Önce, memurlara imzalatılan etik/kütük sözleşme metninde “etik” ifadesini çizip “ahlâk” yazarak imzaladığımı belirtmeliyim.
Gündeme gelen kısır akıllıların “Siyasi Etik Yasası” dediği konuyu tartışıyorlar TV’lerde ilim/bilim/filim yıldızları…
İnsanların doğduğu günden itibaren geliştirdiği yaşama biçimidir ahlâk, öyle yasa masa ile düzenleyip insanı mükemmele ulaştırmak kolay değildir…
Oral Çalışlar adlı şahıs CHP’nin bol keseden milletvekili bağışlamasıyla ilgili olarak şöyle diyordu geçenlerde:
-Efendim, bunda hukuken bir engel yok ki!... “Niçin büyütülüyor” anlamında top çeviriyor orta sahada.
Hukukta yeri yoksa bile, akla, mantığa, işin özüne, önemine, şekline uygunluğu da mı düşünülmez acaba?
1999 Genel Seçimleri tek başına iktidar getirmedi.
İyi hatırlıyorum, 70-80 vekil transferi ile MHP’yi 1. Parti yapma konusu gündeme getirildiği günlerde MHP Genel Başkanı şöyle demişti:
-Milletin vermediğini mecliste oluşturmak hiç de ahlaki değildir. Vereceğimiz kanun teklifiyle partisinden istifa edecek vekillerin en az iki yıl bağımsız kalma mecburiyeti getirilmesini sağlayacağız, demişti.
Nitekim, Türk siyasetinin en uzun ömürlü koalisyon hükümetinde DSP kontenjanından araya sıkıştırılmış tost olarak getirilen ABD’li 4.ortak Kemal Derviş’e rağmen başarılı çalışmalar yapılmıştı.
ABD’nin görevlendirdiği bu zat, içerideki işbirlikçilerle el ele verip DSP’yi ikiye yarınca, gazete manşetlerinde “Ecevitsiz ve MHP’siz hükümet” formülleri aranıyordu.
Bu arada Mesut Bey, Çiller Hanım, “ABD Irak’a girecek, ben başbakan olmalıyım” şarkısı söylüyorlardı. Başbakan’ın sağlık durumuyla özellikle oynanıyor, neredeyse “iş göremez raporu” aldıracaklardı siyasetin çirkin aktörleri.
O günlerde, arkasında dışarının gücü olanların mecliste oluşturacakları bir oldu/bitti hükümetini engellemek için erken seçimi çıkar yol gosteren MHP Genel Başkanıydı. Bunu, partisine çıkar sağlamak için değil, demokrasinin gereği olarak yapmış olduğunu MHP baraj altında kalınca bile anlayamayanlar var hâla…
Gelelim “Siyasi Etik” konusuna.
Hani çocuklar evcilik oynarken baba, anne, çocuk rolleri üstlenirler ya, demokrasi, siyasi etik/ahlâk asla öyle bir şey değildir.
Doğrular bana, sana, bize, size göre renk ve şekil değiştiren cıvık bir madde değildir.
Mutlaka namuslu adamların yapması gereken çok önemli bir kamu hizmetidir siyaset.
İktidar ortağı olduğu dönemde ihale alan il başkanını “ya siyaset ya ticaret” diyerek görevden alan,
Bir bakanına “Yüce Divanda aklan da gel” diye partideki görevlerini bıraktıran ve aklandıktan sonra iade-i itibar eden,
Kazandığı tek büyükşehir belediye başkanı hakkındaki iddialar üzerine “Soruşturma bitinceye kadar ayrıl, mahkemeyi kazandığın gün Adana’da sana otobüs üstünde halkı selamlatacağım” diyen ve bunu gerçekleştirmenin erdemini yaşayan,
Partisine kurulan kaset kumpasında adı geçenleri anında listeden çıkaran ve siyasetten silen,
“Önce ülkem ve milletim sonra partim” diyebilen ve bunu gerçekleştiren tek siyasetçi olması yanında, her zaman öngörüleriyle devletimizin var olması ve ülkenin önünün açılması konusunda isabetli kararlar alınmasına katkı veren o gönül ehli yine gündemdedir bu günlerde.
21 yıl once gündeme getirdiği konunun çözümü için ancak şimdi fırsat yakalamıştır siyasetimizin fikri takip ustası. “Önce ülkem ve milletim sonra partim” ilkesinin gereğini yapmak için ilk adımı atmıştır yine...
Türk siyasetini ve siyasi partilerini zaman zaman çamurlaştırma, yönlendirme girişimlerine engel olmak şarttır.
Milletvekillerini, oy verenlerin asla razı olamayacağı alanlarda şahıs malı gibi kullanan zihniyeti durdurmak, siyasetin kaynağını şeffaflaştırmak amacıyla çıkılan yol çok doğrudur. Bu, zamanı çoktan geçmiş hayati bir konudur artık.
İttifaklar, baraj konularının sağlam bir zemine oturtulması önemlidir yeni kanunda.
Bu konunun mükemmel bir kanun hâline getirilmesi için emek vereceklere şimdiden şükranlarımızı sunuyoruz.