12 Mart, 12 Eylül’e, 28 Şubat, e Muhtıra (27 Nisan), 17-25 Aralık, Erkenekon vs. tutuklamaları 15 Temmuz’a BALANS AYARI vermek için provalardır.
Okyanus ötesi 27 Mayıs’ta, iktidarda tutmaktan vazgeçtiği ekibin başını almış, 12 Eylül’de kargaşa ve kaos tohumları ekmiş ve 15 Temmuz’un yoluna asfalt döşenmesini gerçekleştirmiştir ama 15 Temmuz’da iktidarın başını alamamış, kıç üstü oturmuştur.
27 Mayıs’ın galipleri, mağrurları 15 Temmuz’un mağlupları olmuştur ve bu yüzden çok hırçındırlar.
15 Temmuz başarılı olsaydı şu an bizi yönetenler ABD’nin/FETÖ’nün atadığı “Yurtta Sulh Konseyi”nin hainleri olurdu.
27 Mayıs ve 12 Eylül’de kazananların gayrı meşru çocukları 15 Temmuz’da kaybetti.
En önemlisi, 15 Temmuz’da, 27 Mayıs’ta olduğu gibi halkın gözünün içine baka baka kendi seçtiklerinin idam edilmesi alçaklığı yaşanmamıştır.
27 MAYIS
*27 Mayıs’ta “kıyma makinalarında kıyılıp tavuk yemi yapılmış gençler” en alçak yalanlardan biriydi.
*O alçak gecede birbirinden çok farklı görüşteki 38 kişi Millî Birlik Komitesi (MBK) olarak öne çıkmıştı.
*MBK “İktidarı devirelim” düşüncesi ile yola çıkar ama görülür ki esas amaç muhalefeti iktidar yapmaktır.
*MBK’ni güden çoban ve yerli işbirlikçileri, 13 Kasım saat 00.07’de aynı görüşte olmayan 14 kişiyi yurt dışına ZORAKİ DİPLOMAT olarak görevlendirir. Bu 14 kişinin tek ortak yanı 1950/60 arasının azgın muhalefetine iktidarı hediye etmemektir.
*Yine de bu 14 kişinin bazıları ve MBK’nin çoğunluk üyeleri sonradan CHP’de siyaset yapmışlar, geri kalanlar için de deMOKrazı’nın bağrına hançer gibi sokulan “Tabii Senatörlük” ikramiyesi verilmiştir.
*Yapılan bu gece baskının adı “27 Mayıs Devrimi”dir ve yıllardır bayram olarak dayatılıp kutlanmıştır.
*27 Mayıs bir başbakan ve iki bakanı “zevkle” astırmış ve bunun bayramını kutlamıştır.
*Halk, olayları koyun gibi izlemiştir.
12 EYLÜL
*12 Eylül, 27 Mayıs’ın dolaylı çocukları, ABD’nin “Bizim Çocuklar” dediği maşalarca yapılmıştır.
*12 Eylül’ün en çirkin itirafı “Olgunlaşsın diye tam bir yıl bekledik” cümlesidir.
* Bu gece baskını, 5 kişilik Konsey tarafından becerilmiş ve sürdürülmüştür.
*Konsey’in “netekim” paşası zaman zaman dini fetvalar verir, “Atatürkçülük” maskesi ile yapardı yapacağını.
* “Bir sağdan/bir soldan asma…” sı yüzünden 12 Eylülcüler, 27 Mayıs’ın şakşakçıları tarafından sevilmemiştir.
*Bu gece yarısı baskınında da halk, ölü koyun taklidi yapmıştır.
*12 Eylül, siyaset kurumuna karşı “tarafsızmış” görüntüsü vermiş, herkesi derdest etmiştir.
*12 Eylül’ün en büyük eseri FETÖ çetesi elebaşının parlatılması “Ilımlı İslâm”ın temelinin atılması olmuştur.
*FETÖ, 1999 seçimleriyle hükümet ortağı olmuşsa, ( DSP’yi desteklemesi, dönemin başbakanının yurt dışındaki okulları ziyareti ve övgüleri…) bunda, 12 Eylül’ün parmağı vardır.
15 TEMMUZ’A GELİNCE…
*Burada da “Yurtta Sulh Konseyi” diye bir çete vardır. (İhanet öncesinde bazı siyasetçilerin “Yurtta Sulh” vurgusu yapması dikkat çekici bir tesadüf olarak mı anılmalıdır acaba?)
*Çete başı ZAT, asıl efendilerinin korumasında, ABD’dedir.
*Harekâtın planlanan saatten önce erken uyarı yapması Allah’ın bir lütfudur.
*Daha baştan, kahraman bir vatan evladı “Kalkışmanın karşısında, hükümetin yanındayız” diye bir açıklama yapar. Bu açıklama, asker, sivil, bürokrasi içerisindeki şuurlu vatanseverlere direnme talimatı, hükümet ve devlet yetkililerine can simidi olmuştur.
*Yine Sayın Bahçeli’nin önerisiyle Sıkıyönetim değil “OHAL” uygulaması başlamıştır.
*15 Temmuz’a gelirken devlet gemisine su aldıran aklı, şuuru karışıklar zümresi, var olmak/yok olmak arasındaki ince çizgiyi görmüş, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme esaslarını yeniden gözden geçirmiş bir duruma gelmişlerdir.
Dileğimiz, o gecenin devlet adamlarına ders olması ve tutturdukları doğru çizgiden sapmamalarıdır.