HAREKET

Milliyetçi Hareket Partisi isminin içinde bulunan HAREKET rast gele seçilmemiştir.

Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ ve ülküdaşları, gönüldaşları HAREKET kelimesini Türk milletinin güçlü geleceği için seçmişlerdir.

Çünkü evrenin özü titreşim ve harekettir. Hareket, durağanlığı, kalıpları, katılaşmayı taşıyamaz. Hayatın doğasına uyar.  Çünkü hayat, sadece dünyadaki gelişme ve değişkenlerin etkisi altında değildir. Aynı zamanda, koca uzay – evrenin önemsenmeyecek bir noktası olması bakımından, evrensel değişkenler ve gelişmelerin de baskısı altındadır. Bu sebeple, hayatın gidişini denetlemek, insanlar ve insan düşüncesi için olası değildir.

Atatürk’ün dediği gibi; “Sistem, hayatı dondurur… Önce bir uygarlığa beşik olsa bile, sonunda beşeriyete mezar olur.”

Elbette;
Milletler gücünü köklerinden, asli ve kurucu unsurlardan ve tarihinden alır. Tarihi kurum, varlık ve değerlerinden alır.  Kapsamı da, yaşaması da ona bağlıdır.

Onlardan kopmadan;
Türk milleti için bilim, yükselme, ilerleme, gelişme, kalkınma, büyüme, güç-güçlü olma, uygarlık, önderlik istiyorsak HAREKET şart.

“Türk Cihan Hâkimiyeti Ülküsü için HAREKET şart.”
“Dünyaya Düzen Verme Ülküsü için HAREKET şart.”
“Dilde, Fikirde, İşte Birlik için HAREKET şart. ”
“Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak için HAREKET şart. ”
“Türk milletini çağlar üzerinden sıçratmak için HAREKET şart.”
“Turan – Türk Birliği Ülküsü için HAREKET şart. ”
“Devlet-i Ebed Müddet için HAREKET şart.”
Özetle; Türk’ün kutlu ülküsü Kızılelma için HAREKET şart.

Bu şartlar için;
HAREKET inlere çekilmemeyi ve sürekli toplumla birlikte olmayı gerektirir.
HAREKET çalışmayı, araştırmayı gerektirir. Çünkü çalışan araştıran kim olursa yüce yaradan ona vermektedir.
Çünkü HAREKET canlılıktır, coşkudur, etkinliktir, hizmettir, berekettir.

Sözün özü:
HAREKET’siz Ülkücülük olmaz. Ülkücü Hareket’te HAREKET şarttır.
Türk milletinin vicdanın sesi olması için, ismindeki HAREKET’in seçilme gerekçesi için,
Milliyetçi Hareket Partisi’nde HAREKET şarttır.

Kutlu Uyarı: “Ey Türk, titre ve kendine dön!...”