedir. Herkes kendi birikim ve algısına göre yorumlar yapmakta ve anlamaktadırlar.
Biz ne yapacağız?
Meseleye, esas olarak hukuk yönünden, adalet yönünden, doğal hukuk yönünden bakacağız.
Ülkemizde adının önünde Cumhuriyet olan bir sürü savcılarımız var. Savcılarımızın işi Cumhuriyet adına, kamu adına, devlet adına suçları re'sen soruşturmaktır.
Şikâyete bağlı olarak hafif sayılabilecek suçlar haricinde, tecavüz, adam öldürmek, intihara teşvik, gasb ve benzeri diğer suçlar ile ilgili suç işlendiğine dair bilgi ve emare herhangi bir şekilde savcılara ulaştığında şikayet veya başka hiçbir şey aranmaksızın derhal soruşturma başlatırlar. Zaten bunu yapmakta görevlerinin gereğidir.
Devletin diğer memurları da suçlulara ilişkin herhangi bir bilgi, görgü gibi suç işlendiğine dair herhangi bir şeye muttali olduklarında soruşturma yetkisine haiz olan savcılıklara veya karakollara bildirmekle yükümlüdürler.
Sedat Peker ne diyor?
Elazığ'da yabancı Kazakistan uyruklu öğrenci/gazeteci bir kıza tecavüz ediliyor. Karakola şikayet edildikten 1 gün sonra intihar ediyor, ölüyor ya da öldürülüyor. Ev arkadaşı mutfakta intihar etmiş olarak bulunuyor. Bu şüpheli ölüm re’sen soruşturulur.
Sedat Peker; "Bodrum’da Yalıkavak Marina var. Bu marinayla ilgili Mehmet Ağar ve oğlu işlem yapma, mülkiyet değiştirme ve işletilmesinde amildir" diyor.
Sedat Peker, Kıbrıs'ta gazeteci Kutlu Adalı'yı kimlerin nasıl hangi tarihte öldürdüğünü apaçık söylüyor.
Sedat Peker’in söylediklerini kim dinliyor?
Sedat Peker videolarını Türkiye nüfusu kadar insan izledi. Dünyanın her yerinden de milyonlarca insan bu videoları dikkatle takip ediyor. Herhalde bu milyonların içinde AK Partili yetkili kimse yok, hatta hiç savcı, karakol da yok!
Bunu nereden mi anladık? Yaklaşık bir ay geçti savcılar işlerini yapmıyor, savcılara Adalet bakanımız görevlerini hatırlatmıyor. Her konuda bir şeyler söyleyen sayın Cumhurbaşkanımız, 20 gün sonra soyut genel geçer iki cümle söylüyor. Ama belirtilen suçlarla ilgili bir şey ifade etmiyor.
Kolluğun idari yönden başı olan İçişleri bakanımız, kerhen ve mecburen televizyon programı kurgulayıp bir şeyler anlattı. Adı geçen kişiler çıkıyor, “yok öyle bir şey, kabul etmiyorum” diyor. Tabiiki kabul etmeyecek. Biz, Sedat Peker'in, bakan veya diğerlerinin söylediklerinin doğru ya da yanlış olduğunu bilemiyoruz. Kendisi, esasen savcıların da yapmaları gerekenleri adım-adım, tane-tane söylüyor. Yani soruşturun diyor. Ama heyhat! Hukuktan da tam da bunu istiyoruz. Hukuk gereği soruşturma açılsın. Her türlü delil toplansın, hukuken değerlendirilsin.
Cumhuriyetimizin değerli savcıları görevlerini yapmalı ve soruşturma açmalıdır. Herkes işinin gereğini yapmalıdır. Toplum bunu istiyor. Türkiye bunu istiyor. Bir an önce iddialar açıklığa kavuşturulmalıdır. İnsanlar neyin doğru neyin yanlış olduğunu görmelidir.
Hani eskiden ‘’Haydi çocuklar okula- aşıya’’ gibi sloganlar vardı ya, onun gibi haydi savcılarımız göreve! Olaya ilişkin her türlü delilleri toplayın, değerlendirin.
Bu arada, esasen 15 temmuz'u 3-4 gün anlayamayıp idrak edemeyen Amerika gibi videoların tepki ve etkisini kavrayamayan iktidar ve muhalefet partilerimiz gibi Sayın Başkanımız da yaklaşık 20 gün sonra olayı anlayıp birkaç söz söylemişti.
Peki Sayın Başkanımız ne yaptı? Dikkat dağıtmak için Karadenizli edasıyla muhalefet lideri Meral Akşener'e yapılan şiddete arka çıkarak, "hadi boşverin Sedat Peker'in söylediklerini bunu konuşun" diyor.
