Toplumun temeli aile, ailenin temeli kadındır. Aile bir milletin geleceğidir. Türk aile yapısının, Türk toplum düzeni ile Türk ahlâk ve göreneklerinin yaşamının en temel sebebi ve gücü Türk kadınıdır.
Geçen yüzyılın ikinci yarısından başlayarak günümüze kadar medyanın toplum üzerinde olumlu olumsuz bir etkiye sahip olduğu kuşkusuzdur. Medya toplumdaki kimi değer ve görüşleri aşındırırken kimilerini de öne çıkararak çocukluğumuzdan yaşlılığımıza hayatımızın bütün süreçlerinde değer ve karakter oluşumumuzu etkilemektedir.
Medyanın hazırladığı ve yayımladıkları içerik bakımından, çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere hepimizi çizgi film, dizi, konser gibi yayınlarla bazı değerlerimizi dönüştürerek etkilemektedir.
Terörün, şiddetin, cinnetin, uyuşturucu bağımlılığının, asayişsizliğin, işsizliğin, huzursuzluğun, saygısızlığın sevgisizliğin arttığı günümüzde, bu etkilerin olumsuz sonuçlarını en aza indirmek için gerekli önlemler çabucak alınmalıdır.
Olumsuz etkiye çok çeşitli ve sayısız yayınlardan bir örnek: Ne yazık ki tv’lerde ki cahil, boş kişilerle yapılan uyduruk -kurgu evlendirme programları; seviyesiz, kimliğimiz ve kültürümüzden izler taşımayan, çarpık ilişkiler ağırlıklı dizi ve sinema filmleri; tarz-stil gibi kıyafet programları ev kadılarımız başta olmak üzere, genç kızlarımızın ve halkımızın çoğunun en önemli gündemi, sohbet konusu olmuştur. Günde, sohbette, yemekte, düğünde, bayramda konuşulan öncelikli konulardan biri olmuştur.
Haliyle alıcısı çok olan ve bolca ilgi gören bu programları tv’ler tam gün bu tür programlar yapıyor, yayınlıyor.
Bu programlar toplumun uyuşturucusu, afyonudur. Beynini, aklını, gönlünü köleleştiriyor, tutsak ediyor.
Dilimizi bozuyor.
Sağlıklı aile içi iletişimi, ilişkiyi bitiriyor. Sağlıklı bir toplum hayatı için sağlıklı aile ilişkileri çok önemlidir. Sağlıklı aile yapıları huzurlu bir toplum oluşturur.
Okumayı, yazmayı, başka şey düşünmeyi bıraktırıyor.
İnsanlarımızın cahil kalmasını sağlıyor. Toplumda kara cahiller çoğalıyor.
Bütün zamanını alıyor.
Çalışacak zaman bırakmıyor, tembelleştiriyor.
Toplumdan ve iş hayatından uzaklaştırıyor.
Eğitim ve görgü eksik, yetersiz, yanlış oluyor, dolayısıyla da kültürlü ve bilgili olunamıyor.
Çocuğun eğitim ve görgüsünde, birinci derecede kadının etkisi olduğu için Türk kadını kültürlü ve bilgili olmazsa, geçeğimizin sağlıklı, huzurlu, başarılı, güçlü ve ileri olması mümkün olmaz.
Türk kadını ölü fikir ve düşüncelere sahip olmamalıdır. Gerçek hayat yolunun kurucusu, yürütücüsü olmalıdır. Toplumu düzenleyen ve güden, canlı düşüncelerin bir izcisi olmalıdır.
Türklerin tarih sahnesine çıktığı dönemden beri bilinmektedir ki Türklerde ailenin temelini teşkil eden kadın, evin orta direği, erkeğin can yoldaşı ve hepsinden önemlisi kutlu Türk çocuklarının annesi olmak gibi üstün niteliklere sahiptir. Ve bu anne kimi zaman hâkim, kimi zaman komutan, kimi zamanda devlet başkanı, hatta bazen de Türk ülkesi için savaşan rütbesiz bir askerdir.
Milli kültür birliğinden, varlığından ve değerlerinden hızlı bir şekilde uzaklaşmakta olan ve kişiliksiz bir toplum olmaya başlayan milletimizin kurtuluşunda Türk kadını büyük bir görev ve sorumluluk üstlenmektedir ve günümüze bakarsak artık daha da üstlenmesi gerekmektedir.
Dilde, Fikirde, İşte Birlik sağlanması Türk kadınının bu kutlu yürüyüşü, görevi üstlenmesi ile mümkündür. Bu kutlu yol için Türk kızı, Türk kadını bilim, akıl, mantık ve gönül olarak çalışmalar yapması ve sunması gerekmektedir.
Türk kadını bilir ki: “Kişiler yok olur. Var olan millettir.”