12 eylül darbesinin 39. yıldönümü... 39 yıl sonra bile o günleri hatırladığımız gibi 100 yıl sonra da 12 eylüller unutulmayacaktır.
Şunu bulmek gerekir ki, hiç kimsenin bu memlekette canı öyle istediği için darbe yapmaya hakkı yoktur. Hiç kimse devleti, demokrasiyi kendi kafasına göre yönlendiremez ve şekillendiremez. Birgün olur bunun hesabı mutlaka sorulur.
12 Eylül çok açık darbedir. Bu darbenin failleri yargılanmış ve suçlu bulunmuştur. Ancak, adalet 12 Eylül darbesini gerçekleştirenler için çok geç tecelli etmiştir.
12 eylülden sonra tedricen demokrasiye geçilmiş olsada 12 eylül'ün baskı ve zulmu kesintisiz sekiz yıl sürmüştür.
Ceza evlerinde Ülkücüler her şeye rağmen kimliğini , duruşunu muhafaza etmiş ve hatta daha şuurlu bir hale gelmişlerdir. Zaten Ülkücülerin bir çoğu 12 eylül darbesinde 17 ila 25 yaş arasında olduğunu düşünürsek bu daha iyi anlaşılır.
12 Eylül öncesinde olduğu gibi 12 Eylül sonrasında da ülkücüler hep üvey evlat muamelesi görmüştür.
12 Eylül Darbe dönemini konu alan TV dizilerinde milliyetçiler kötülenmiştir. Bütün bunlara karşı ülkücülerin yapmak istediği filmler ise genel olarak engellenmiş, maddi imkansızlıklardan dolayı başarılı olamamıştır. Solun arkasında ki medya desteği ve müthiş para desteği ile sanat camiasının ağzını şaplata şaplata henüz film doğmadan anlatmaya başlamaları bile solun yaptığı filmleri gerçeklerden uzak olduğu halde başarılı kılmaya yetmiştir.
12 Eylül öncesinde Propaganda konusunda güçlü olan sol, 12 Eylül sonrasında da çok profesyonelleşerek sinema ve sanat camiasında, gazete ve kitap dünyasında çok güçlü bir potansiyel oluşturarak vatandaşları kısmende olsa etkilemeyi başarabilmişlerdir. Sanki 12 Eylül'ün mazlumları solcular, devrimciler, teröristlermiş gibi gösterilerek, ülkücüler yok farzedilmiş, kan emen birer vampir gibi , katil gibi, serseri gibi gösterilmiştir.
12 Eylül öncesinde binlerce Türk gencini öldürülen acımasızca camilere, Türk askerine, Türk Polisine saldıran onlar değilmiş gibi ülkücüleri öcü gibi göstermek bir yapıt, büyük sanatçı gibi ünvanlarla değerlendirimiştir. Solcular, 12 Eylül ile ilgili Yalan-yalnış bilgilerini, sinemadan, kitaba, tiyatroya, ve gazetelere kadar sokabilmiş, istedikleri ölçüde algı yaratmada başarılı olmuşlardır. Sol ilerleyen zaman diliminde kamuoyunda bilgi eksikliğine yol açmıştır.
Ülkücü camia Basın camiasında başarılı olabilecek bir fırsat bulamamıştır. Bu işi yapabilecek heves ve heyecana bilgi ve beceriye sahip insanlar ise Zaten ancak evini geçindirebilecek bir kaynağa sahip olduğundan başarılı olmaları mümkün olamamıştır.
Tüm dünyada çok güçlü bir silah gibi telakki edilen medya ve kitle iletişim araçları ülkücü camia tarafından yeteri kadar kullanılamamıştır. Bugüne gelindiğinde ise hala bu konuda etkin olunmadığı görülmektedir.
Kitapsiz, medyasız, televizyonsuz, velhasılı kitle iletişim araçlarını yeteri şekilde kullanmadan 12 eylül'ü bir başkaları yazacak, bir başkaları filimlere ve tiyatrolara konu edecek ve dolayısıyla tarihe maledeceklerdir.Bir başkaların yazdığı tarihi ise Milliyetçi, ülkücü , vatanperverlerin çocukları, torunları okumak zorunda kalacaktır. Belki de babalarının ve dedelerinin yaptıklrından utanacak kıvama getirilecektir. Vessalam