Karanlıklara doğru sürüklenmekte olan bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’nin siyasi otoritesinde bir basiretsizlik, sosyal durumunda bir panik ve güvensizlik, ekonomik durumunda kararsızlık ve karamsarlık hüküm sürmektedir. Ülkeyi idare edenler babalarının çiftliği gibi istedikleri gibi at koşturuyor, beceriksiz ve başarısız olduklarını görüyor bunu da profesyonel makyajlarla gizliyorlar. Her gün Kahpece şehit edilen askerlerimiz ve vatandaşlarımız, diğer taraftan acımadan katliam yapan PKK’ ya gösterilen mesahama Türk Milletinin de sabrını taşırmaya başlıyor.
Türkiye üzerindeki kara bulutlar bir türlü gitmek bilmemekte, ne getirip ne götüreceği hususunda bir bilgiye hatta bir tahmine bile sahip olamamaktayız. Gaziantep’te meydana gelen Bomba hadisesi bizleri daha derin düşüncelere sevk etmiş bulunuyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Gaziantep’te yaptığı basın toplantısında, terör saldırısı hükümete ders olması gerektiğini, meclis'te temsil edilen PKK maşalarının dağdakilerle kucaklaşmaları verilen tavizlerin acı meyvesi olduğunun altını çizdi. Demokratik açılım projesinden bir an önce vazgeçerek anladıkları dilden konuşarak kökleri kurutulmalıdır dedi.
PKK ve uzantısı BDP el ele vererek Türkiye’yi kaos ve savaş ortamına doğru sürüklemeye çalışmakta çoluk çocuk demeden insanlarımızı katletmektedir. AKP hükümeti PKK üzerinde bu zamana kadar izlediği politika da başarısız olmuştur. PKK ‘nın yaptığı her eylemin ardından PKK’nın kökünü kazıyacaklarına dair demeçler veren hükümet, PKK’nın köküne su serperek daha çok dallanmasına, yeşermesine zemin hazırlamıştır.
Maliyetçi Hareket Partisinin yıllar önce ortaya koyduğu öngörü bu gün daha iyi anlaşılmaktadır. MHP, avazı çıktığı kadar bağırarak, AKP’ye “Girdiğiniz yolun sonu yok “ diye seslendiğinde hükümet kulaklarını tıkamıştı. “demokratik açılım”larına ve PKK’lılara mesahama ve kucak açmada ısrarla devam etmişlerdi.
PKK, Türkiye’nin üzerinde emelleri olan küresel güçler tarafından beslenmektedir. Silah ve taktik yönü ile de desteklenmektedir. Son olay PKK’nın plan ve program içinde hareket ettiğini göstermektedir. Halkımız üzerinde korku, endişe ve panik havası estirmeye devam ederek, kendi kirli emellerinden ziyade Türk düşmanı kimselerin uzun vadeli emellerine de alet olmakta, piyon olarak kullanılmaktadır.
Türk Devletinin gücünü yok etmek için Türk Milletini bölmenin hesaplarını yapan mihraklar “Böl-Parçala-Yut” taktiklerini her zaman kullanmışlardır. Kullanmaya da devam edeceklerdir.
Gaziantep olayı ve buna benzer birçok olayın “sağ gösterip sol vurma” ihtimal vardır. PKK tarafından gerçekleştirilen bu eylem yöntemi Lübnan ve ırak’ta yapılan eylemlerle örtüşmektedir. Demografik yapısı itibari ile Kürt, Arap ve Türk kavimlerinden oluşan Gaziantep; Suriye sınırına yakın olması, Siyonist rejim ve batı, Türkiye”yi Suriye”ye karışı kışkırtmaya çalışması terör saldırısının müsebbipleri olma ihtimalini de getiriyor; zira politikaları Suriye'de etnik ve dini ihtilafları oluşturmak ve körüklemeye dayalıdır. Suriye’ ye askeri bir saldırı ortamını hazırlamak için bu tür karışıklıklar meydana getirildiği de yazılıp çizilmektedir.
Netice de her ne tarafından bakılırsa bakılsın Gaziantep ve benzeri katliamlar boynumuza dolandırılmak istenen kara bir zincirin halkalarından biri olduğu muhakkaktır.