"Kadına ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir. Onları hor gören ve onlara ihanet edense, kötü ve aşağılık kimselerdir."
Hz. Muhammed (S.A.V)
Kadına şiddet mücadelesi sürerken, çocuğa şiddet hızla büyüyor. Ve ne acıdır ki, birçoğu cinsel istismara maruz kalıyor. Birçoğu organ mafyası tarafından kaçırılıyor, birçoğu en yakınları tarafından öldürülüyor.
Kadına, hayvana, insana şiddet her geçen gün büyük bir kaos, savaş ve sıradan duyduğumuz haberlerin yerini aldı. Ahlak çöküntüsü, manevi değerler, evlilikler, aile mahremiyeti, yokluk, lüks, saygısızlık ciddi boyutta ve artık herkesin dilinde: "Ah, eskiler!"
Toplum yok olmaya, bölünmeye, batılaşmaya, başkalaşmaya adeta intihar edercesine ayaklarında, ellerinde, dillerinde sanki bir prangayla zincirlenmiş bir zihniyetle karşı karşıya.
Ahir Zaman mı? Cahiliye Devri mi?
Cahiliye döneminde yaşanan hadiseleri bugün öne sürmemiz ne kadar doğru olur? Asırlar boyu insanoğlu suçluyu, kusurluyu, kusuru kapatmak için örnek gösterir; nedendir bilinmez.
Modern çağda sınırsız imkânlar varken, nedendir bu veryansın?
Nedendir bu ahlak yoksunluğu?
Nedendir her gün yeni bir utanç haberi ile yaşamak?
Geriye bakmak, ileri giderken eksik olduğunuzun en büyük örneğidir. Soyumuzu, tabelayı gösteren reçeteyi unutup, yeniden istediğini, nefsine uygun gördüğü, cımbızla çekip "bu doğru" diyecek kadar özünü inkâr eden fikirler var.
Eğitim mi? Aile mi?
"Eğitim yetersiz, aileler yetersiz, devlet yetersiz" söylemi, çağın kötü bir çağ olduğunu beyan eden ithaflar. Çocuk eğitimi aile ile başlar, okulda ve toplumun her alanında devam eder. Çocuk diyorum, geleceğin altyapısı; bir zamanlar şimdiki neslin çocuk olduğu gibi.
Tazeleniyor fikirler, tecrübeler derken, "zamane faktörü" diyerek kör mü bakıyoruz? Zamane insanları, ahir zaman alameti dediğimiz cahil fikirleri toplum olarak hep birlikte dua haline getirmenin hazzını yaşıyoruz adeta.
Eğitimin eğitimsizliği, müfredat değişikliği, aile içi çatışmalar, güvensizlik ve menfaatler, toplumun edep, haya gibi kutsal değerleri yok sayması...
Kendi içindeki savaşı çözemeyen insanların başkalarına çamur atması, giderek büyüyen kaoslar haline geldi. Üç kişiden ikisi bu çağdan nefret ediyor, veryansın had safhada. Ve bunu, çocukların ve gençlerin önünü keserek yapan toplum, bu gençlerden gelecek bekliyor.
Toplum Kuralları
Toplum demek, bir milletin değerleri, yaşam tarzı, görüşlerinin bütünlüğü altında herkesin birbirine saygı duyarak yaşamasıdır. "Bu toplumdan nefret ediyorum" sözleri hoş değildir. Eğer bir ülkede toplumlar birbirine sürekli kusurlu, "batıyoruz, yokuz, güçsüzüz" gözüyle bakarsa, toplum çökmeye mahkum olur.
Herkes ipin ucunu tutmak yerine, ipi bırakmaya giderse, toplumdaki insanların bölünmesi kaçınılmazdır. İdealist bir toplum, insanlık adına çalışır, uğraşır, "Nasıl refaha kavuşuruz?" yollarını arar. İnsan olmanın hallerine dair şiddetle uğraşmak elzemdir. Bozuk olan toplum değil, bozuk olan fikirlerdir.
Uyanık olmalı, silkelenmeli ve yeniden inşa edilen değerlerin ilk tuğlasını "ben koyayım" yarışına girilmeli. "Bu çağdan nefret ediyorum" söylemi ancak isyana sürükler ve sizin sadece söyleminizin havaya atılan üç beş manasız lakırdı izi bırakır.
Yüreğine sağlık Amine yaşadığımız toplumun düştüğü bir konuyu ele almanız fevkalade kutluyorum var olun
Kaleminize yüreğinize sağlık.