İlk önce somut olarak şunu yapmalı: Hollanda’da yaşayan Türklere Amsterdam merkez istasyon yakınlarındaki Multatuli Müzesi’ni ziyaret etmeleri; ancak ziyaret etmeden önce de Max Havelaar, Hollanda Ticaret Şirketinin Kahve Borsaları, Aylak Adam Yayınları, 2015, İstanbul,403 sayfa adlı eseri okumalarını öneririm.
Sonra da ikinci bir işlem var. Millet adına TBMM yerine getirsin diye öneririz:
Hollanda’ya karşı ne yapmalı derken “ırz düşmanlarına karşı ne yapmalıyız?” demek istedik.Veya Felemenkya’ya karşı ne yapmalı?
“Nefsi müdafa” ne kadar asil ise “ırz düşmanlığı ve çocuk istismarı” da o kadar sefildir. Nefsi müdafa Osmanlı veya Türk, ırz düşmanlığı da Felemenkya idi;
1915 lerde.
Evet 1915 lerde Felemenkler Endonezya adalarında ırz düşmanlığı ile meşgul idiler.
Aslında bu işi 350 yıl boyunca yaptılar 18 bin kadar Günrydoğu Asya adalarında.
1915 olayları için “soykırım” diyen Felemenkya için biz de şu kararı alalım:
“Endonezya’da 1600-1941 yılları arasında icra ettiğiniz “pernyaian” uygulaması insan haysiyetine uymaz. İcra edenler aşağılık insanlardır. ” kararını TMBB de alıp ilân edelim.
Uluslararası alanda “mütekabiliyet” esastır diy mi? “Göze göz, dişe diş”
Peki ne idi “pernyaian”?
Bugünkü Endonezya adalarını 1600-1941 yılları arasında 350 yıl sömürüp kemirirken uyguladıkları bir yaşam tarzı vardı: Yaşam tarzının adı “pernyaian” idi. Ülkeyi sömürüp kemirirken erkeklerin malum ihtiyacı için 12 yaşına kadar düşen kız çocuklarına el koyan ve ardından doğan çocukları da resmen tanımayan bir “ırz düşmanlığı” idi.
Felemenk ırz düşmanları o kadar azmıştıki kendi vatandaşları “Eduard Douwes Dekker” (1820-1887) adlı 1850 li yıllarda kaymakam yardımcısı (asisten residen) olarak görev yaptığı yıllarda yaşadıklarını kaleme aldı: Max Havelaar. (1860) tarihli eser bu konuda ibret verici örneklerle doludur. Yazar bu eserde Felemenk valilerin yoksul Endonez kızlara nasıl dadandığı anlatılır. Eseri “ben neler gördüm neler” anlamına gelen Latince bir ifadeden aldığı “Multatuli “ takma adıyla yazmıştı. Korkuyordu baskı görecek diye. Böyle insaflı Felemenklere de şapkamızı çıkartır saygı duyarız biz.
Felemenk papazların da nasıl bu tür rezaletlere destek verdiğini vaazlarına yer vererek izah eder.
“İnsanların açlıktan çocuklarını yediğini” yazar. Bunları yapanlar Felemenkler. Konuları gündeme getiren Endonezya televizyonları arada sırada “bizden özür dilesinler” diye yayın yaptığına satırların saihibi 2013 yılında şahit olmuştu.
Eserde geçen zulüm örnekleri:
Gasp yapmak.
Çünkü herkes Avrupalı memurun her an yeni bir göreve atanabileceğini ve Naibin,(o zamanki adı kaymakam: Endonezcesi bupati) kudretli Naibin kalıcı olduğunu bilir. Ayrıca fakir ve cahil bir insanın mülkünü elinden almanın birçok yolu vardır! Bir “mantri” (idarecilere yardımcı olan Endonez görevli) ona atının naip tarafından beğenildiğini söylemişse ve bunun bir sonucu olarak arzu edilen hayvan çok geçmeden yerini naibin ahırında almışsa bu, naibin çiftçinin atı için yüksek bir meblağ ödemek niyetinde olmadığı – katiyen!-anlamına gelmez....”
Odalık tutmak veya metres gibi kullanmak. (Perniyaian). “Ve naibin gözü fakir adamın “atında, su mandasında, kızında, karısında” kaldığında ise adamın bunu reddetmesi ayıp karşılanır. Bu keyfiliğe neredeyse hiç başvurmayan, fakir çiftçilerden yalnızca yaşantı tarzını sürdürmesine yetecek kadar talep eden naipler de vardır. Fakat diğerleri sınır tanımadığından kanunsuzluk hiçbir yerde tamamen kaldırılmış değildir.”
Gündeliksiz maraba çalıştırmak, angarya yapmak. ;Doğu Hint Adaları‟nın (bugünkü Endonezya) yakalandığı kanserlerden biri olan bedelsiz adam çalıştırmak Max‟ın midesini bulandıran bir keyfiyetti.
İstismar, vergi yolsuzluğu.Devlet kasasına girenden daha fazla toprak vergisi toplandığını gösteriyor.Naiplerin halkı sömürmesi. “Halkın Naipler ve ikinci derecedeki beyler tarafından sömürülmesi. (İnsanların sırtından birçok konutu elde tutma alışkanlığı vesaire).....” Adam kayırma, nepotizm. Adam kayırma zihniyetinin sömürü kemiri döneminden beri var olduğu görülmektedir. “Yerli beylerin çok sayıdaki aile fertleri ve hizmetçilerinin isimleri ödeme fişlerinde yer almakla birlikte çeltik üretimine katkı sağlamamaktadırlar; dolayısıyla hakiki üreticlerin emeğinden faydalanmamaktadırlar. Ayrıca illegal bir şekilde sawa‟ları (çeltik tarlaları) mülk edinmişlerdir, zira bu usulen yalnızca üretime katkıda bulunanların tasarrufundadır.” Sülâlesini çalıştırmadan bordroda çalışmış gibi gösterip halkın ürettiğine ortak ederek Felemenk sömürgen ve kemirgenlere belge sunmak suretiyle zulme iki kat daha katkı verenler aynı dinin, aynı toprağın, aynı vatanın insanıydılar.
Ey Felemenk kurnazlık yapma. Karşında Türk milleti var. Fethettiği ülke için padişahı dahil canını veren. Senin gibi sömürdüğü ülke insanlarını birbirine kırdırırken müslüman halkın namusuna dadanmayan. Arada asalet farkı var.
Hollanda’da yaşayıp da merak eden Türklere öneririm. Amsterdam merkez tren istasyonun yürüme 7 dakika kadar çeken Multatuli Müzesini gidip görün. Rezaletleri dile getiren ölümsüz yazardan gerçekleri öğrenin.