Sedat Peker ne diyor? "Bir tripota bir kameraya yenileceksiniz" Kime diyor? Ben kime söylediğini biliyorum. Aslında siz de biliyorsunuz. Çok değil, yaklaşık 2 sene sonra kime söylediği zaten ortaya çıkacaktır. Sonuçlar kime söylediğini gösterecektir. Biraz bekleyin.
Bizim konumuz ülkemizin hukuk içinde yönetilmesidir.
İlk video yayınından itibaren bir aya yakın süre geçtiği halde hiçbir savcı harekete geçmedi belki de geçemedi. Sanki hiçbir savcı bu videoları izlememiş... Anlaşılır kabul edilebilir, yenilir - yutulur bir durum ve tutum değildir.
Basında genellikle asayişe yönelik bir haber çıkar, savcılar bir şey yapmaz veya sanığı salıverir. Bu arada bir kamera görüntüsü gibi bir yeni delil ortaya çıkar yargımız derhal harekete geçer hatta gece yarısı veya ertesi günü hemen o kisiyi yaka paça alıp tutuklarlar. Bu duruma çok sıkça şahit olmaktayız.
Elazığ'da kız intihar etmiş veya öldürülmüş, efendim neymiş o hukuki süreç tamamlanmış mış. Günaydın, karakola şikâyete giden bir insan ertesi günü intihar eder mi? Bana göre etmez! Size göre etmiş, iş bitmiş hukuken kapanmış. Tam da bunun için yeni delil ve duruma göre Elazığ Başsavcılığı'nın hemen soruşturmayı yeniden başlatması hukuk gereğidir.
Silivri’de emniyet müdürünü bakan veya birileri arıyor akabinde müdür intihar ediyor. Savcıların bu konuyu sonuna kadar araştırması gerekmez mi?
Kıbrıs'ta gazeteci taammüden öldürülmüş. Aynen Uğur Mumcu gibi.Türkiye etkin soruşturma yapmadığı için AİHM’ce 80 bin Euro civarında cezaya mahkum edilmiş.
İşte fırsat! Hadi o zaman şimdi bari tüm deliller ortaya çıktığı için etkin soruşturmaya başlayın! Hatta etkin bile olmasa soruşturmaya başlayın ona da razıyız. Ya soruşturma yapılacak ya da neden yapılmadığı açıklanacak. Buna mecbursunuz...
Bu bir fırsattır. Geçmiş dönemin aydınlatılmamış tüm siyasi cinayetlerini özel ekip kurup gelişen teknoloji ile didik didik edin ki, gelecekte böyle fırıldakvari sözde devlet-vatan adına aslında cebi doldurmak için cinayetler işlenmesin. Ben ülkemde bugün ve gelecekte birilerinin vatan ve devlet adına gayri resmi görev edinip işler yapmasını istemiyorum, nefret ediyorum. Bu durumun olduğu yerde hukuk yoktur. Hukukun olmadığı yerde de sınır olmaz.
Meclisimizde bu söylenenlerin meclis tarafından yani milletin adına vekilleri tarafından soruşturulması istendiğinde, evet millet adına vekilleri olmaz soruşturmayalım diyor Ak parti ve MHP oylarıyla soruşturulmamasına karar veriliyor. Bari kamuoyuna niye soruşturmayalım sorusunun cevabını açıklasalar.
Kardeşim bir insana suç örgütü lideri demek dahi suçtur. Hırsızlıktan ceza alana herkes hırsız mı diyor? Ceza hukuku soruşturmasında maddi olayı ihbar edenin kimliğine bağlı değerlendirilemez.
Sedat Peker, videosunda söylediği için maddi olay yaşanmamış mı sayılıyor. Yetkililere göre suç örgütü lideri söylediği için soruşturma açmaya gerek yok mu? Olmaz öyle şey! Suçu kim ihbar ederse etsin ihbar edene bakılmaz.
Allah aşkına ülkemizin hukukçuları, söyleyin var mı böyle bir şey? Sayın savcılarımız, şikayet dilekçesini şikayet edenin şahsına göre mi değerlendiriyorsunuz, yoksa maddi olayı mı araştırıyorsunuz?
Efendim pislik mafya bozuntusuymuş. O zaman ben size soruyorum, bakanın konuşmasını yüzbin kişi dinliyor mu? Üstelik televizyonda ‘’pislik’’ dediğiniz suç örgütü liderinin konuşmasını bir günde on milyon kişi izliyor. Hadi bunu açıklayın o zaman!
Allah aşkına söyleyin! Tersinden okuyalım toplum pislikleri mi seviyor?
Yapılan şey ise kelli-felli gazetecileri konu mankeni olarak kullanıp aklama programı yapmak.
