Türk olarak biz diyoruzki din kardeşlerimizi her neye inanırlarsa inansınlar, tanımalıyız ki uzun süreli nefes alabilelim. Ülkeler; bilim adamları, düşünürler ve uzmanlar üzerinde yükselir.
İslâm dünyasının bir mozayiği olarak Endonezya Cava Adası’nda Hindu-İslâm zihniyeti karışımı din zihniyetinin bir sürü örneğini bulabiliriz. Bir sürü diyoruz, onlarca değil, yüzlerce ifadesini kullanmalıyız.
Pangestu, Sumarah, Subud akideleri ve diğerleri.
İslâm dini içinden çıkmış ama içinde yüce peygamberimiz Hazreti Muhammet yok. İslâm dini içinden çıkmış ama içinde yüce kitabımız Hazreti Kuran yok. İslâm dini içinden çıkmış ama içinde İslâm ilmihali; yok. Aşağı yukarı hepsi böyledir. Sayılarını onlarla değil yüzlerle ifade edebileceğimiz cemaat, tarikat vesaire.
Prof. Dr. H. Moh. Ardani ile Prof. Dr. M. Din Syamsuddin Halk Akidesi Hizipleri Teftiş Dairesi’nin (Pakem)1965 yılında yaptığı araştırmaya göre sayıları 300 civarında (1) olduğunu bildiriyor.
9 Kasım 2017 tarihli internet haberine göre 2013 yılı esas kabul edilerek ve nüfus kağıtları (KTP) üzerindeki bilgiler temel alınarak 34 eyalet bulunan ülkede 13 eyaletteki 514 ilçede 187 adet “akide” (aliran kepercayaan) olduğu kabul edildi. 53 tanesi sadece Orta Cava çevresinde yoğunlaşmıştır.
Batıya doğru yani Riau ve Sumatra Adalarına doğru gittikçe sayıları azalmaktadır. Bunun nedeni de Sumatra Adası’ndan giren İslâm dinini doğuya doğru yaklaşık 5 bin kilometre mesafeyi katedene kadar geçirdiği doğal değişimdir. Öylesine bir değişimdirki Batıda size İslâm diye öğretilen bir din 2 bin kilometre kadar doğuya gittiğinizde “aa bu da İslâm mı?” Dedirtecek kadar başkalaşır.
İslâm dininin her türlü rengini bulabileceğimiz bir güzergâhtan söz ediyoruz. Habere göre Endonezya Anayasa Mahkemesi (MK) İçişleri Bakanlığı verilerine dayanarak bu sonuca varmıştı. (2)
Hepsinin esatiri öyküleri birbirine benzer. Kurucuları gençlik dönemlerinde tıpkı Hazreti Muhammet gibi uruç edip Tanrı (Tuhan) ile görüşmüş ve gerekli talimatları almıştır.
Eğer dünyaya açılacaksak, eğer bu dünyada haysiyetli ve şerefli bir yer alacaksak, eğer atalarımızın şanına uygun bir müslüman olacaksak; yeryüzündeki bütün müslümanlara ön yargısız ve insani yaklaşmak zorundayız.
Böyle olmalıyızki bu insanları ilmi açıdan inceleyip neden köleleştiklerini neden ülkelerinin doğal zenginliklerinin Avrupalı şirketler tarafından sömürülüp kemirilirken bu insanları namaz vakitleri konusunda birbirleriyle kavga ettiklerini, keçi; sakalı sünnet mi değil midiye aylarca televizyon gündemlerini işgal etiklerini, amip gibi bölünerek ürediklerini anlayacağız. Anlayacağızki kendi eksiklerimizi de göreceğiz. Bu açıdan bu insanlara minnet duyuyorum. Okudukça ve inceledikçe. Tanrı’nın huzurunda ne konuşacağımı, nasıl konuşacağımı bana öğrettikleri için. Gözlerime büyük bir teleskop taktıkları için.
Bu ülkelerde onbinlerce doları hafız yetiştirmeye harcayan din kardeşlerime duyuruyorum. Eğer Endonezya ve benzeri ülkelerde kıyamete kadar kalacaksanız bir taraftan da akademik çalışmalar yapacak gençleri de burslandırınki ufkunuzu açsınlar. Bize ne demeyin. Rakipleriniz& Afrika ülkeleri değil, Amerika, Batı ülkeleri ve Japonya.
Onların yaptığını siz de yapmak zorundasınız. Sadece cemaatiniz mi var? Yoksa vatanınız var mı? Bu ikilemi sormak doğru olanı bulmaya yetecektir.
(1) Sinopsis diesertasi perkembangan aliran kepercayaan /kebatınan di Indonesia dan respons umat Islam, 1945/1985) 2008, Cakarta, Sekolah Pascasarjana Universitas IslamNegeri (UIN) Syarif Hidayatullah Jakarta
https://tr.scribd.com/doc/30950795/Aliran-Kepercayaan-Dan-Kebatinan-Sinopsis-Disertasi)
(2) https://kumparan.com/@kumparannews/ada-187-aliran-kepercayaan-di-indonesia-yang-bisa-masuk-ktp)