Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki insanların birbirine olan güven duyguları ya kaybolmuş ya da istismar edilir duruma gelmiştir.
Aslında insanların duygularına yön verilmiş veya duyguların yönetimi bir başkalarının eline geçmiştir. İçinde bulunduğumuz şartlar altında insanlar yaşam savaşı içerisinde haysiyet, onur ve şeref gibi nişaneleri angarya görür hale gelmiştir.
Devlet, millet, kültür, vatan, bayrak gibi ortak değerler şer güçler tarafından uzun ve sabırlı çalışmaların neticesinde kıymet olmaktan çıkartılarak beynelmilel insan tipleri ortaya koyulmuştur. Birlik ve beraberliğin var oluş sebepleri sekteye uğratılmıştır. Gelecekle ilgili hayaller öldürülmüş, güven ve güvenlik duygusu çökertilmiştir.
Toplumumuzda bu önemli değerlere sahip çıkanlar da çeşitli yakıştırmalarla toplum dışına itilerek Millet nezdinde küçük düşürülmek istenmiştir.
Ne olacak peki? İnsanların endişe etmeden, birlik ve beraberlik içinde yaşamaları nasıl mümkün kılınacaktır. Güven ve iyi niyet istismarı nasıl önlenecektir. Milletimizin güvendiği dağlara hep kar yağdığında her defasında pişmanlık sürecinde kan mı kaybedecek?
Makyajlanan ve şişirilen büyümelerle geleceğimize ipotek koyularak bu gün nefes aldığımıza şükr mü edeceğiz, ne olacak?...
İşte tam bu raddede rahmetli Dündar Taşer’in “Eğer gençliğe gerekli ihtimam gösterilmezse kalkınma savaşı kazanılsa bile milletin akıbeti tehlikeli olabilir.” Sözü devreye giriyor.
Gerçekten siz ne kadar kalkınmış olursanız olun, ne kadar köprüler, yollar barajlar yaparsanız yapın eğer sizi birbirinize bağlayan unsurlar, değerler ortadan kalkmış ise bunların ne önemi olur?
Rahmetli Türkeş "Mutlak manada millî, manevî, İslamî değerlere bağlı gençliği ülkü ve fikirler etrafında toplayacak aksiyoner bir hareketi oluşturmak zorundayız." Diyordu., İslam iman ahlak ve faziletiyle Türk’lük gurur ve şuuruyla donanımlı bir gençlik meydana getirmenin hesaplarını ve planlamalarını yapmıştı Başbuğ…
Bu gün geldiğimiz nokta da tartışılan hususlara baktığımızda ne kadar garip ve ezik kaldığımızın farkında bile değiliz.
Tarihlerde gösteriyor ki, ülküsüz milletler zaman içerisinde asimilasyona uğramakta ad ve şanları kaybolmaktadır.
“Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.”