Her şâirin / yazarın, kendi telâkkîsine / anlayışına / dünyâ görüşüne bağlı olarak kabullendiği 'temel değerler' vardır. Herkes; kendi dünyâ görüşünü, kendi akıl, zekâ ve idrâkiyle bir menzile / hedefe ulaştırmak gayreti içerinde bulunur.
Bu mânâda, Âşık Kemâlî Bülbül'ün de, şiirlerinde ele aldığı değişik mevzûlar yanında, esasa tesir eden, diğerlerine nazaran daha öne çıkan ana temaları gözden kaçmaz.
Vefâtından önce, O'nunla ilgili olarak yazdığım yazılarımın birinde şöyle bir tasnif yapmışım:
"Âşık Kemâlî Bülbül'ün; dînî ve millî muvzûlardaki hassasiyeti ve bu hususlara nüfûzu kadar, içtimâî hâdiselere de alâkası vardır. Haksızlık ve adâletsizlik karşısında asla sessiz değildir. O, bunları, sâdece söylemekle kalmaz; yer yer çâreler bulur; tekliflerde bulunur.
Şiirlerindeki ana temaları ise şu şekilde sıralamamız mümkündür:
1) Âile, 2) Çevre, 3) Türk ve İslâm Dünyâsı, 4) Kendisi, 5) Batı yâni Avrupa, 6) Millî ülkü şiirleri, 7) İslâmî temalar, 8) Siyâsî partiler hakkında övgü ve hicivler, 9) Sevdiği kişileri mevzû alan şiirleri, 10) Diğer umûmî - içtimâî şiirleri (okumak, tasarruf, Kızılay gibi)."
(Bknz: Âşık Kemâlî Bülbül Hakkında, M. Hâlistin Kukul, Samsunlu Âşık Kemalî Bülbül Hayatı - Sanatı - Şiirleri, Hazırlayan: Doç. Dr. Şahin Köktürk, İlkadım Belediyesi Yayınları, Samsun 2011, sy. 11)
Bu on maddelik tespit, şüphesiz ki, çok geniş tutulmuştur. Bununla şunu demek istemişizdir ki, Âşık Kemâlî Bülbül, yaşadığı sürece, bulunduğu mekânlarda, hemen hemen her konuya temas etmiş, bu hâdiselerle hemhal olmuş, bâzılarıyla hüzünlenip dertlenmiş, bâzılarıyla ise sevinmiş ve bahtiyar olmuştur.
Ancak; O'nun şiirlerinin bir de özü, mayası vardır ki, o da, mensubu olmakla şeref duyarak iftihar ettiği Türk milletine karşı hissettiği derin bağlılıktır. Âşık Kemâlî Bülbül; Türk'e yapılan hiçbir haksızlığa, iftiraya ve yanlış tavıra katlanamaz. Bu durum, sâdece şiirlerindeki temaları îzâh bakımından değil, hususî hayatında da şâhidi bulunduğum pek çok vak'ada kendini göstermiştir.
Hele de, son yıllarda, Türk kimliği üzerinde oynanan hâince oyunlar karşısında, vücûdunun bütün hâlsizliğine ve güçsüzlüğüne rağmen, bastonunu yere vurarak, tıpkı şaha kalkmak isteyen bir küheylân gibi tavırları, onun bu hassasiyetinin birer ifadesi olmuştur.
Âşık Kemâlî Bülbül; Türk'ü, asla "İslâm'sız" düşünmez. Hareketlerinin ve fikirlerinin merkezinde , mutlaka Türklük ve İslâmiyet düşüncesi mevcuttur. Bu bakımdan; işlediği bütün konularda, Türk târihi, Türk kültürü, Türk coğrafyaları... Türk milletinin, şanlı bayrağı, şanlı ordusu ve her kişisiyle kıymet bulur.
Doç. Dr. Şahin Köktürk, Âşık Kemâlî Bülbül'ün "Şiirlerindeki Temalar" başlıklı makalesinde şöyle demektedir:
"Âşık tarzı şiirlere bakıldığında 20. yy.a kadar aynı veya benzer temaların işlendiği görülür. 19. yy.ın ikinci yarısından sonra Batı'nın da etkisiyle kısmen siyasî söylemler görülmeye başlarsa da 20. yy. başlarında iki kutuplu bir dünya tasavvuru (Nato - Varşova Paktları) denilebilir ki, halk şairleri dâhil bütün sanat erbabını etkilemiştir.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde devleti ayakta tutmak niyetiyle seslendirilen "Osmanlıcılık, İslâmcılık, Türkçülük" fikirleri bir kurtuluş reçetesi olarak savunulmuştur. "İslâmcılık ve Türkçülük", Cumhuriyet kurulduktan sonra da fikrî planda ve siyasî alanda günümüze kadar etkisini devam ettirmiştir.
