Tamam kapatalım ama neden ya da hadi oradan canım hukukçular nereden yetişecek o zaman soruları haklı olarak sorulmaktadır.
Halde neden kapatılması gerektiğini biz açıklayalım.
1- Bugün isimlerinin başında Cumhuriyet olan eski tanımlama ile müddei umumi olarak isimlendirilen savcılarımız kamu adına herhangi bir şekilde şikayete bağlı olmayan suç işlendiği bilgisine muttali olduklarında re'sen diğer bir deyişle birilerinin şikayet etmesini beklemeksizin derhal ve hemen kendiliğinden harekete geçerek o suçun soruşturulmasına başlamaları aleyhe ve lehe tüm delilleri toplamaya başlamaları görevleridir. Normal olan budur kendilerinden de beklenen de budur. İşleri budur.
2- Ülkemizde kuruluşunda ülkemizde eksik olduğunu ve kendisinin tesis ve temin edeceğini iddia ederek isim seçen ve böylece adaleti ve kalkınmayı sağlayacağını iddia eden iktidar partimiz yaklaşık 20 yıldır ülkemizi ve hayatımızı yönetmektedir.
3- 20 yıllık geçmişe baktığımızda ülkemizde köprüler ve otoyollar bolca ve yüksek yüksek binalar yapıldığı görülmektedir. Kalkınma bu mudur? Şüpheli bir durumdur! Kalkınmanın olduğu ülkede işsizlik olmaz, insanlar ortalama refah seviyesinde yaşarlar, milyonlarca işsiz üniversite mezunu olmaz! Olsa olsa devlet adına iş yapan büyük firmaların kendi açılarından iyi iş yaptıkları anlaşılır. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin en büyük müteahhiti Tokinin olduğu anlaşılır.
2- Kalkınma bu kadar basit değil tabii ancak devlet kasasından yapılan işler vatandaş gözüyle bakıldığında çıplak olarak bu şekilde görülmektedir. Ülkemizin kalkınması devlet eliyle değil özel sektör eliyle olmaktadır. Bu 20 yıllık süreçte bu yönde çok aşama kaydedilmiştir. Ancak bu durum siyasi partimizin başarısı değildir; sanayicilerimizin başarısıdır. Buradan bakıldığında kalkınma yönünden iktidar partimiz sınıfta kalmıştır. Yani bolca bina yaparak kalkınamazsınız.
3- Esas konumuz adalete gelelim: Adalet nerelerde... Gören var mı? anket yapılsın evet anket yapın sonucunuda açıklayın. Tek şart dürüstçe anket yapılsın açıklansın. Toplumun yüzde kaçı gerçekten hukukun uygulandığını adaletin işlediğini düşürmektedir.
4- Bugün hukuk fakültelerinde hani "suçsuzluğu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi öğretilmektedir" ya. Bu ilke artık taammüden her açıdan çiğnemeyi bırakın edilmektedir. Hatta yok edilmiştir. Bugün hukuk sistemimiz de hani yine hukuk fakültelerinde tabii hakim ilkesi ve bunun önemi anlatılır ya bugün tabii hukuk ilkesi diyebileceğimiz yani hayatı ve oluşu önceden konulmuş hukuk kurallarına göre değerlendirip yargıya ve sonuca varılması gerekirken artık olayları değil hukukun olaylara göre uygulandığını çok sık görmekteyiz. Diğer bir de işte yapılmak istenen şeye veya maksada göre bir şekilde hukuk kuralları lastik gibi esnetilip uyudurulmaktadır.
5- Hani çok sık rastladığımız sanık yakalanır salıverilir sonra bir kamera görüntüsü çıkar veya birileri devreye girer gece yarısı sanık yeniden yaka paça alınır hemen tutuklanır. Bu arada hukuk aynıdır, değişmemiştir. Basın ayarlı veya kişi bazlı hukuk uyarlaması yapılır. Bunu artık çok sık görmekteyiz.
6- Bu açıdan baktığımızda çok sık kullanırız yüce Türk adaleti kavramını. Adaletimiz gerçekten yüce midir? Bilmiyorum! Aslında biliyorum da söylemiyorum ama cevabı sizde anladınız. Basında haber olursa ayrı olmazsa başka karar çıkan adaletin neresi yücedir?.Hani dedik ya iktidar partimizin adının ilk kelimesi adalet ya. Adalet arıyoruz. Çok yakın dönemde hepimizin hatırladığı üzere Anayasa mahkememize üye seçilecek bu amaçla yargıtaydaki adayları belirlemek için yapılacak seçim covid sebebiyle 15 gün ertelemek ve bu arada dedik ya hukuk'a uydurulacak ya karar verilmiş ya hukukta bu karara göre işletilecek ya İstanbul başsavcısı argıtay'a atanıyor.
