Toplumumuzda farklı meslek gruplarının taşıdığı değer, o toplumun gelişmişlik seviyesi hakkında çok şey söyler. Ne yazık ki ülkemizde devlet memurlarına yönelik yaklaşımlar, sıklıkla olumsuz ön yargılar ve haksız suçlamalarla yerini almaktadır. Bu durum, memurların iş motivasyonunu yok eden, toplumun genel huzuruna zarar veren ve kamu hizmetlerinin etkinliğini düşüren ciddi bir sorun haline gelmiştir. Özellikle öğretmenler, doktorlar ve diğer kamu çalışanları, gerek fiziksel şiddet, gerekse asılsız şikayetlerle hedef alınmaktadır.
Son yıllarda vatandaşların sorunlarını doğrudan devlet mekanizmalarına iletebilmeleri ve bilgi edinmeleri için çeşitli platformlar oluşturulmuştur. CİMER, BİMER ve MEBİM gibi uygulamalarla, vatandaşın bilgiye çabuk ulaşması niyetiyle hayata geçirilmiş önemli projelerdir. Ancak bu platformlar, amaçlarının dışına çıkarak zamanla bir ‘şikayet kutusu’na dönüşmüştür. Asıl amacı çözüm üretmek ve bilgilendirmek olan bu kanallar, bazı bireylerin kişisel sorunlarını ya da keyfi rahatsızlıklarını ifade etmek için kullandığı bir araç haline gelmiştir.
Asılsız şikayetlerin kamu çalışanlarına ve topluma etkileri oldukça ciddidir.
Devlet memurları, toplumun önemli hizmet ihtiyaçlarını karşılamak için çalışır. Ancak sürekli haksız suçlamalara maruz kalmak, çalışanların motivasyonunu ciddi şekilde düşürmektedir. Örneğin, bir öğretmenin yaptığı küçük bir disiplin müdahalesi ya da bir doktorun yoğunluk nedeniyle verdiği kısa bir cevap, kolayca şikayet konusu olabilmektedir. Memurlar, bu şikayetlerle uğraşırken asıl işlerine odaklanamamaktadır. Asılsız şikayetler, ilgili memuru hem psikolojik hem de mesleki olarak yıpratır. Bu da kamu hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkiler. Örneğin, bir sağlık çalışanı, sürekli şikayet edilme korkusuyla risk almayı bırakabilir ve bu da sağlık hizmetlerinin yavaşlamasına neden olabilir. Ya da öğretmenlerin bazıları velilerle uğraşmamak adına yanlış davranışta bulunan öğrencileri artık görmezden gelmeye başlayabilir. Ve tüm bu tepkisizlikler öğrencinin yaptığı yanlış davranışlarını düzeltmemesine neden olur. Asılsız şikayetler, yalnızca memurların değil, aynı zamanda devletin zamanını ve kaynaklarını da boşa harcamaktadır. Şikayetlerle ilgili görevlendirilen denetleyicilerin yolluk ve harcırah masrafları gibi.
Sürekli asılsız şikayetlerle uğraşan bir memur, vatandaşla arasındaki güven bağını kaybeder. Bu durum, devletin vatandaş üzerindeki otoritesini ve saygınlığını da zedeleyebilir.
Neden Asılsız Şikayetler Yapılıyor?
- Bazı bireyler, çözümü kendi içinde bulması gerekirken sorunlarını başkalarını suçlayarak çözmeye çalışır. Çocuğunu yaptığı yanlışlarda uyarması gereken bir veli, eğer ki öğretmen uyardığı için, çocuğuna; öğretmen kim ki seni uyaramaz, sana karışamaz diyor ve de bu konuyla ilgili öğretmeni bire bin katarak şikayet ediyorsa toplum olarak hiçbir yere varamayız.
- Kamu çalışanlarının işini hakkıyla yapmadığına dair genel bir önyargı da, bu tür şikayetlerin çoğalmasına neden olmaktadır. Zaman zaman toplum olarak ne iş yapıyor ki bir sürü maaş alıyor, öğretmenler yazın üç ay yatıyor gibi söylemleri de cabası.
- Klavye başında canı sıkılan ‘Devletin Memurunu’ asılsız bir şekilde şikayet ediyor. Sonuçlarının nereye varacağını bilmeden.
- Asılsız şikayetler insanların çeşitli sorunlarından dolayı toplumsal bir alışkanlık haline dönüşmeye başlamıştır.
Peki bu ve benzeri olumsuzlukları nasıl önleyebiliriz?
Hukuki düzenlemelerle, asılsız şikayette bulunan kişiler ciddi şekilde cezalandırılmalıdır. Memurun itibarını zedeleyen, toplumsal statüsünü yok eden kişilere caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Ve yapılan şikayet asılsız çıktığında, bu süreçte Devletin yapmış olduğu tüm masraflar şikayet sahibinden tahsil edilmelidir. Ya da süreç başlangıcında soruşturma ile ilgili masraf sistem tarafından otomatik olarak hesaplanıp soruşturma tamamlanana kadar şikayet sahibinden peşin tahsil edilmelidir; -ki böyle bir uygulama zaten asılsız şikayetleri en az %95 azaltacaktır.
CİMER, BİMER gibi platformlara yapılan şikayetler, hızlı bir şekilde değerlendirilmek yerine kapsamlı bir incelemeden geçirilmelidir. Gerekirse yalnızca somut deliller içeren şikayetler işleme alınmalıdır.
Vatandaşlara, asılsız şikayetlerin yalnızca bireylere değil, topluma zarar verdiği anlatılmalıdır. Asılsız şikayet edilen bir öğretmenin ifadesini almaya gelen bir müfettiş okuldaki diğer öğretmenlerin de motivasyonunu düşürür.
Şikayet sürecinde memurlar yalnız bırakılmamalıdır. Bu süreçte memurlara hukuki destek sağlanmalı ve haklarını savunmaları için gerekli kaynaklar temin edilmelidir.
Gerçek Devlet memurları, toplumun işleyen çarklarının temel taşlarıdır. Onlara yönelen asılsız suçlamalar, yalnızca bireylerin değil, toplumun da zararına sonuçlar doğurur. Unutulmamalıdır ki, güçlü bir devletin temeli, çalışanlarının huzur ve güven içinde görev yapabilmesine bağlıdır. Bu nedenle, devletin asılsız şikayetler konusunda etkin ve kararlı adımlar atması şarttır.