14. Louis’in Fransa’sı, yıl 1669...
Girit Savaşı’nda Venediklilere yardım edince Osmanlı idaresi Akdeniz ticaretinde bazı tedbirler aldı, bu da Fransızları sıkıştırdı ekonomik yönden.
Kral, Paris’e bir elçi gönderildiği takdirde bütün anlaşmazlıkların giderileceğini bildirince Osmanlı Paris’e bir elçi gönderme kararı aldı. Ne var ki bu elçi Fransa’nın davranışına cevap olması için yüksek rütbeli bir devlet görevlisi değil padişahın sıradan bir emir subayı olan yüzbaşı rütbesindeki Süleyman Ağa görevlendirildi.
Fransa, gönderilecek elçinin bütün harcamalarını üstlense de Süleyman Ağa’nın emrine 12 kişi ve yeterli tahsisat verildi.
Fransızlar, Paris’te Padişah’ın bir elçisini görecekleri için çok gururlanmaya başlamışlardır ama Süleyman Ağa, 3.Vezir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın talimatıyla Fransızların gururunu incitecek hiçbir fırsatı kaçırmaz.
4 Ağustos 1669’da Toulon Limanına varan Süleyman Ağa’nın sonraki yaptıklarını ve Fransa’da bıraktığı etkiyi Fransız Akademisi üyesi Tarihçi Albert Vandal’ın kaleminden öğrenelim:
*Padişahın, Divan-ı Hümayun’da yüzlercesi olduğu hâlde 14. Louis’in gururunu kırmak üzere en düşük seviyedeki birini gönderdiğini yazıyor ünlü tarihçi.
*Marsilya’da kralı temsilen kendisini karşılayan görevlileri atının üstünden hitap ederek selamlar. Protokol kurallarına uymayan bu davranışa rağmen ona olan ilgi azalmamıştır.
*Süleyman Ağa, hiçbir yabancı diplomata nasip olmayan bir ilgiyle karşılanır, şerefene balolar verilir.
*Kendisine hediyeler sunmak için Fransız asilzadeleri yarışa girer. Bu törenlerde Türk gelenekleri taklit edilmeye çalışılır.
*Kendisi padişahı temsil ettiği için yabancı hükümdarlara yapılan törenin aynen kendisine de yapılmasını ister.
*Fransızlar Süleyman Ağa’nın gerçek kimliğini gizleyerek onun yüzbaşı olan rütbesi hükümet tebliğinde orgeneral olarak yer alır.
*Kralla görüşmeden başbakanla görüşmeyi kabul etmedi, başbakanı kralla görüştükten sonra kabul etti.
*Süleyman Ağa’nın Fransız başbakanını kabulünü gösteren iki adet gravür o devirde yayınlanmıştır. (Moliere bu görüşmeyi gördükten sonra Le Bourgeois Gentilhomme (Kibarlık Budalası) adlı oyunu yazarak Türk elçisine gösterilen rağbetle eğlenmiştir.
Eserin ilk gösterilişi, 14 Ekim 1670’te XIV. Louis’in huzurunda olur. Le Bourgeois Gentilhomme (Kibarlık Budalası) oyunundan XIV. Louis hiç hoş karşılamaz, kendisini ve Saray’ı gülünç duruma düşürdüğü gerekçesiyle Molière’e kızıp odasından beş gün çıkmadığı biliniyor.
*17.yy.ın en büyük bestekârlarından Lully, Türk adetlerinden ilham alarak besteler yapar.
* “Turquerie” denen Türk modası Paris sosyetesi arasında hızla yayılır. Türk âdet ve kıyafetleri, renk ve desenleri, davranış ve nezaket kuralları taklit edilmeye başlar.
*Birkaç ay kalır Paris’te Süleyman Ağa. Bugün Fransızların olmazsa olmaz içeceği kahveyi (Cafe) o dönemde Süleyman Ağa’dan öğrenirler ve bir daha bırakmazlar.
Siyasette ara sıra söylenen “Kendini Muhteşem Süleyman’ın elçisi (mi) sanıyor” sözü, belki de o günlerden kalmadır.
Sözün özü, kişinin ihtişamı kadardır sözü.
Allah milletimizin itibarını daim etsin, hep zirvelerde tutsun.