İslâmcı ve Türkçü - Turancı fikirlerle gençlik yıllarında tanışan Kemalî Bülbül, İslâmî hassasiyetleri ihmâl etmeksizin Türkçülük fikrini savunmuş, bu konuyu çeşitli yönleriyle dile getiren çok sayıda şiir yazmıştır. Onun mefkûreci şahsiyeti; siyaset, parti, lider; iki kutuplu dünyanın birine öfke diğerine sempati, Türk Dünyası, Turan ideali, Türkiye'ye hasmane tutum takınan millet ve ülkeler için yazdığı taşlama türündeki şiirlerde kendini gösterir." (Bknz: Göktürk, a. g. e. , sy. 48)
Tabiîdir ki, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden ve bilhassa Tanzimat'tan îtibâren başlayan, müstemlekeci kaba kapitalizmin hıristiyanlıkla hemhâl her türlü ateist- materyalist tavırlarını benimsemiş ve Atilla'dan bu yana, şuûraltını Türk düşmanlığı doldurmuş "Batıcılık" cereyânı, tam olarak ne olduğu da idrâk edilip anlaşılamadan, bâzıları tarafından 'körükörüne', tam bir saplantı hâlinde devamedegelmiştir ve görünen odur ki, bu durum, daha da sürüp gidecektir.
Bunu tâkiben, 'Marksizm - Leninizm - Stalinizm ile, Maoculuk' gibi bir takım hezeyanlarla meşgul edildiği ve gelişmesinin engellendiği yılların dehşet saçan sancıları arasında da yürünmeye çalışılmıştır.
Türkiye; maalesef, hâlâ, Batı hayranlığı, teslimiyetçiliği ve şakşakçılığı ile, Batı karşıtlığı ve düşmanlığı arasında - muhâkemesiz - bir yarış hâlinde gidip gelmektedir. Batı'nın, hangi "k(ı)riteri" bizim işimize yarar, hangisi yaramaz, maalesef, bu, pek de ön p(i)lânda görülmez.
Halbuki, Âşık Kemâlî Bülbül; "Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin; her şey Türklük için!" düşünce temelli bir kaynaktan beslenmiş biri olarak, şiirlerinde öncelikle, 'kendisi' yâni mensubu olduğu millet vardır.
Bu satırların yazarı olarak, benim "Selâm" başlıklı şiirime yazdığı "nazire"de bunu şöyle beyan eder:
"Tanrı Dağları'nın kopan rüzgârı
Şanlı ecdâdımın, en sâdık yâri
Rüyalarım gerçek olsaydı bari
Karasevdâlıyım muhterem Kukul
Mümkünse bu derdin çaresini bul
Türklüğün bilgesi dedemiz Korkut
İlmin sultanıdır Kâşgarlı Mahmut
Şâmil, gönüllerin tahtında mevcut
Bana yardımcı ol muhterem Kukul
Cihadı emretmiş ümmeti Resûl"
Zâten, bir başka şiirinde de, kendisini tarif ederken şöyle der:
"Kemâlî Bülbül der ben Turancıyım
O hiçler yolcudur bense hancıyım
Ne satılmış köle, ne yalancıyım
Derim imansızlar insafa gelin"
"Türkistan" başlıklı şiirinde, derin bir ızdırap içinde, Ana - Yurt'un dinmeyen çilelerini dile getirmeye ve duyurmaya çalışır:
"Türkistan'ın halkı Müslüman Türk'tür
Kendisi kadar da derdi büyüktür
Kardaş hasretiyle boynu büküktür
Zehir içilir mi altınsa tasdan
Türkistan Türkistan gene Türkistan
Kıvrak oyunları kavalı tefi
Oğuz beylerinin halef selefi
Bizim hedefimiz gerçek hedefi
Her taşının farkı yoktur elmastan
Türkistan Türkistan gene Türkistan
Başında korkunun kara bulutu
Anahtarı gizli kapalı kutu
Hakk'a inananlar kesmez umudu
Hürriyetsiz ömür sanki kabristan
Türkistan Türkistan gene Türkistan
Kemâlî Bülbül'üm üzüntüdeyim
Bu uğurda sizle ben de öleyim
Elimden gelen bu daha n'edeyim
Selâm Türkiye'den, selâm Kıbrıs'tan
Türkistan Türkistan gene Türkistan"
Vefâtının ikinci yılında, O'nu rahmetle anıyorum! Mekânının, cennet olmasını, Yüce Rabb'imden niyâz ediyorum!