Bir sabah uyandığınızda etrafınıza bir bakın… Hayat yolculuğunda yanınızda kimler vardı? Belki bazen tek başınıza yürüdünüz, belki de sizi destekleyen dostlarınız, aileniz ya da hiç ummadığınız anda yardımınıza koşan insanlar oldu. Hayat, bize bir şekilde yollarımızı aydınlatacak ışıkları sunar. O ışıklar, bazen bir dostun omzunda, bazen beklenmedik bir selamda, bazen de hiç ummadığınız bir yardım eliyle karşınıza çıkar. Yardımlaşma, işte tam da bu noktada insanı insan yapan en büyük erdemlerden biridir.
Ancak yardımlaşma, sadece maddi bir eksikliği gidermek değildir. Çünkü asıl yardım, insana kalpten dokunan yardımdır. Bazen bir “Nasılsın?” demek, bir dostun içten bir gülümsemesi ya da bir hatırlanmışlık hissi, pahalı hediyelerin çok ötesine geçer. Maddiyat bir süre sonra unutulur; ama yalnızlık, çaresizlik ya da kırılmışlık anında uzatılan bir el, insanın kalbine sonsuz bir iz bırakır.
Hayatta elde ettiğimiz kazanımları sadece kendimize mal etmek yerine, belki de o başarının arkasında farkında olmadığımız küçük desteklerin varlığını hatırlamalıyız. Çünkü kimi zaman güç ve başarıyla dolup taşan insanlar, eskiye dönüp bakmayı unutabilir. Oysa insan, geçmişini unuttuğunda geleceği inşa edemez. Yardımlaşmak, yalnızca bir ihtiyacı gidermek değil; aynı zamanda umut, onur ve güven inşa etmektir.
Düşünelim, kimin yardıma ihtiyacı yok ki? Bugün güçlü olan, yarın zorlanabilir; bugün ayakta duran, yarın tökezleyebilir. Bir insana yardım ettiğinizde, aslında sadece ona değil, kendinize de yardım etmiş olursunuz. Yardımlaşma, insanda ruhsal bir huzur ve sosyal bir güvenlik duygusu oluşturur. Belki bir gün aynı insan size yardım elini uzatacaktır. Belki de hiç tanımadığınız biri, sizden aldığı ilhamla bir başkasına yardım edecektir. Yardımlaşmanın en güzel sonucu da budur: İnsanlığı birbirine bağlayan bir iyilik döngüsü.
Unutmayalım, yardımlaşmak yalnızca fiziksel ihtiyaçları karşılamak değildir. Bazen bir insana yalnız olmadığını hissettirmek, ona en büyük gücü verir. “Ben varım” diyebilmek, yardımlaşmanın en samimi ifadesidir. Gerçek yardım, bir hesap peşinde olmadan, çıkar gözetmeden yapılan yardımdır. Yardım eden, yalnızca insan olmanın gereğini yerine getirir.
Bugün bir dostunuza, uzun zamandır konuşmadığınız bir akrabanıza ya da komşunuza bir selam verin. Belki de o selam, karşı taraf için umut ışığı olacaktır. Çözemediği bir meselede ona fikir verin, taşıyamadığı yükünü hafifletin ya da yalnızca onu dinleyin. Çünkü bir insanın en büyük hazinesi, onun yanında durabilecek bir dosttur. Herkes bir gün yardıma ihtiyaç duyabilir; o gün geldiğinde sizin de kapınızı çalacak bir dost bulmanız, bugün uzatacağınız ellerden geçer.
Yardımlaşma, sadece verenin değil, alanın da hayatını güzelleştirir. En önemlisi de insanın içindeki iyiliği besler. Kendi için yaşayan ve yalnızca kendini önemseyen biri olduğunuzda, hayatınızdan geriye ne kalır? Ama insanlar için yaşayan, onların derdine derman olan biri olduğunuzda, siz gitseniz bile adınız kalır.
Bu dünyada herkesin eninde sonunda yardıma ihtiyacı olacaktır. Yardımlaşmak, bizi birleştiren en güçlü bağdır. Unutmayın, bir elin verdiği, diğer ele güç katar. Yardım ettiğiniz kadar insansınız; insanca yaşamak ise gerçek anlamda bir miras bırakmanın yegâne yoludur.
"İnsan, verdiği destekle değil, dokunduğu kalple hatırlanır. Yardımlaşmak yalnızca bir ihtiyaç gidermek değil, bir ruh inşa etmektir."