İlk defa bu yıl duyduğum “Doğunun ağası Kinyas Kartal ve batının ağası Adnan Menderes bir olup Köy Enstitülerini kapattılar” cümlesi üzerine yazılmıştır bu yazı.
Mustafa Ekmekçi’nin Yeni Toplum, Köy Enstitüleri Özel Sayı, 5 Nisan 1976’daki yazısından alıntı yaparak devam ediyorum:
"Gerçekte Köy Enstitüleri, onu kuran CHP'nin iktidarında yine onun elleriyle kapatılır. Demokrat Parti'nin yaptığı sadece bunu, yani kapanışı yasallaştırmak olur. İkinci perde, birincisine göre daha kısa sürer. Fazla tartışma bile olmaz."
Sabri Tığlı’nın “Çok partili dönemde sağ muhafazakâr partilerin vazgeçilmez milletvekiliydi” diye başlayan cümlesiyle Kinyas Kartal’ın ağzındanmış gibi şu beyanatı bilenler bilir:
“Köy Enstitüleri bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bölgede ağaları örgütledim ve Demokrat Parti ile pazarlığa girdik, kapattık”.
İşin aslı şudur:
İki dönem CHP Milletvekilliği yapan, 2013’te kaybettiğimiz Sabri Tığlı’nın çıkardığı bu lüzumsuz söylenti, 1991’de ölen Kinyas Kartal'ın ölümünden tam beş yıl sonra, 27 Temmuz 1996 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Dursun Kut tarafından yayınlanmıştır.
Merhum Sabri Tığlı böyle bir iddiayı niçin 46 yıl sonra ve hem de Kinyas Kartal’ın vefatından 5 yıl sonraya saklamıştır?... Çok düşündürücü değil mi?
Ne yazık ki bazı çevreler, bu yalan yayına “can simidi” gibi sarılmış, konuyla ilgili yazılar yazıp, konferanslar verir olmuşlardır...
Bu ezberlenmiş cümleler, her 17 Nisan’da “melankolik âşıklar” tarafından tekrar edilir.
Kaç kere programlara konuk çağırıp konuşturan ve bunun böyle olmadığını bilen biri olarak bazılarının bu tür yorumlarına susmak zorunda kaldığımı üzülerek belirtmeliyim.
Hiç birine 19 Şubat 1947'de değiştirilen Köy Enstitüleri Yönetmeliği’nin 184. Maddesini hatırlatmak istemedim. Yanlışlık yaptım, özür dilerim.
Çok partili dönemin ilk seçiminde yani Köy Enstitüleri’nin kuruluş amaçlarının tahrip edilip dönüştürüldüğü dönemde Kinyas Kartal Mv. değildir.
Yine bu seçimde Van, CHP'den İbrahim Arvas, Muzaffer Koçak, Rüştü Oktar’ı, 1950’deki seçimde CHP’den Ferit Melen, Kazım Özalp, İzzet Akın’ı meclise göndermiştir. Kinyas Kartal 1965’e kadar mecliste yoktur.
Ayrıca, 1946 seçimlerinde CHP 397, Demokrat Parti 62 Milletvekili ile mecliste temsil ediliyordu. Kinyas Kartal’ın Menderes’i etkilemesi nasıl mümkün olmuş olabilir?
19 Şubat 1947'de değiştirilen Köy Enstitüleri Yönetmeliği’nin 184. Maddesini Menderes mi değiştirtirmiştir?
Önce kurup sonra yok ettiği bir eseri 70 yıldır sömürüp ondan oy, taraftar devşirerek beslenen dünyada tek siyasi eğilim bizdedir ve onun propagandistleriyle yan yana yaşamak zorundayız.
“Köy Enstitülerini ben kapattım” derken, bu kadar sulandırmaya ben de ekmek doğrayayım istedim.
İşin içyüzü şudur.
“İktidarlar, doyum sürecinde, çerez yerine evlâtlarını yer” diye bir söz var mıdır, bilemem.
