Diyanet'in kız çocuklarının 9 yaşında gebe kalabilecekleri, yanlarında veli olmadan da evlenebilecekleri açıklaması” Türkiye’de “din adamının ufku” konusunu tekrar gündeme getirdi.
Endonezya bu sıkıntıdan dolayı sosyal bir yara içinde yaşıyor. Her sene Nisan ayında hamile anne adayı liseli, ortaokullu kızlar bazı yerlerde ulusal sınavlara alınmamaktadır.
Ülkemizin ilkel bir şeriat ufkuna doğru gitmesinden endişe ediyoruz. İslâm dininin 10. asır yorumları ile uğraşıp duruyoruz. Bazen kendi kendime soruyorum ben de bir ilâhiyatçıyım, vicdan,insaf, akıl vardı eskiden. O nerede? Bizde omuzlarımızın üstündeki organ var mı diye düşünüyorum.
Ulamanın erkek merkezli insanlık, akıl, vicdan ve insaflık dışı sözümona fetvaları veya açıklamaları gerçekten çok üzücü ve düşündürücü. Böylece ülkemizde mevcut din kaynaklı çocuk istismarlarına da kılıf uydurulmuş 60 lık 70 lik hacı abilerin haremlerine çocukların katılması tarikat, cemaat kisvesi altında
Sağlanmış oluyor. İlahiyatçılara sesleniyorum?
Soralım tekrar; akil baliğ olmak nedir? Anatomik ve ruhsal olarak ergenlik dönemine girmek demektir. Türkçesi kızların kadınlık erkeklerin de erkeklik işlevlerini yerine getirecek olgunluğa ulaşmaları demektir. Bu anatomik ergenliktir. Bir de ruhsal ergenlik vardırki 20-24 yaşına kadar uzayan bir süreci içerir. Her ikisi de olmalıdır. Sorunun özü burada ortaya çıkmaktadır.
Ülkemize ilkel bir ortaçağ görüntüsü kazandırmaya kararlı softalar mevcuttur. Altın tepsi içinde zehir sunmaya devam etmektedirler. Bunlara İslâm dendi mi üçüncü cümleleri “taaddüdü zevcattır”
Doktorların karar vereceği bir konuda daha doğru dürüst hijyene uygun taharet almasını bilmeyen sözde ulama taslaklarından öğrenmeye gerek yoktur. İsa’dan önce 4. asırda yaşamış Aristo ve benzerlerine sormuyoruz.
Bazı din adamlarının tanımadığı psikoloji, ruhiyat gibi bilimlere göre insan denen varlık dönence ekvator kuşağında 17-18 dönence kuşağında 18-24 arası fiziki ve ruhsal ergenliğe ulaşır. Biyolojik ergenliği esas kabul eden bir İslâm zihniyetinin insan haleti ruhiyesine ne kadar aykırı olduğu aşikar ortadadır.
Bu konuda 8-11. asır fetvalarını makalelerinde yazan bazı prof. titirli ilâhiyatçılar kurnazlık ve akademik uyuşturuculuk yapmaktan başka bir işlev görmezler. Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi “bunlar uzlaşmamak üzere uzlaşmışlardır.”
Biz de bir cümle ilâve edelim”ikbal” den başka hedefleri yoktur.
Neden kız çocukları için geçerli olanın erkek çocukları pek ilgilendirmediğini “aslan gibi hapiste yatarım” mantığının sakatlığını insanımıza öğretmek gerekiyor.
Resmi açıklamaya göre Türkiye’de 3 bin civarında erken yaşta evlilik ve benzeri nedenlerle tutuklu var.
Kısacası erkek egemen olan İslam toplumlarında ise fiziki olarak kadın olabilen kız çocukları henüz ruhsal olgunluğa ulaşmadan evlendirilmektedir. Çünkü 8-11. asırlarda İslâm ulaması öyle fetva vermiştir de ondan. Çünkü o dönemde kız çocuklarını “insan üreten mekanik yaratık” olarak görmekteydiler. Psikoloji, ruhiyat gibi şeyler pek önemli değildi. “Zaten kadın dediğin nedir ki ? Erkeğe lazımdır.” zihniyeti egemendi.
“Namaz kılmayan hayvandır” “kızına bilmem ne hissedeni ne yapmalı?” “9 yaşındaki kız gebe kalabilir” gibi insanlık ve vicdan dışı fetvalara imza atanların beyninde “insan olan kadın” yoktur.
Yani, “annemiz, kızımız, gelinimiz, sevgilimiz, yavuklumuz, hayat arkadaşımız vesaire” yoktur. Sadece doğuran bir yaratık vardır vesselam.
İşte bu nedenledirki Afganistan’da 6 yaşında kız çocuğu ay başı oldu, başını örtmedi gerekçesiyle idam edilmektedir.