Ülkede işsizlik, terör, toplumsal ahlak bunalımları artmışsa, ekonomi kötüye gidiyorsa, adalete güven kalmadıysa ve mevcut iktidarın çözüm getirmesi mümkün değilse seçim kaçınılmazdır.
Bütün meselelerin çözümü siyasette ise çözüm üretecekleri, halka sormanın yolu seçimdir. Yalnız ben meselelerin çözümünde vatandaştan, STK’lara, Üniversitelere, siyasete her kesimin sorumluluğu olduğuna inananlardanım.
Sorunlar:
İşsizlik nasıl biter? Terör nasıl yok edilir? Yargı bağımsızlığı, adalet nasıl sağlanır? Asgari ücrete, özel şirketlerde günde 10-12 saat çalıştırılan üniversite mezunu gençlerin, yıllardır ataması yapılamamış gençlerin derdine çare nasıl bulunur? Yoksul, fakir vatandaşlarımızın durumu nasıl düzelecek? Hırsızlığın, çalıp - çırpmanın, yolsuzluğun, hortumculuğun önü nasıl kesilecek?...
Biliyor muyuz?
Turizm en zayıf duruma geldiyse, dünya çapında kaliteli markalarınız yoksa, Japonya gibi teknoloji yaratamıyorsanız, Çin gibi dünya devi şirketlerin yatırım merkezi değilseniz, yüksek kaliteli ihraç mallarınız yoksa, yaşam düzeyiniz yüksek değilse, dünyanın en işlek limanları olamadıysanız, ticaret kavşağı değilseniz, yabancı yatırımcı gelmiyorsa, enerji üretemiyorsanız, sularınıza hâkim değilseniz, üniversitelerimiz Kendi aşımızı ve de kendi tohumlarımızı üretmekten bile acizse, bilim ve teknolojin milli gelire katkı sağlamıyorsa, bilim yoksa; nasıl kalkınacak, gelişecek ve ilerleyeceksiniz?
Güçlü ekonomiler kaliteli üretime, kaliteli üretim de kaliteli bilimsel çalışmalara, bilimsel çalışmalar ise kaliteli bilim adamlarına bağlıdır. Kaliteli bilim adamları da düzgün eğitimin üretimidir. Dünyada eğitim kalitesinde neredeyiz?
Bilimin gücünü anlayan kaç tane siyasi var?
Milleti nasıl bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama kavuşturacaksınız?
Milletin meselelerine, milletin vicdanından çıkmış milletvekilleri mecliste, el kaldırma indirme makinası olarak görev yaptıkları sürece, çözüm üretmeleri mümkün mü?
Ya da Genel Başkanların belirlediği adaylar olarak seçilen milletvekilleri, ne kadar milletin vicdanından çıkmış sayılır?
Demokrasimiz gerçek demokrasi mi?
Kiminle:
Ne yazık ki halk ben oy verdim, seçtim, işim bitti. Artık gerisini seçtiklerim halletsin düşüncesindedir. Denetim, hesap sorma yok.
Anlayış giden ağam, gelen paşam.
İnsanlar günlük düşünüyor. Geleceği düşünerek karar vermiyor.
Çıkarı olanlara, olacaklara yanaşıyor, onlarla konuşuyor, görüşüyor.
STK’ların birçoğu ya tam siyasi yandaşlıkla hareket etmekte ya da hükümetle – iktidarla ters düşmemek için yanlışa, kötüye ses çıkarmamaktadır.
Kamu kuruluşu yöneticileri makamlarını koltuklarını korumak için devletin değil, siyasi iktidarın memuru gibi görev yapmaktadırlar.
Zaten atamalarda liyakat değil, yandaşlık geçerli.
Her şey eski tas, eski hamam.
Son söz:
Seçim olur mu?
Bir çok ihtimal üreten hayat için derler ki; ‘yarın için bir şey söyleme!’ Ve elbet iyi dileklerden başka.