Yeni anayasaya ihtiyaç var mı derseniz, çok gerekli değil derim. Madem macun tüpten çıktı, geri sokmak mümkün olmadığına göre bu macunu en uygun şekilde kullanmak gerekmektedir.
Konuyu PKK, HDP ve siyaset kurumu üzerinden ele almak gerekmektedir.
PKK ne demektir, önce bunu bilmemizde fayda var.
Kürdistan İşçi Partisi, yani Kürtçe ifadesiyle “Partiya Karkerên Kurdistan”ın kısaltmasıdır PKK ve Marksist-Leninist, etnik ayrılıkçılık temelli bir ideolojiye sahiptir.
"HDP demek, PKK demektir. HDP, PKK'dan aldığı emirle hareket eden bir siyaset kuklasıdır" diyenler çok isabetli bir yargıya varmıştır. Bu yargıya şunu eklemek yanlış olmaz:
Kim HDP’nin yanında yer alıyor, açık gizli ittifak ediyorsa PKK’ya, dolayısıyla PKK’nın arkasındaki ABD ve AB’ye hizmet ediyor demektir.
PKK sınır ötesinde yuvalanıp oradan sızarak yurt içinde eylemler gerçekleştirmiştir özellikle 1984’ten beri. Örgütün başı Abdullah Öcalan güvenlik güçlerinin Mayıs 1979'da Elazığ'da PKK’nın hazırlık kadrosu üyelerinin tutuklaması üzerine bir kaçakçı yardımıyla sınırı yürüyerek geçip Temmuz 1979'da Suriye'ye yerleşti. Ekim 1998'de Şam Hükûmeti tarafından mecburen sınır dışı edilene kadar orada yaşamış, aldığı destekle örgütü besleyip büyütmüştür.
1984’te kurulan ve aynı yıl 15 Ağustos günü Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde yapılan baskında karakollara ve askeri lojmanlara bombalı ve silahlı saldırı düzenledi PKK. Bu, PKK’nın ilk saldırısı olup o günden sonra çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan tam 6021 sivil vatandaşımız katledilmiştir.
Bu sayıya, güvenlik güçleri ve öğretmen, sağlık görevlileri gibi devlet memurları dâhil değildir. Katledilen bu 6021 insanımız ana dili Kürtçe olan vatandaşlarımızdır. Kaldı ki Abdullah Öcalan Kürt değildir ve Kürtçe bilmemektedir.
Kürtlerin temsilcisi olduğu iddia edilen HDP ve dengi partiler PKK’nın sivil katliamlarında ya susmuş ya suçu güvenlik güçlerine atarak tezvirat (anti propaganda) yapmışlardır.
Son yıllarda belediyelere ait araçlar terör örgütüne lojistik destek sağlama yanında bombalı saldırılarda bile kullanılmıştır.
Suça bulaşan belediyelerin başkanları görevden alınıp yerine kayyum atanınca HDP’nin yanında CHP’li bazı siyasiler ortalığı yangına yerine çevirmiş, emniyet güçlerimizin işini zorlaştırarak teröre destek vermişlerdir.
Geldiğimiz bu noktada,
Terör örgütünün siyasi uzantıları hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle hazırlanan fezleke TBMM'ye gelmeden saflar belli olmaya başlamıştır.
Kim terör örgütünün katlettiği binlerce masumun kanını görmezden geliyorsa asıl suçlu onlardır.
Kim “dokunulmazlık” kisvesinin arkasına sığınıyor ve bölücülere destek veriyorsa onlar da terörü teşvik, himaye etmek ve övmekten hukuki takibata uğramalıdır.
Neyse, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP ile ilgili resen inceleme başlatmıştır. Süreç biraz uzundur…
Parti kapatılmasının Avrupa’da örnekleri vardır. İşlerine gelince Avrupa’dan örnek veren bölücü unsurlar, içeride bu olaya sözde demokrasi adına karşı çıkıyorlar.
Terörle bağlantısı olan partiyi kapatmak yerine, böyle bir partinin kurulmasının önünde engeller bulunmalıdır. Yine, terör örgütüyle ilişkisi tespit edilen milletvekilleri derhal yargılanmalı, o zamana kadar aldığı aylık ve yolluklar gecikme faiziyle birlikte tazmin edilmelidir. Ayrıca bu tür partilere hazine yardımı yapılmamalıdır..
Şu anda Yeni Anayasa yapılması gündeme gelmişken yapılacak en önemli şey şudur:
Anayasa değişikliği ile birlikte Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanununu yeni Anayasa ile uyumlu hâle getirilecek şekilde düzenlenmelidir.
Önümüzdeki birkaç ay çok önemlidir. HDP konusu kesin sonuca ulaştırılırken TBMM’nde kadrolu terörist bulundurulmasının önünü tamamen kesecek tedbirleri almak gerekmektedir.
Vatanseverlerle ülkemizin kötülüğünü isteyenleri net bir şekilde ayrıştıracak mihenk taşıdır fezleke konusu ve yapılacak oylama da turnusol kâğıdıdır.