Yargıtaydaki hukuk sistemimizin içtihat oluşturucuları diğer bir deyişle mer'i hukukun en tepesindekiler. Hani seçemedikleri ve ertelenen seçim var ya COVİD mikrobu da diyor ki, '15 gün sonra izin veriyorum seçim yapabilirsiniz' seçime müsaade ediyor. Bu arada atama yapılıp vatanın Yargıtay'ın yeni üyesi istanbul-ankara arasında Yoldayken Yargıtaytayımızda yeniden seçim yapıyorlar ve yüksek yargımızın ekseriyeti hemen Yargıtay'ın kapısından içeri girmeyen İstanbul eski başsavcısını daha istanbul-ankara arasında Yoldayken 1 numara yapıyorlar çoğunluk eller havaya kalkıyor.
Bakalım o yeni üyeyi kaç kere gördüler, hangi çalışmasına şahit oldular, yargıtayda kaç dosya incelemiş, mesleki birikimi hakkında ne biliyorlar niye hemen oy verdiler?
Aslında hiçbir şey bilmiyorlar. Sadece içlerinde dönem arkadaşları veya onların arkadaşları var ise bildikleri eski hatıralardır Bunun haricinde diğerleri hiçbir şey bilmiyor. Hepimizin bildiğini biliyorlar, basının yazıp çizdiklerini... Ama anayasa mahkemesi'ne göndereceğiz ya hukukta uyduruyoruz ya...
Cumhurbaşkanımızın da bu olaylarla hiç ilgisi bilgisi yok. Ya liste önüne geldiğinde de en çok oy alan adayı da doğal olarak anayasa mahkemesi'ne seçerek gönderiyor. Soranlara da en çok oy aldı Cumhurbaşkanımız da seçti diye cevap veriyoruz. 'Eee ne olmuş yani' demeyin. Hepimiz biliyoruz olağan dışı biçimde olaya amaca yani bu başsavcımızı Anayasa Mahkemesi'ne göndermek için hukuk uygulanarak diğer bir deyişle hukuku benzeterek üye seçimi yapılmıştır.
Bu şekilde seçilen kişinin anayasa mahkemesindeki müzakerelerde ki tavrı ve diğer üyelere etkisini, katkısını, tesirini veya ara sıra iktidar partimizin hoşuna gitmeyen kararlar çıktığında esip gürlüyorlar. İşte bu şekilde seçilen üyenin kimin görüşüne göre oy kullanacağı veya bu üyenin görüşünün aksi yönde oy kullanan ve siyaseti ilgilendiren kararlarda muhalefet şerhi koyan üyelerin akibetini siz düşünün.
En azından jet hızıyla seçilip gelen Sayın üyenin görüşünün aksine oy kullanırken soğuk terler dökmeyecek mi? Cevabını herkes verebilir. Ama bu sürecin doğal hukuka uygun olmadığı herkesce anlaşılmaktadır. Doğal görünen sadece adının ilk kelimesi 'Adalet' olan iktidar partimizdir.
Normal hukuk işleyişinde böyle bir seçim yöntemi kimsenin aklına gelmez gelmemelidir. Üst adında Adalet kelimesi olan siyasi partimizin aklına hiç gelmemelidir. Çünkü bu tür uygulamaları bir bu partimiz kurulmadan önce çok gördük zaten böyle şeyler olmasın diye ekseriya temiz oy vermedi mi. En son yapılan seçim hariç ben de oy verdim. Konumuzla ilgili en basit tanımlamayla geçmişte olan hukuksuzluklar olmasın diye. Heyhat ne oldu Geçmişte olanlar tecrübe kabul edilip çok daha uzman hukuksuzluklar adeta icat edilir oldu.
6- Örnek: Biz bu durumu hukukun hiç yanından geçmediği halde hukuk kılıfına sokularak yapılmış 367 uyarlamasında da gördük. O gün bu durumun hukukla hiç ilgisi olmadığını iktidar partimiz gördü ve biliyor. Bu yapılanın hukuk açısından 367 garabeti ile ne farkı vardır. Biri açıklasın bunu. İkisi de amaca göre hukuku esnetip benzetmek değil midir? Bu bir örnek başka örnekler de var.
7- Gelelim adalet yönünden gündeme: Konumuz adalet, Sedat Peker, zaman mekan ve kişi belirterek birçok iddaa da bulunmaktadır. Ben ve ülkemizin hukukçuları şu ana kadar video yayınlandıktan kısa bir zaman sonra bu konuların araştırılması için resen soruşturma açılmasını beklemekteyiz. Açıldı mı hayır.
Neden?
8- Evet ülkemizde maalesef kişilere göre hukuk giydirilmektedir. Siyaset gücünü veya ekonomik gücü elinde bulunduran her durumda haklı her yaptığında doğru olduğuna hatta hiç yanlış yapmadığına inanmaktadır. Maalesef hukukunda bu durumu her zaman teyit etmek için kullanılan bildiğimiz bir araç veya alet olduğunu düşünmektedirler. Böyle değilse şu ana kadar neden bir savcı çıkıp söylenenlerin suç hukuku yönünden soruşturması için işlem başlatmadı. Sayın cumhurbaşkanımıza öyle böyle videolar yayınlanıyor birçok suç işlendiği iddia ediliyor bunları soruşturmamız gerekiyor lafı söylenmiyor mu?
