Bir seçimi daha geride bıraktık. AKP, birçok isnat, suçlama ve olumsuzluğu dikkate almaksızın, birçok belediye başkanlığını daha kazanarak iktidar yolculuğunu sürdürüyor. MHP ve CHP ise, her ne kadar farklı nedenlerle bu seçimleri kendi açılarından başarılı görseler de, millet ve taban nezdinde yeterince başarı sağlayamadılar.
Esas olan, oy sayısından ziyade, bu seçimde ne kazandığınız ya da ne kaybettiğinizdir. Eğer bu yerel seçimler yerine genel seçimler olsaydı, CHP ve AKP’nin kazanç sağlamadığını, MHP’nin ise bu süreçte daha avantajlı bir duruma geçtiğini söylemek mümkün olurdu. Ancak, yerel seçimleri genel seçimlerle kıyaslamak yanıltıcıdır; her seçim kendi dinamikleri içinde değerlendirilmelidir.
Yerel seçimlerde ana amaç, belediye başkanlıklarını kazanmaktır; kaç ilde, kaç ilçede başarılı olunduğu, kazanılan belediye başkanlıklarıyla ölçülür. Genel seçimlerde ise, tüm çaba milletvekilliği için verilir. Mücadelenin başarısını belirleyen temel unsur, ne için mücadele ettiğiniz ve bu uğurda neler kazandığınızdır.
Seçim sonuçlarına bakıldığında, partilerin başarı ve başarısızlıklarını değerlendirmesi gerekir. Bu süreçte eksiklikler varsa giderilmeli, yetenek ve beceri yetersizlikleri tespit edilip hemen telafi edilmelidir. Parti teşkilatları, etkin bir şekilde ortak akıl kullanarak hareket etmelidir. Gözü pek, becerikli, bulunduğu mahallede saygınlığı olan ve davasını ön planda tutan insanlarla birlikte yol alınmalıdır. Bu noktada, kendimizi kandırmak ve sonuçları farklı bakış açılarıyla değerlendirmemek, sadece Ülkücü Hareket’in geleceğine zarar verecektir.
Davada, bireylerin değil, ülkülerin önem taşıdığı unutulmamalıdır. Ülkücüler, bu mücadeleyi kişisel çıkarları için değil, milletin istiklali ve istikbali için yürütmektedir. Herhangi bir hata yapmamak adına, özeleştiri yapmaktan kaçınılmamalı ve hatalardan ders çıkarılmalıdır.
Bazı iddialara göre, iktidar partisi güçlü finansal kaynaklara sahip olabilir, seçimde kutuplaştırma yaratılmış veya medya kontrol altında kullanılmış olabilir. Ancak, seçimin mazereti olmaz; önemli olan, seçimi kazanmak için doğru taktiklerin uygulanmasıdır. Bu anlamda, seçimi kazanmak; bir ikna, organizasyon, meziyet ve doğru strateji meselesidir.
Seçim sonuçlarına dair özeleştiri yaparak, şu sorulara yanıt aramak gereklidir: Bir taktiğiniz var mıydı? Etkin bir oyun planı oluşturdunuz mu? Halkı ikna edecek adımlar attınız mı? Seçim için etkin bir organizasyon ve hazırlık yapıldı mı? Teşkilatlar meydanlara çıkmaya hazır mıydı? Seçim meydanlarında mücadele edecek kadrolar yeterli miydi? Yeterli yol haritası ve iş paylaşımı yapıldı mı?
Doğru olan şey, "Millet bizi anlamadı" demek değil, "Anlatamadık" demektir. Kaybetmenin kazanmaktan daha büyük bir tecrübe sağladığı unutulmamalıdır. Bu tecrübeyle daha güçlü bir gelecek ümidiyle hareket edilmelidir.
Sağlıcakla kalın.