Hangi kader mi, hani topluca ve ansızın öldüğümüz ve topluca gömüldüğümüz depremde ölmek varya işte o…
Değişir mi?
Bal gibi değişir?
Halk değişirse halkın depremde topluca ölmek kaderi de ölmemek yönünde değişir.
Düşünün şu ana kadar ilgili kanunlar yönetmelikler var ve gayet güzel iyi ama depremle ilgili kaderimizi değiştirmeye yetmedi; topluca öldük.
Düşünün…
Yine deprem olacak..
Yine topluca öleceğiz ve topluca gömüleceğiz…
O zaman farklı bir şeyler yapmak gerekiyor. Haydi düşünelim.Soralım mı? Yani ne yapmak gerekiyor diye… Elcevap…
Esasen çok basit..Şu ana kadar yaptıklarımızdan farklı bir şeyler yapalım ki kaderimiz değişsin. Bunun için şu ana kadar ne yaptık ona kısaca bakalım.Bunları bundan sonra yapmayalım…
Bu ülkede şu anda inşaatta kullanılan demir sayılı ve bilinen demir fabrikalarında üretilmektedir. O zaman bir inşaatta kullanılan demiri depreme dayanıklı olacak evsafta üretmeliyiz.Kesin. Yetmez bu kaliteyi de insana bağlı olmayarak teknik evsafın kesintisiz ve mutlak denetiminin de yapılması gerek..
Gelelim ikiye. betonu kim döküyor?
Beton fabrikaları. Hangi fiyata satıyorlar bakalım. Maliyetinin altında satan var idi. Nasıl satar yani. Satmaması gerekir, evet. Kaliteden çalarak ancak satabilir.Sonrası kader mi acaba…
Beton fabrikalarının betonları depreme dayanıklı ve teknik yeterlilikte ve tamamen deprem gerçeği ile birlikte düşünülerek uygun kalitede üretilmeli. Demirde olduğu gibi otomatik sistemsel ve insanın suistimaline imkan vermeyecek şekilde denetleme mekanizması kurulmalıdır.
Demir fabrikalarında kalite denetimi var mı yok mu bilmiyorum. Şu ana kadar beton fabrikalarında sözde numuneler alınıyor, sözde inceleniyor. Ancak sonuçlardan kimsenin haberi yok. İnşaat yapılırken beton dökümünde sözde habersizce birileri gelip bir avuç beton alıyor ve hemen gidiyor. Sorduğunuzda size verdiği cevap evlere şenlikten öte bunlar incelenecek ve olumsuz bir şey olursa size bildirilir deniyor. Olumsuzuna rastlamadım. Bu arada da aylar geçiyor ve bina yapılıp bitiyor. Türkiye'de kimseye de olumsuz sonuç bildirilmediği için herkesin gönlü de kalbi de beton kalitesi yönünden ferah.O zaman sorarlar adama niye topluca gömülüyoruz.Böyle beton denetimine kargalar bile gülmez. Akıl var izan var kardeşim aldığın numuneyi uluslararası kabul görmüş bir laboratuvarda tahlil ettir sonuçlarını internet sitende yayınla ve beton fabrikasının da sitesinde yayınlama zorunluluğu getir.
Tarım Bakanlığı peynir bozuk çıkınca ara sıra internet sitesinde yayınlıyor ya.Bozuk peynir üreticilerini afişe ederek kamuoyu nezdinde tecziye ediyor ya doğru da yapıyor.
Belediye tarlayı imara açıyor, parsel haline getiriyor. Önce imar uygulaması yapacağı tüm alanda zemin etüdü yapmalı zemine göre yapılacak binayı ve kullanılacak malzemeyi tespit etmeli bunu da halka açık aleni ve internet sitesinde de yayınlayarak yapmalıdır. Jeolojik bilgiler belediyenin sitesinde açıkça ve özellikle yayınlanmalıdır.
Imar affı düşünmek dahi yasaklanmalı.Aanayasaya konmalı.İmar affı lafını edenlerin lafı ağzına tıkanmalıdır.
