15 Temmuzun 2.yılındayız, televizyonlaramızda bol bol o lanet olası gecenin görüntülerini izlemekteyiz.
Adamlar tutmuş üstelik birkaç gün önce de devletten maaş almış bu adamlar bir kağıda bir şeyler yazmışlar,TRT spikerinin eline vermişler, kadıncağız korkmuş bembeyaz buz gibi suratı ile yandan dürtükleyerek zorla okutuyorlar. O kağıda ne yazmışlar bakalım;neymiş efendim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emriymiş. Yurtta sulh falan olacakmış, bütün televizyonlarda yayınlanacakmış. Barış falan tesis edeceklermiş daha bilmem neler. Hadi ordan, sen kimsin! Senden barış isteyen oldu mu?
Durun bakalım, İngiltere’de Almanya’da Amerika’da Fransa’da silahlı kuvvetler sulh! istemiyorlar mı yoksa tembel mi, vatanlarını sevmiyorlar mı? Veya zeka seviyeleri düşük mü darbe planı yapacak kadar!!! kafaları çalışmıyor mu .Hani Bizimkiler barış gibi laflar diyerek yönetime el koymak için zorla bildiri okutuyorlar ya bu ülkelerin orduları sahi niye yönetime el koymuyorlar. Nedeni: Onların askerlerinin görevi Afganistan’da,Irakta dünyanın bilmem neresinde başka ülkelerin yönetimlerine el koymak.
Şu işe bakın, bazı insanlar kamunun imkanları ile eğitilip, yetiştiriliyorlar ve bu arada bu asker veya sivil insanlar yönetime el koymayı tasarlayıp yıllarca hazırlık yapıyorlar ve bunu uygulamaya koyuyorlar.
Bu hakkı kendilerinde neye dayanarak görüyorlar? Anlamak mümkün değil. Ben bugüne kadar darbe yapmak için eğitilen kişi görmedim. Ancak hain alçak her türlü darbecileri hepimiz gördük.
Artık meclisin ceza kanunumuza darbeyi düşünmek, istemek,hazırlık yapmak. uygulamak ve her türlü destek vermek gibi tanımlayıp ayrıca bir bölüm açarak darbe suçu eklemelidir. Maddenin başlığı da darbe suçu olsun Cezası da idam olsun. Çünkü darbe suçu her boyutunda yaşadığı toplumun her kurumuna ve darbeye karşı olan her bireyine karşı işlenmiş en ağır suçtur. Artık yaşamayalım.
Ben kara mizah! Bir çözüm şıkkı öneriyorum. Bütün tankları yok edelim,yerine başka silah icat edelim.Benim bildiğim bütün darbeler tanklarla olmuştur. Tanklar olmazsa belki bu kadar çok darbe olmazdı. Ne bileyim hani pek olacak gibi değil ama olsun düşünmüş olalım. Bu uçuk düşünceye katılır ya da katılmazsınız ama tank dediğinizde benim ve benim gibi milyonların aklına hemen darbeler geliyor. Düşman ordusu ile savaşan tanklarımız aklıma gelmiyor. Bu tanklar benim bildiğim darbe yapmaktan başka hiçbir işe yaramadılar.
Ben düşünüyorum tüm toplumun parası ile alınan tank ve diğer silahları sulh, adaleti tesis etmek gibi kendilerince uydurdukları gerekçe ile silahsız insanımıza karşı kullanarak 250 insanımızı şehit edip binlercesini de yaralamışlardır.
Bir yerlerde tam anlayamadığımız bir hastalık hali olması gerek. Birileri çıkıp elimde silah var diye yönetmeye kalkıyor. Bütün hukuk kurallarını çöpe atıyor. Kendini bu kadar haklı ve güçlü görüyor. Böyle düşünen bu insanlar bugüne kadar nerede yaşamışlar hangi eğitimi almışlardır. Evet bu eğitim sistemimizden geçmişler. Bu toplum içinde bugüne kadar yaşamışlardır. Üstelik kamunun parası ile de geçinmişlerdir.
Bu insanlar yaşadığı toplumun bütün hukuk kurallarına bütün değerlerine ihanet edecek bir kafa yapısı ve inancına sahip olmuştur. Burada ağır bir hastalık hali vardır. Toplumumuzun sonsuza dek bir daha böylesi insanlar üretmemesi için siyaset kurumu artık bu işe kalıcı olarak kafa yormalı ve kalıcı düzenlemeler yapmalıdır. Şimdi 15 Temmuz sene-i devriyesinde kanaatimce yeni 15 temmuzlar yaşamamak ve bunun için yapılacaklar esas konuşulmalıdır.
Geçmişe bakalım bu insanlar kendilerinde bir gerekçeyle haklılık ve üstün güç olma fikrine ulaşmaktadırlar. Gerekçesi hiç önemli değildir. Anayasayı ihlal veya Atatürk ilkeleri ve kaybolan düzeni yeniden tesis etmek veya yurtta sulh tesis etmek veya başka başka gerekçeler aslında hiç farkı yok. Bu hastalıklı kafalar kendilerine bir gerekçe bulup onun ardına saklanmaktadırlar. Gerekçesi doğal olarak kendilerine göredir. Lanet olası darbenin düşüncesi her türlü hazırlık hareketi ve kendisi tüm topluma en ağır ve bilinçli ve taammüden ihanettir. Hangi gerekçe bunu haklı kılabilir ki.
