“İlmi yazıya bağlayınız” hadîs-i şerîfi, istikameti üzre mânalı güzel sözlerle devam ettirilmiş ve “Söz uçar yazı kalır” atasözümüzle de, yazıya verilmesi gereken bir değer bulmuştur.
Bu da gösteriyor ki, ‘yazı’, dolayısıyla ‘fikir-bilgi hazînesi’ olan kitaplar, her devirde, insanlığın önünü görebilmesi bakımından en kıymetli varlıklar olmuşlardır.
Bu yazımda, biri, yabancı bir müellif tarafından kaleme alınan ve diğeri de, Türk dili sahasındaki görüşleriyle önemli bir yere sahip bulunan bir ilim adamımızın olmak üzere iki ayrı kitaptan söz edeceğim.
“TÜRKLERİN MÂNEVÎ GÜCÜ”
1970’lerde, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen “100 Temel Eser” yayın hamlesi, arzu edilen hedefe ulaşamasa da, belli sayıda çok kıymetli eser yayınlanmasına vesîle olmuş ve bilâhare, 1978-1981 yılları arasında ise,Tercüman Gazetesi tarafından, âdeta bunun devamı niteliğinde “Tercüman 1001 Temel Eser” adıyla yayın faaliyetine geçilmiştir.
Esâsen; bunda da, hedeflenilen kadar yayın yapılamamış olsa bile, çok değerli eserlerin yayını sağlanmış ve büyük bir kültür hizmetine imza atılmıştır.
MEB tarafından “100 Temel Eser” olarak yayınlanan kitaplarda, yayın tarihî bulunmasına rağmen, Tercüman Gazetesi’nce yayınlanan “1001 Temel Eser” kitaplarında tarih bulunmamaktadır. Gerek, o dönemin Millî Eğitim Bakanlığı ve gerekse Tercüman Gazetesi tarafından yayınlanan bu eserler, kütüphânelerimizi şenlendirerek bu hizmeti devam ettirmektedirler.
Bunlardan biri; F(ı)ransız romancı ve F’ı)ransız Akademi Üyesi Claude Farrere (1876-1957) tarafından yazılan ve Orhan Bahaeddin tarafından Türkçe’ye tercüme edilen 230 sayfalık eserdir.
“Eser ve Yazar Hakkında” başlığını taşıyan bölüm, bize, şu bilgilerle ışık tutmaktadır:
“TERCÜMAN-1001 Temel Eser serisinin bu kitabıyla, ünlü Fransız yazarı Claude Farrere’in iki ayrı eserini birden okuyucularımıza sunuyoruz. Birincisi: Türk Şuuru, Türklük ve Türkler’le ilgili hikâyeler külliyatı; ikincisi: Türkiye’nin Mânevî Kuvvetleri ise bir fikir eseridir.
Bu eserlerle ifade edilen duygu ve fikirler, bir Türk yazarının kaleminden çıksaydı, o yazar, vatanını içi titreyerek, gönülden seven bir kimse olarak tabiî kaşılanır, sevilir, takdir edilirdi. Ama, bu satırları yazan, bir yabancı olduğuna göre, eser, apayrı bir kıymet, dikkatle üzerinde durulmaya değer bir hususiyet kazanıyor.” (Sf. 7)
Bu değerli eserden kısa bir nakil yaparak bir örnek sunuyorum.
Claude Farrere diyor ki:
“Ve eğer Fransız olmasaydım, Yunanistan’a karşı, İngiltere’ye karşı, hemen hemen bütün Avrupa’ya karşı Ankaralı dostum Kemal Paşa’nın yanında öyle candan savaşırdım ki!..
Ayıplanan, hücuma uğrayan, tenkid edilen, kendisini koruyacak gazetesi olmayan Türk! Hakarete uğradığı zaman cevap vermeyen Türk!..O Türk, namusludur, vefâkârdır, dürüsttür; katı bir görünüşü vardır belki. Ama zayıflara ve iyilere karşı inanılmayacak kadar yumuşaktır.
İstanbul’un Türk mahallelerinde ne ağlayan bir kadın sesi duyulur, ne de ağlayan bir çocuk vardır.”
Mutlaka okunması gereken bir eserdir!..Hararetle tavsiye ederim!..
“TÜRK DİLİ NEREDEN GELİYOR, NEREYE GİDİYOR?”
Yazarı: Ali Fehmi Karamanlıoğlu’dur. Eserini, “Türklük bilgisi’nin büyük bilgini aziz hocam Reşid Rahmeti Arat’ı rahmetle anarak’ sözleriyle, hocasına ithâf etmiştir.
Karamanlıoğlu, 1932 tarihinde doğmuş ve çok genç yaşında, çok değerli eserler vererek, doçent pâyesi aldıktan sonra, 1973 tarihinde 41 yaşında vefât etmiş çok değerli bir ilim adamımızdır.
Ali Fehmi Karamanlıoğlu; vefâtından bir yıl önce yayınladığı bu eserine yazdığı Mayıs 1972 tarihli ÖNSÖZ’de şöyle diyor:
“Hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın şu sözlerine aynen katıldığımı belirtmekle yetiniyorum: “Türkiye’nin en mühim kültür dâvası, hiç şüphesiz, dil dâvasıdır. O, bütün dâvaların başında gelir. Onu hal etmedikçe, kültürle alâkalı diğer meseleleri hal etmeye imkân yoktur. Çünkü düşünce ve duyguları nesilden nesile, insandan insana nakletme vasıtası olan dil, her türü kültür faaliyetinin temelini teşkil eder. İnsanoğlu, dili vasıtasiyle, dile dayanarak düşünür; dil vasıtasiyle bilgi edinir; millî ve içtimaî tesanüt dil ile olur.” (Nesillerin Ruhu, Hareket Yayını, İstanbul 1967)
“Türk Dili Nereden Geliyor, Nereye Gidiyor?”, sahasının en önemli kitaplarından biridir. Bu sebeple, en azından, konu başlıklarını takdîm etmenin faydalı olacağını düşünüyorum:
“Türk dilinin eski ve yeni çağları; Türk dilinin bugünkü lehçe ve şiveleri; Eski Türkçe; Orta Türkçe; Yeni Türkçe; Modern Türkçe; Sonuç; Konu ile İlgili Yayınlar; Türk Lehçe ve Şivelerinin Bugünkü Yayılışını Gösteren harita”
Türk dili sahasında; Nihad Sâmi Banarlı, Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Peyami Safa, Necip Fazıl, Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Yavuz Bülent Bâkiler ve S. Ahmet Arvasî gibi birçok ilim ve san’at insanının Türk dili hakkındaki kitapları yanında, Ali Fehmi Karamanlıoğlu’nun bu eserinin de önemli bir yeri vardır.