1946 seçimleri sonrasında kurulan Recep Peker hükümetinde Hasan Âli Yücel'e görev verilmez. 5 Ağustos 1946’da Bakanlığı sona ermiş, böylece bir ayak yerinden sökülmüştür.
İkinci ayak, Köy Enstitülerinin kurucusu, teorisyeni İsmail Hakkı Tonguç’tur. O da 45 gün sonra, 21 Eylül 1946 günü Genel Müdürlükten ayrılmıştır.
Bu ayrılışı, Yücel'in yerine göreve getirilen Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, CHP Mv. olarak 19 Kasım 1951 günü toplanan TBMM Köy Enstitüleri gizli oturumunda, şöyle dillendirmiştir:
"… biraz evvel ismi telaffuz edilen adam etrafını kandırmıştı. (Tonguç Baba sesleri) Evet Tonguç Baba... Bütün hüsnüniyet sahiplerini, bütün iyi niyet sahiplerini kandırmıştı. Tonguç Baba'yı defederken hiçbir mukavemetle karşılaşmadım...". "500 kişilik kadrodan, 400 kişiyi ayırırken hiçbir taraftan güçlük görmedim. Yardım gördüm."
Bu tarihi not, parti içi çekişme hırsının insana neler yaptırdığının, söylettiğinin izahıdır.
Atatürk “Köylü, milletin efendisidir”, derken, İsmet İnönü Cumhuriyetimizi "Bozkırın ortasında kurulmuş bir köylü cumhuriyeti" olarak nitelemiştir.
Bu yüzden, kalkınmanın köyden başlatılması projeleri üzerinde çalışılmış, buna göre yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Mustafa Necati, Reşit Galip, Saffet Arıkan’ın Millî Eğitim Bakanlıkları döneminde başlatılan ön çalışmalarda ilk adım 1935'te atılıp 1 Ekim 1937'de Eskişehir Çifteler, ikincisi 30 Ekim 1937’de İzmir Kızılçullu'da Köy Enstitüleri açılmıştır.
17 Nisan 1940’da kabul edilen 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile Hasan Âli Yücel’ın bakanlığı döneminde 10 tanesi aynı yıl olmak üzere 21 adet Köy Enstitüsü kurulmuştur 1946’ya kadar.
1940’tan 46’ya bizzat, 47-48 geçiş ve 1954’e kadar dönüştürülme sürecinde şeklen var olan bu okulların öngörüsü M. Kemal Atatürk’e aittir. Tamamen Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuştur ve amacı “Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek” tir.
1947’den sonra kademeli olarak sadece köy öğretmeni yetiştirecek yapıya dönüştürülmeye başlamıştır enstitüler.
Söz gelimi, Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü 27 Kasım 1947'de, eğitmen kursları 28 Haziran 1948'de, 1950-1951 öğretim yılında sağlık kolları kapatılmıştır.
İsmet İnönü, Köy Enstitülerinin kapatılmasına giden girişimler konusunda şöyle diyor:
"Ben Köy Enstitü düşüncesine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür. İdealizmde, felsefede bu böyledir. Ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gücüme göre, gücümün var olduğu yerde, gücümü gösterebilirim. Ben bir dahi değilim (....) Ben gücümün bittiği yerde; bir politikacı, bir deneyimli insan olarak bir noktada, onu gelecekte yeniden uygulamak üzere bir noktada dururum..."
Ve sonunda 27 Ocak 1954'te 6234 sayılı yasayla bu okullardan "Köy Enstitüsü" levhası indirilerek, yerine: "İlköğretmen Okulu" levhası asılmıştır.
Köy Enstitülerini dönüştüren ve devrin M. E. Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, 3 Mart 1951 tarihinde Ulus gazetesindeki bir yazısında:
"Köy Enstitülerinin Öğretmen Okulu haline getirileceği haberinde bir yanlışlık olacak. Çünkü bu Enstitüler, dört yıldan (yani 1947’den) beri birer öğretmen okulundan başka bir şey değillerdir" dese de, inanmayın.
O günlerde 4 yaşımdaydım ve 1947’de henüz doğmamıştım ama Köy Enstitülerini ben kapatmış olayım ki kimse başka suçlu aramasın.