9- Sayın Adalet bakanımız bu durumun öyle böyle olması gerektiğini tüm hukukçular gibi siz de bilmektesiniz. Sürecin başlamasını sağlamıyor neden seyrediyorsunuz? Bu arada da neymiş devletin bağırsakları zamanı gelince boşaltılırmış. Hangi zaman boşaltılır? Buna kim karar verir? Bu bağırsaklar hiç boş kalmıyor ki, toplumun haberi olmadan boşaltılıp hemen dolduruluyor. Birileri boşaltacak yine birileri dolduracak. Bu böyle devam edecek ha...
Üstelik bağırsaklarım içinde kim var, oralarda ne yapıyorlar? devletim adına hangi yetkili veya yetkisiz kimler neye göre iş çeviriyorlar biz bilmiyoruz. Hukuk devletinin bağırsağı olmaz! Çünkü bağırsağın içi görünmez, pislik doludur. Oysa hukuk devletinin bağırsağı olmaz. Diyelim ki var, eğer hukuk devleti ise bağırsağı şeffaf olur. Hani hukuk devletiydik? Dolu bağırsaklarla hukuk devleti bir arada olmaz. Herkes gibi devletimizin başı olan sayın başkanımız da muhtemeldir ki bağırsak dolumundan haberi yoktur. O bağırsağı içine kimin girip ne işler çevirdiğini veya devlet adına görünüp neler yapıldığını bilmediğini düşünüyoruz . Hukuk devleti bağırsağını keser atar. Çünkü bağırsa ihtiyacı olmaması beklenir .
10- Bu yönde de yine savcılarımız devletin bağırsağını temizlemek için ne yapıyor. Hiçbir şey yapmıyorlar.Çünkü adalet güçlünün iktidar sahibinin bir aleti haline gelmiştir.
11- Başkanlık sistemi ülkemizi müreffeh hale getirsin hukuk uygulansın ve parlamenter sistemin hastalıklarından gel-git lerinden belirsizliklerinden kurtarsın diye oy verdik, toplumun ekseriyeti oy verdi. Kısa zamanda ne oldu. Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kendi içinde güç ve iktidar ve ekonomik çıkar savaş alanına döndürüldü. Bu konuda uzmanlaşmışıldı. Kalkınma ve adalet tamamen unutuldu. Bu arada da kovit çıktı. Oh ne ala... Bilim Kurulu diye birilerini topla önce onlara söylet akabinde genelgeyi topluma dayat. Kanuna gerek kalmadı Tüm hayatımızı genelge ile yönetilir hala getirdiler. Bu virüs ne menem bir şey bir evin içinde bir kişiye bulaşıp bir başkasını bulaşmıyor. Bazen mevlütte veya cenazede herkese bulaşıyor, gündüz çoğunlukla dışarı çıkmıyor; geceleri hep çıkıyor. Anlayan varsa beri gelsin.
Başka hastalıklar yokmuş gibi sadece insanlar kovitten ölüyormuş gibi olaya bakılıyor. Kovit dönemi yıllık ve aylık ölüm sayıları neden açıklanmıyor. Resmi sayılar açıklansın ve diyelim ki kovit sebebiyle olağan ölüm sayısı şu kadar artmıştır. Adalet adına bunu istiyoruz.
Abuk subuk genelge manyağı olduk. Bilim Kurulunu bahane ederek tüm hukuk rafa kaldırılmıştır.
Darbeyi bahane ederek birçok abuk subuk hukuksuz yasal düzenlemeler çıkarıldığı gibi. İdarenin vatandaşın mallarına imar uygulamasında hukuki düzenleme yoluyla hukuki el atma sebebiyle açabileceği davanın darbe bahanesi ile 5 yıl daha ertelenmesi gibi.
Darbe ile bu davanın ertelenmesinin yani vatandaşın 5 yıl daha eziyet çekmesinin adaletle veya darbeyle ne ilgisi var? Açıkçası pes! Bunu da gördük. Kanun yaparken bir kavram geliştirildi. Torba yasa hani iyi bir şeymiş gibi algılanıyor. Torbanın içinde ne olduğu ne konulduğu kanun çıktıktan sonra anlaşılıyor. Oysa hukuk devleti'nde torbanın içine konularak kanun yapılmaz. Şeffafça toplum bilgilendirilerek tartışılarak kanun yapılır. Torba açıldığında ne kurnazlıklar ortaya çıkıyor.
Daha bir sürü hukuk gibi gösterilerek hukuk uydurularak yapılan bir sürü şeyler.
Bu videolar 3-5 günde 4-5 milyon izlenmiştir. Söylenen şeyler ciddi somut zaman ve yer bildirilen hadiselerdir. Kamu adına soruşturulması Adalet gereğidir. Bunu sağlamak da iktidar Partisi'nin görevidir. "Durun dolu bağırsakları boşaltma zamanı gelmedi, biz isteyince boşaltırız" diyemezsiniz. Iktidar partisi bu ve benzeri iddiaları hatta devletin bağırsağının içinin de boşaltılmasını sağlamalıdır. Bunu yapmayacak ise adındaki 'Adalet' kelimesini isminden silsin. Bu durumda hukuk fakültelerinde hukuk öğretilmesine de gerek olmadığı açıktır Bu sebeple hepsini de kapatın.