Tıp sahasındaki akademik eserleri yanında, sosyoloji ve millî kültürü ilgilendiren hususlarda da, “Akademik Bakış-1, Akademik Bakış-2, Pontusculuk-Misyonerlik, Türklüğe Bakış, Sevdamızın Adı Amasya, Sağlıkta Sistemin Adı Var, Yükseköğrenimde Sorun Yok, Gerçeğe Hû Diyelim, Mistisizm ve Tasavvuf, 21. Yüzyılda Türk Cihan Hâkimiyeti, Devlet, Mustafa Kafalı, Aşiretleşmenin Eşiğinde Koç Mehmet’in Torunları, Koca Reis Fahri Uzun, El Neştere Değince ve Yakılacak Kitap gibi, birçok esere imza atan Prof. Dr. Kenan Erzurumlu’nun son kitabı, “Genetik Ve Milliyet” başlığını taşımaktadır.
Yeni ve derinlemesine bir bakış açısıyla “Genetik ve Milliyet” münâsebetini ele alan 196 sayfalık eser, Ordu Üniversitesi tarafından neşredilmiştir.
Prof. Dr. Erzurumlu; eserine, “Önsöz Yerine” başlığıyla yazdığı takdîm yazısında şöyle demektedir:
“Bu çalışmada iki temel-tartışılmaz kabulümüz dışında tüm fikir ve bulguları tartışmayı amaçladık.
O iki tartışılmaz kabulümüz, millî kimliğimiz ve inançlarımızdır.
Onların dışında tüm fikirleri tartışmaya açığız/tartışacağız.”
Belki, dünya için değilse bile, Türkiye için ‘tâze’ diyebileceğim konuların ele alındığı “Genetik ve Milliyet” mes’elesi ve irtibatı, enine boyuna, çepeçevre düşünülmüş, masaya yatırılmış ve târihî bir muhtevâyla sunulmuştur.
Zâten; yazar Prof. Dr. Erzurumlu’nun ifadesinden anladığım kadarıyla da, bizim için, bu ‘tâze’lik, “tartışmayı amaçladık” ve “tartışmaya açığız/tartışacağız” sözleriyle, henüz bitmiş olamayacağının işâretini vererek, mevzûyla ilgili olanlara/ilgi duyanlara/görüş beyan etmek isteyenlere, nâzik bir dâvet yapmaktadır.
Irk ve buna bağlı olarak da ırkçılık mes’elesini, biyolojik ve sosyoljik temelleri ve sebepleriyle ele alarak tartışmaya açan yazar, bütün bu gelişimleri şu anabaşlıklarla verir:
“Irkçılık mı Dediniz?, Biyolojik Irk, Genetik Bilimi ve Irklar, İnsan Genetiği ve Antijenler, Genetik Bilimi ve Soyaçekim, Genetik Açıdan Irklar, Türklüğün Genetiği, Antropolojik Irkçılık, Türkiye’de Antropolojik Irkçılık Araştırmaları, Atatürk Sonrası Türkiye, Antropolojik Araştırmaların Genel Değerlendirilmesi, Günümüzde Antropoloji, Arkeoloji, Mu Kıtasından Gelenler, Tarih ve Irklar, Tarih Öncesi İnsanlık, Tarihi Devirler, Arkaik ve Antik Çağlarda (Proto-) Ön Türkler, Türk Kültürünün Evreleri, Yazı ve Tarih, Tarihî Belgeler ve Tartışmalar, Arkeoloji ve Tarih, Millet ve Milliyet Nedir?, Milleti Oluşturan Etkenler, Milletlerin ve Milliyetlerin Tarihçesi, Türk Soyunun Genetik Gelişimi, Dil: Türkçe, Dinî Kaynaklarda ve Mitolojilerde Türkler ve Turan, Tarihî Kaynaklarda Türk Şeceresi, Yazılı Kaynaklara Dair, Irk Irkçılık ve Türkçüler”.
Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, “Türklüğün Genetiği” başlığını taşıyan bölümde şu bilgiyi veriyor:
“Türk ırkı, soyu ve milletinin genetiği ile ilgili araştırmalarda kullanılabilecek 2 kaynak vardır: Yaşayan Türk topluluklarındaki ve antik-arkaik çağlara ait kalıntılardan elde edilecek genetik, antropolojik ve kültürel veriler...
Bu noktada, “Türk” ve “Türklük” kavramlarının tarihçesi üzerinde durmak gerekmektedir.
Tarihte, “Türk” adı ilk kez Gök Türk dönemine ait belgelerde bulunmaktadır. Bu döneme ait belgelerde “Türk-Türük” adlarına rastlanılmaktadır.
M. Ö. 2700-3000 yıllarına uzanan eski Çin kaynaklarında geçen “Tu-kue” adının Türkleri kastettiği kabul edilmektedir. Türk adının Eski Yunan kaynaklarında geçen “Thrak, Targita, Tyrkae”, Hint kaynaklarında geçen “Turukha, Turuşka”, Ön Asya’da çivi yazılı metinlerdeki ülke adı “Turki” kelimesi ile Asurca çivi yazılı belgelerde geçen “Turukku” ve hatta Tevrat’taki “Togharma”nın Türklükle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kelime anlamı olarak, Türk adının “türemek” fiilinden çıktığı, “türe”, “töre” kelimesiyle bağlantılıdır. “Sağlam”, “güçlü”, “kuvvetli” anlamları kazandığı da kabul edilmektedir.
Kısacası, “Türk” adının geçmişi en fazla 5.000 yıla ulaşmaktadır. “Ön Türkler” biraz daha eskidir. Beş-on iki bin yıllık bahsedenler olmasına karşılık, kesin tarih verilememektedir.” (Sf. 44)
“(...) Irk kavramı, biyoloji ve genetik bir terim olmasına karşılık; etnisite sosyolojik bir terimdir. Etnisite, kültürel ağırlıklı sosyolojik bir yargıdır. Dil, din, tarih, soy, giyim tarzı, gelenek-görenekler belirleyicidir. Etnisite doğuştan değil, öğrenilmiştir. Dolayısıyla aynı soydan gelen kişilerin farklı etnik gruplar içersinde yer almaları mümkündür.” (Sf. 47)
Konu başlıklarından da anlaşılacağı üzre, eser, dikkate değerdir. Prof. Dr. Kenan Erzurumlu’nun, kendine mahsus üslûbuyla daha da önem kazanmaktadır.