Türkiye’de çok şeyler değişiyor. Dün şiddetle reddettiklerimizi bugün kabul eder duruma geldik. Dün protesto ettiklerimizi, meydanlara dökülüp adına olaylar yarattığımız, uğruna ölürüz dediğimiz çok şey bugün için önemsiz hale geldi. Sayın Süleyman Demirel’in söylediği “Dün dündür bugün bugündür” sözü espri olmaktan çıkalı çok zaman oldu. Yarın neler değişecek Allah bilir.
Türkiye’de ana konu Başbakan ve cumhurbaşkanı Erdoğan. Erdoğan gündem dışı kalmaktan nefret ediyor. Zaten gündemi de kendisi belirliyor.
Bugünlerde en çok konuşulan ve geleceğe yön verecek önemli mesajlar taşıyan gündemimize şöyle bir bakalım.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerek seçimlerden önce gerekse seçimlerden sonra verdiği mesajlara bakıldığında Cumhurbaşkanlığı makamını en etkin şekilde kullanacak. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makamına çıktıktan sonrada hükümetin işlerine müdahale edecek sık sık basının karşısına çıkarak ülke siyasetiyle ilgili gündemi belirleyecek. Yani, Erdoğan Anayasanın köşk'e tanıdığı tüm yetkileri sonuna kadar kullanacak. “Efendim teamüller. Bizi teamüller bağlamaz. Teamül meamül tanımam. Yeni Türkiye’nin teamüllerini oluşturacağız” diyen Erdoğan'ın çok açık ve seçik olarak ortaya koyduğu bir irade var. Bu irade karşısında Türkiye'de siyaset nasıl şekillenecek merak konusu.
Bugün milletvekillerine karşı yaptığı yirmi dakikalık hitabetinde de belirttiği üzere “Bedenim burada olmasa da gönül ve ruh dünyam sürekli olarak sizlerle beraber olacak” derken bu iradenin partisi ve milletvekilleri üzerinde de olacağını gösteriyor. Partisinin milletvekillerine yönelik yaptığı uyarı niteliğindeki konuşmada bu paraleldedir: “Çankaya’ya çıktığımda parti sahipsiz kalacak zannetmeyin. Çalışmalarınızı, disiplininizi, performansınızı izleyeceğim. Gözüm üzerinizde olacak”
Evet neresinden bakılırsa bakılsın Erdoğan verdiği mesajlarda çok net olduğunu görüyoruz. Türkiye'de bu zamana kadar ki Cumhurbaşkanları, tarafsızlığını koruyacağını, bütün siyasi partilere eşit ölçüler içinde davranacağını söylüyordu. Başbakan Erdoğan ise tam tersi olarak Milletvekilleriyle ve partisiyle birlikte hareket edeceğini ayrılma ve ayrışmanın söz konusu olmayacağını, her ne kadar bedeni köşk'te olsada ruhunun ve gönlünün beraber olacağını partisinin da sahipsiz kalmayacağını vurguluyor.
Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti Rejiminin kökten değiştirebileceği mesajları da satır aralıklarından ortalığa saçılıyor. Rejimin değişmesinde önemli faktörün daha fazla güç olduğunuda bilmekte ve buna göre kadrolarını tahsis etmeye çalışmaktadır.
Hiç bir taammülün kendilerini bağlamayacağını bunların hiç bir önemi olmayacağını ve kendisinin her zaman gösterdiği tavırla "taammül-maammül" tanımayacağını söylemektedir. Özellikle verdiği "YENİ TÜRKİYE" mesajıyla düşüncelerini aşikar ortaya koymaktadır. Bütün bunları yapabilmek için mutlaka anayasayı tek başlarına değiştirebilecek güce ulaşmaları gerekmekte olduğunun altını çizmektedir. Önümüzdeki Milletvekilliği seçimlerinin bu yüzden çok önemli bir fırsat olduğunu ifade etmekte ve buna göre teşkilatlarının çalışmasını arzulamaktadır.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın düşünceleri ve bir aşağı bir yukarı yapmak istedikleri bunlardır. Türkeye'nin bünyesi kökten değişecek bu tür değişiklikleri ne kadar kabul eder ne kadar etmez bunu da birlikte göreceğiz. Ancak, Erdoğan'ın yaratacağı algı politikalarıyla ve ortaya koyacağı mühendisliklerle birlikte kendisine hizmet etmekte olan basın gücünüde ortaya koyduğumuzda hayallerine ulaşmak mümkün olabilecektir.
Biz bunları söylerken muhalefetin durumunu da gözden kaçırdığımızı sanmayın. Özellikle CHP kendi içinde kaynıyor. Şu anda bütün enerjisini kendi içinde harcamakta meşgul. MHP seçimlerden sonra Sayın İhsanoğlu’nun adaylığı konusunda ki düşüncelerinin doğru olduğunu bugün seçim olsa yine İhsanoğlu’nu tercih edeceğini söylüyor. Hatta bu hususta Kılıçdaroğlu’a karşı tepkilere de cevap veriyor ve Kılıçdaroğlu’nun doğru yaptığını söylüyor. Aslında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Çatı Adayı” veya “Ortak Aday” Sayın İhsanoğlu’na kimsenin bir şey dediği yok. Daha çok hayıflanılan ve mırıldanılan konu seçimlerde partilerin disiplin altında teşkilatlarını çalıştıramadığıdır. Ortak kanaat, eğer yeterli performans gösterilseydi bu maç alınabilirdi.
Muhalefet geçmişe takılıp kalmaması gerekir tabiî ki ve fakat geçmişten de ders çıkartmaları gerekmektedir. Bu anlamda;Mevcut muhalefet kendi içinde köklü değişiklikler yapmadıkça, teşkilatlarına çeki-düzen vermedikçe, çalışma prensipleri ve kurallarını değiştirmedikçe, vatandaşa yaklaşım tarzlarını gözden geçirmedikçe, Milletvekili seçimlerinde halkın istek ve temayülleri noktasında milletvekili tercihlerini kabul görecek şekilde sevilen ve saygı duyulan şahsiyetlerden tercih etmedikleri sürece Sayın Erdoğan'ın düşünce ve hayallerine ulaşamamasında hiç bir engel olamaz.