“İnsan çok zalim ve cahildir.” (Ahzâb, 72)
Kainatın her köşesi kusursuz bir dengeyle var olurken, insanoğluna hayvanlardan farklı olarak akıl ve sorumluluk yüklenmiştir. Bu fark, insanın üstünlüğüyle beraber ona bir borç da getirir: her canlının hakkını gözetmek, onları korumak ve yaratılan her varlığa hürmet etmek...
Ne yazık ki, insan çoğu zaman bu borcunu unutuyor; hayvanların varlığını, hizmetini ve sundukları iyilikleri göz ardı ediyor.
Her bir hayvan, kendine has bir maksat ve görevle yaratılmıştır. Arılar bal yapar, inekler süt verir, tavuklar yumurta sunar, hatta zehri bile şifa olan yılanlar var.
Hayvanlar, bizlere hizmet eder, kimi zaman dost olur, kimi zaman da sessizce hayatımıza katılır. Fakat modern dünyada, insanoğlu bu dostlarını çokça zalimce sömürür ve kendi çıkarları uğruna gözünü karartır.
Sirklerde binlercesi eğlence uğruna tutsak edilir, orman yangınlarında bir serseri kibrit yüzünden can verirler. Tecavüz edilen, dövülen, kısırlaştırılan, işkence gören sayısız hayvanın hikâyesi, insanlığın vicdanında kara bir leke olarak duruyor.
Bu durumda sormamız gerekiyor: Kim hayvan?
Merhametin olmadığı bir kalpte sevginin de barınamayacağını biliyoruz. Hayvanları sevmeyen, insanı sevemez; çünkü sevgi, yürekte kök salar ve oradan taşarak diğer canlılara akar. Sevginin ırkı, rengi, türü olmaz; onu içten hisseden insan, Allah’ın yarattığı her şeye şefkatle yaklaşır. Yüce Allah, hayvanlara merhamet gösterilmesini emretmiştir. “Boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.” (Muslim 60) Bu hadis, mahşer gününde dahi her canlının hakkının gözetileceğini bize bildiriyor. Öyleyse, dilinden anlamadığımız bu masum canlıların bizden hak talep etme gününde ne halde olacağız?
Tarih boyunca hayvanlar, birçok insandan daha büyük fedakârlıklar yapmış, savaşlarda dost, tabi afetlerde kurtarıcı olmuştur. Öyle ki, günümüzde bir köpek veya kedinin sahibine gösterdiği vefa ve sadakat, bazen insan ilişkilerinde dahi görülemiyor. Evlerde yalnız başına kalanlar için bir köpeğin sevgisi, bir kedinin sessiz dostluğu, bir çok bedel olabiliyor. Dünya, sadece insanlar için değil, tüm canlıların barış ve huzur içinde yaşaması için var.
İnsanoğlu, kendini üstün gördükçe, esfel-i safilin (alçakların en alçağı) konumuna hızla yaklaşıyor.
Dünyanın bize sunduğu değerleri hor görmek, onları sahiplenmemek, yalnızca insanın zararına işliyor. Kadına, çocuğa, tabiata ve hayvanata karşı şiddet, ciddi cezaları fazlasıyla hak ediyor. Savunmasız bir canı incitmek, ölüme terk etmek, hatta keyfi bir şekilde katletmek…
Bu gibi eylemler, insanlığın en karanlık yanlarını gösteriyor. Hayvanlara merhamet göstermeyen, onlara zarar veren bir toplum, kendi kendini de tüketiyor.
Gökyüzü mavi ve kuşlar uçuyor.
İnsanların henüz kanatları yok...
Evet bizlerin kanatları yok, ama yüreğimizde onları yaşatacak sevgi ve merhamet var. Onların bu dünyada hakları olduğunu, özgürlükleri olduğunu bilmek ve bu hakları gözetmek, insanlığımızın borcudur. Bu nedenle hayvan haklarını koruyan yasalar, daha ağır cezalarla desteklenmelidir. Şiddet, kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, karşılıksız kalmamalı.
Dünya herkesin, her canlının ortak yuvasıdır. Sevgiyle, merhametle bakabilen gözler, insanı gerçek manada insan yapar. Her bir canlı, yaratılmış mucizelerdir; onları görmek, tanımak, sevmek bize düşen en güzel görevdir.
Sevgiyle kalın.
Kıymetli Yazar/Şair Amine Çalışkan hocamı insan hayatında önemi çok kıymetli olan hayvanların bilinçsiz ve cahil insanlarca maruz bırakıldığı üzüntü verici durumları kaleme almasını çok güzel olmuş canı gönülden hocamı kutluyorum