Işte yapılması gerekenlerden bir tanesi de tüm cumhuriyet tarihi boyunca büyük küçük başarılı başarısız tüm darbe ve teşebbüslerinin yargılanmasıdır. Hatta Menderes’i asan darbeye katılanlar destek verenler de yargılanmalıdır. Yakın zamana kadar sağ kalanlar gazetelere demeçler verip halen haklı ve doğru yaptıklarını bugün olsa yine aynı şeyi yapacaklarını gerine gerine söylemekte ve bunu da haber olarak gazetelerimiz vermekteydi. Bunu düşünelim devlet de düşünsün. Neden düşünsün.Yahu bu adam başbakanı asmış bununla da halen övünüyor.Devlet de bunu dinliyor. Olacak şey değil .Darbede zamanaşımı olmaz,olmamalı ve yargılanmalıdırlar. Hatta ölenler bile yargılanmalıdırlar.
8 Şubat yargılandı.21 askere ceza verildi.Şimdi 28 şubat darbesini sadece 21 askerin yaptığına mı inanalım.Buna kimse inanmaz. Katılan, destek veren,örtülü örtüsüz,silahlı silahsız bir şekilde darbeden yana olanları haydi hepsini yargılayın. Suç duyurusunda bulunuyorum. Gerçi suç duyurusuna da gerek yok. Herkes zaten biliyor savcılar şöyle oturup 28 Şubat’ın öncesi gazete başlıklarını tarasalar zaten kimi yargılayacaklarını görürler.
Yine her türlü darbeye katılan destek verenlerin isimleri devletle olan ilişkileri kesilmeli meydanlara sokaklara verilen isimleri de derhal kaldırılmalıdır.Toplumun bilincine darbenin en büyük suç olduğu fikri kazınmalıdır. Türk toplumunu yönetmenin yolunun demokratik seçimlerden geçtiğini herkesin anlaması gerektir.
Belki de darbeler tarihi diye yeni bir ders ihdas edilmelidir. Ilkokuldan başlayarak öğretilmelidir. Darbe nasıl yapılır. Nasıl önlenir gibi eğitim verilmelidir. Bu sayede darbenin hazırlıklarını anlayabiliriz. Adamlar devletten maaş alarak sistemi yıkmak için yıllarca plan yapmaktadırlar.Olacak iş değildir.
Ancak şunun da ortaya çıkması lazım darbeden yana olanlar da açıkça taraflarını ortaya koymalıdırlar. Önce darbe olursa tankın üstüne önce ben çıkarım diyeceksin sonra ayarlayıp tankların boşalttığı yoldan televizyonun karşısında geçeceksin. Darbeden yana olmak da suçtur.Bunlarda cezalandırılmalıdır. Her türlü darbe ihanettir dedik. Doğrudur, ancak maalesef darbenin, ihanetinde en kötüsü olur mu? Olur,oldu işte.Gördük. En kötüsü en iğrenci 15 Temmuz darbesidir. Bu başka iğrenç birşeydir. Ancak milletimiz imanıyla evet darbeye darbe yapmıştır.Bu direnişi dünyanın bilhassa batının aklı almadı.
ÜÇ GÜN DARBEYE DARBEYİ ANLAYAMADILAR.
Anlamaları da mümkün değildi. Çünkü bir tarafta silahlı hainler diğer tarafta silahsız Türk milleti. Ama oldu bu defa darbeye darbe oldu.Darbeci hain kafalar uyduruk mahkeme tiyatrosunu oynayamadılar, darağacını kuramadılar.
DÜNYADA DARBEYE DARBE YAPAN TEK MİLLET TÜRK MİLLETİDİR.BAŞKA ÖRNEĞİ YOK.
Şimdilerde ilgili ilgisiz her tarafa darbeye direniş sembolü kahraman şehit Ömer Halisdemir ismi verilmekte, meydanlara 15 Temmuz adı verilmektedir. Tüm Türkiye’de aynı işlemin yapıldığı görülmektedir.Bunlar yapılmalı ancak bu yapılanlar yeni darbe teşebbüslerini önleyecek midir? Hayır, önlemeyecektir. Bu isimlendirme gayreti kadar da yeni darbeleri önleme gayreti olmalıdır. Esas kalıcı olan da budur. Daha asla büyük küçük, açık kapalı hiçbir darbe, hatta teşebbüsü, hatta düşüncesi bile olmasın. Hiçkimsede olmasın. Sonsuza dek gelecek nesiller o lanet olası darbeleri yaşamasınlar, görmesinler, bilmesinler. Darbeler sadece kötü hatıralar olarak kalsın. Darbesiz yüzyıllar geçsin ve hatta mümkünse hatıralarımızdan dahi silinsin.