Kıldıkları namazın kendilerine bile hayrı olmadığına defalarca şahit olduğum o kadar muhterem tanıdım ki… ve namaza soğuk ve biraz yabancı öyle insanlar gördüm ki…
Eğer dini bütün bir ailede yaşamamış, biraz dini kitap karıştırmamış olsam, aldığım mesleki formasyon olmasaydı bunlara yama olurdum.
Birinciler değerleri yozlaştırırken dinimizi kullanmaktadırlar.
Mal ve kadına olan düşkünlükleri, dedikodu yapmaktaki ustalıkları, insanları sosyal durumuna, tek maaşlı-çift maaşlı olup olmadığına, arabasının markasına, o andaki menfaat ilişkilerine göre değerlendirmeleri şaşılacak kadar tutarsızdı bazılarının.
En önemlisi çoklarının mesleki formasyonu yetersizdi. Kaba, korkak veya zalimdiler.
Riya, iftira, yalan göz kırpmadan başvurdukları alçaklıklardandı.
Ne çok öğrencimizin karşılaştığımızda:
-Hocam, siz dersimize gelmediniz, bizi hatırlayamamış olabilirsiniz ama biz sizi iyi tanıyor ve seviyoruz. Teneffüslerde bazı arkadaşlarımıza nasihatlerinizi, uyarılarınızı size sırtımızı dönerek dinlerdik, dediği olmuştur...
-Niçin, diye sorduğumda aldığım cevap hep aynıydı:
-Sizinle konuşan arkadaşların notlarını kırıyorlardı… Bu konuda devamlı uyarılıyorduk…
Sınıf Rehber öğretmeni olduğumuzda “dindar” bilinen arkadaşlarla öğrencilerimizin durumlarını görüşmekten korkardım. Onlar, bir öğrencinin durumunu sorduklarında çocuğu biraz kötülerdim ki ona daha yumuşak davransınlar… Babasını tanıdığım arkadaşları “Okulda benimle görüşmemesi” konusunda uyarırdım.
Dindar olarak bilinmeyen, onların iyi gözle bakmadığı ve aslında mesleğinin erbabı olan arkadaşlarıma öğrencilerimizin mağduriyeti ile ilgili ne ilettimse gereğini yapmışlardır.
İl seçmelerine katılacak güreşçi bir öğrencimin tartıdan bir gün önce aç kalması gerekiyordu. Aynı gün iki tane yazılısı vardı.
Yazılının birisi dindar etiketli bir arkadaşımızın dersiydi. (Bir İHL ve meslek dersleri öğretmeni) Konuyu kendisine açtım, bir dayak yemediğim kaldı.
Diğer dersinin öğretmeni (o acıklı vakaların tabiriyle) Komonist C… idi. Moralim bozuk durumu kendisine açtım:
-Y… güreşçi mi? Bilmiyordum. Okulumuz adına mı güreşecek? Ne güzel!... Hocam, sizin görüşmenize gerek yoktu. Çocuğumuz izin isteseydi yeterliydi. Yaparım yazılısını sonra…
Sizce hangisiyle meslektaş olmaktan huzur duyar insan? Hangisi insani değerler bakımından güvenilir insandır?
Öğrenciler hangi öğretmenine daha çok güvenir?
Hangisinin varlığından rahatsızlık duymaz?
Kendine, insanlara güven duygusunu pekiştiren öğretmenler hangisidir?...
Derdim çok. Konu buralara geldikçe eski yaralarım kanıyor…