Sosyal hayatta, sporda, siyasette hatta sanatta gücünün farkında olmayanlar çabuk gaza gelirler veya eleştiriler karşısında hemen yıkılırlar.
Gerek öğrenci gerek eğitici olarak ilkokulu bitirdikten sonra o kadar çok sınava, yarışmaya, karşılaşmaya çıktım ki anlatılmaz… Bu kapışmalarda genelde başarılı olmuş biri olarak ilk önce şunu belirtmeliyim:
Her yarıştan mutlaka beklentisi olur insanın. Bu beklentilerinizi açıklarsanız veya sizden beklentileri olanların gazına gelirseniz aksi bir durumda yıkılırsınız, doğrulmanız çok zaman alır.
İki yıllık bir hedef belirleyip kurduğum güreş takımını Türkiye’de ilk üçe sokma amacıyla yola çıkıp o takımı Türkiye şampiyonu yapan biri olarak konuşma hakkımı kullanayım dedim.
Bu takım okul takımıydı. Dersleriyle ilgileneceksiniz, bir yıl hiç yarışmaya sokmadan aralıksız çalışmaya devam ettireceksiniz ve tempolarını bozmayacaklar, bu kolay değildir.
İl seçmelerinde dokuz sıklette birincilik kazanacaksınız, grup yarışmalarında takım birincisi olacaksınız ve bundan okul müdürü ve müdür yardımcılarının, beden eğitimi öğretmenlerinin hiç haberi olmayacak…
Sebebi şudur:
Sporcularımın fabrika ayarlarıyla kimse oynamasın, aşırı beklenti içine girmelerine sebep olmasınlar istedim.
Eğer hedeflerimi herkes bilirse, yarışmalara gidişte aşırı ilgi oluşursa, olası bir aksaklıkta sporcuları toparlamak o kadar kolay olmazdı.
Futbolu hayatının merkezine alan, tuttuğu takımla özdeşleşip başarılarında aşırı sevinç, başarısızlıkta aşırı yıkılmışlıkla takım, hoca ve yöneticileri, hakemleri hedefe oturtup enerji boşaltan ama çoluk çocuğun geçiminden habersiz yüz binler var bu ülkede.
A millî futbol takımımız hiç puan alamadan eve dönünce, hocayı çok ağır eleştirenler şu bakımından haklılar:
“Bizim Çocuklar” diye etiketlediler millî takımı. Günün her saati ekranlarda millî takım vardı. Basını arkasına alan sanat, siyaset ve ticaret erbabı “Wembley’de final” reklamlarıyla ülkenin beklentilerine tavan yaptırdılar.
Aynı günlerde olimpiyat vizesi almak için yarışan ne çok sporcumuz uluslararası turnuvalarda yarışmalara katıldılar sessiz sedasız ve başarılı sonuçlar aldılar.
Erkek voleybol millî takımımız üst üste sekiz galibiyetle CEV Elmas Lig şampiyon oldu ki bu organizasyonun son şampiyonu da bizdik.
Kimin haberi oldu maçlarından, hangi gazete, hangi spor basını minik bir haber yaptı şampiyon oluncaya kadar?
Şampiyon olduktan sonra haber yapanlar ötekilerden daha az yüzsüzdür bence.
Öte yandan kadınlar Voleybolda milletler kupası maçları sonunda millî takımımız 15 maçta 11 galibiyetle dörtlü finale yükseldi. ABD, Brezilya, Japonya’nın yanında Avrupa’yı temsil eden tek takım bizim çocuklar oldular.
Kimin haberi var?
Asıl soru şudur:
Şimdi yerden yere vurduğunuz “Bizim Çocuklar” değil miydi tarihinde ilk defa grup lideri olarak elemeleri aşıp Avrupa Futbol Şampiyonasına katılan? Başlarında aynı hoca yok muydu?
Keşke o zaman ahmakça, görgüsüzce yüceltmeseydiniz bu çocukları da şimdi çukurun dibine düşüp takımı yanınıza çekmeseydiniz.
Önümüzde dünya kupası elemeleri var. Bu çocuklar ve bu hocayla maçlara çıkacağız aşağı yukarı. Yeni bir heyecana başlayacağız. Yenseler de yenilseler de bunlar bizim çocuklardır.
Sizi gidi futbol ve siyasetin çirkinleri, futbolun uşakları, oturun adam gibi seyredin bizim çocukları. Seyredin bütün sporcularımızı, 2020 Tokyo Olimpiyatları var yakında. Aman adam gibi seyredin, kimselere sövmeden…