Gelelim Yapı Denetim rezaletine tam bize göre…
Adal inşaatı denetleyecek ya.
Müteahhitten para alıyor ya. Ee ne var para aldığı müteahhitin inşaatını denetleyecek öylemi.Burası Türkiye yok böyle bir denetim.Tam bize göre.Evlere şenlik bile diyemiyoruz.
Depreme şenlik denetleme diyoruz…
Keza imar planları bütün inşaatla ilgili mühendislik birim ve uzmanlarının katılımı ile üst planlar oluşturmalı kağıt üstünde yakışıklı kentler planıyla yetinilmemelidir.Ne demek koca ırmağın iki kenarına koca koca binalar yapmak. Olmaz öyle bir şey…
Geçenlerde baktım Tarım Bakanlığı'nın isminin yanına iklim değişikliği eklenmiş tuhafıma gitti kimin aklına geldi acaba.Bu bizim bakanlık iklimi değiştirmemeye mi çalışıyor.Bakanlık iklimle mi oynuyor ne demek iklim değişikliği bakanlığı…
Bırakın iklim değişiceği var ise zaten değişir.Hemen deprem bakanlığı kurun hemen ilkokullarda lise tamamlana na hatta tüm üniversitelere bile deprem dersi koyun, depremi unutturmayın.
Şehirlerimize bir bakın sipsivri binanın yanında küçücük binalar.Zannediyor musunuz ki bunlar zemine göre yüksek veya alçak yapılıyor.Çoğunlukla siyaseten torpiline göre binanın yüksekliği değişmektedir. Yasaklayın bunu.Anayasaya koyun.Torpilli imar düzenlemesi olamayacağını…
Kanun yapma yetkisi yüce meclisimizin saygıdeğer milletvekillerimizin ancak temel insan haklarına aykırı kanun çıkmasına katkı sağlayanların da sorumlu olması gerekmez mi.İmar affı çıkardınız.İnsanların yaşam hakkı yok ettiniz ve mülkiyet hakkına külliyen zarar verdiniz.Bu kanunu parmak kaldırarak çıkaran milletvekillerinin ve hazırlayan bürokratların da sorumlu olması gerek mez mi sizce…
Bu yönde anayasada yer alan temel insan haklarına aykırı kanun çıkarılamaz düzenlemesi yine anayasada olmalıdır.
Yapılması gerekenler listesi uzayıp gidebilir.Toplayın üniversite hocalarını arazideki uygulama içindeki mühendisleri müteahhitleri Türkiye deprem planı hazırlayın.Bundan sonra yapılacak her bina depreme dayanıklı olmalıdır, yapılmalıdır, yapılması sağlanmalıdır…Belkide böyle planlar var da karar vericiler takmıyor ise takmaları sağlanmalıdır.
Yoksa…
Buz gibi soğukta molozlar arasında can verenlerin hakkını helal etsek ne olur etmesek ne olur.
Zaten ölen kişinin adına kimse yaşama hakkını helal edemez ki…
Yok böyle bir helallik…
Bence Japonlar gibi harakiri yapmak çok daha kestirme bir sonuçtur.Öneriyorum.
Yoksa depremde ölmek ve topluca gömülmek ve ölenin adına birilerinin helallik vermesi kaderimiz olmaya devam edecek.Böyle geldi böyle gidecek.
Haydi Devletimiz Hükümetimiz Yetkililerimiz Yüce Meclisimiz ve Milletvekillerimiz en önemlisi Tüm Halkımız el ele bundan sonra depreme göre binalar ve şehirler oluşturalım.Dünyada nasıl yapılıyorsa örnek alıp yapalım. Hatta daha iyisini daha dayanıklısını yapalım.Bizden örnek alsınlar.Haydi depremde ölmeyelim tek tek gömülelim ve kaderimizi hep birlikte değiştirelim.
Ölenleri geri getiremeyiz.Allah hepsine rahmet etsin.
Ancak bundan sonrasını değiştirebiliriz…