Bence program yapıp gazetecileri kullanmaya gerek yok! Sayın bakanımız da video çekip yayınlayabilir, haklılığını anlatabilir.
Biz olayı hukuk yönünden değerlendiriyoruz. "Pislik, mafya suç örgütü lideri" imiş gibi hususlara bakmıyoruz. Maddi olgulara hukuken bakıyoruz. Zaten bakması gerekenler ve kamuoyu diğer yönlerden yeterince bakıyor. Kimse merak etmesin.
Hukuk adına yapılması gerekenler yapılmıyor. Biz hukukçular esasen bu duruma bakalım.
Sedat Peker hakkında yakalama kararı çıkartılıyor. Efendim bilmem kaç yüz kişiye dinleme kararı çıkartılıyor. Başka…
Hukuk ne yapıyor? Sedat Peker'in kardeşini gözaltına alıyor; sebep, ruhsatsız silah bulundurmak... Komik oldunuz.
Akıl alır gibi değil, gazeteci öldürme olayına karışan kişi gözaltına alınıyor ancak muhtemeldir ki, artık dünyanın öğrendiği bir cinayetin nasıl işlendiği kendisine sorulmuyor. Hatta gözaltına aldıklarını da pişman oluyor ki hatta apar topar salıveriliyor. Söyledikleri de yazılmıyor. Bunu üzerine dilekçe vererek bildiklerini soruşturma dosyasına sokuyor. Evet yetkililer eminiz gözaltına aldıklarına da bin pişmanlar...
Hukukun güçlünün hakkı olduğunu görmekten bıktık.
28 Şubat, ergenekon süreci eee... Biz bunlar olmasın diye gerçek adaleti aradığımız için adında adalet olan iktidar partimize oy verdik ya...
Hani Adalet! nereye saklandınız?
İşin tarafı İktidar olunca iktidarın sopası mı oluyorsun ey adalet? Kabul etmiyoruz bunu... İşinin gereği gibi yapan savcılarımızın yapılan suç ihbarlarını hukuk içinde soruşturmalarını bekliyoruz.
Kardeşim adam diyor ki, "bana da inanmayın kimseye inanmayın yer zaman tarih mekan her şeyi veriyorum yani kısaca maddi olguyu ihbar ediyorum soruştururun neden soruşturmuyorsunuz" diyor. Hatta nereye hangi yazının yazılacağını dahi söylüyor daha ne yapsın?
Adam diyor ki; "suç ikrarı yapıyorum, kendimi ihbar ediyorum, suçu da ikrar ediyorum. Hürriyet gazetesinin basılmasını benden istediler. Ben de yaptırdım, yaptım" diyor. "Suç işledim" diyor. Halen İstanbul savcılarında tık yok. Akıl alır gibi değil.
Bakın size bir şey söyleyeyim; koruma verip yurtdışına çıkardığınız, izin verip miting yaptığınız ve 4 saatte iki milyon kişi tarafından izlenen bir kişiye "pislik" diyerek yırtamazsınız, Kaçamazsınız. Tek yolu var, hukuku tarafsız biçimde işletmek. Tarafsız biçimde ne kadar boş bir laf. Başka bir çaresi de yok.
28 Şubat hukuku Ergenekon/Fetö hukuku, ya şimdi... Maalesef siyasal hukuk ülkemizde hiç bir zaman tarafsız olmadı...
Bakın size bir şey söyleyeyim; sakın Sedat Peker'i alıp getirmeyin. Bir hayal edin; Sedat Peker'i getirdiniz her söylediğini yazdınız ee sonra ne yapacaksınız? Videoda söylediklerini dahi soruşturamıyorsunuz. Getirdiğinizde ifadesinde söyleyeceklerini mecburen soruşturmak zorundasınız. Bu mecburiyet sizi korkutmuyor mu?
Neymiş efendim, hedef Türkiye imiş. Neymiş efendim hepsi iftiraymış, neymiş efendim hani bir ara beka lafı ortalıkta bolca kullanıldı, ya bırakın bu boş lafları. Millet için değil aday olanlar için beka idi. Seçilemeyip baki olamadılar. Bu laf onlar için doğruydu millet için deyip kandırmaya çalıştınız.
Şimdi durum farklı. Evet daha açık seçik madem tümü iftira biz de zaten doğrudur demiyoruz. Hukuk işlesin diyoruz. Ama hukuk ne yapıyor? Hukuk ışık görmüş tavşan gibi dondu kaldı. Ey hukuk tüm toplum 'elma' diyor hadi çık ortaya hukukun gücünü adaletini göster. Ey hukuk çok geciktiğinde de sana inanan zaten az bundan sonra hiç kimse inanmayacak sana.